AMERİKA BÜLTENİ (30 Kasım 2011)
Bugün Google anasayfasını açanlar, arama motorunun nefis ‘doodle’larından biriyle daha karşılaştılar. Tom Sawyer, arkadaşı ile beraber Mississippi kenarı evlerden birinin çitine ‘Google’ yazıyordu. Tom Sawyer, Amerikan ve dünya edebiyatının efsane isimlerinden Mark Twain’in yarattığı karakterlerden biriydi. Google’ın açılış sayfasına girme nedeni ise bugünün Mark Twain’in 176’ncı doğum günü olması.
1835 yılında Missouri eyaletinde dünyaya gelen Twain, Mississippi nehri havazsında Amerika’nın güney ve vahi batısına yaptığı yolculuklardaki izlenimlerini Harpers başta olmak üzere çeşitli dergi ve gazetelere yazarak ünlendi. Bir döneme adını veren ilk ormanı The Gilded Age 1873 yılında yayınlandı. Son romanı The Mysterious Stranger ise 1916 yılında okuyucularla buluştu. Bu oldukça verimli yolculuğu nen seçkin ürünü ve Mark Twain dendiğinde ilk akla gelen ise Huckleberry Finn. Ernest Hemingway, ‘’Bütün Amerikan edebiyatı Mark Twain tarafından yazılmış tek bir kitaptan geliyor: Huckleberry Finn’’ diyerek, ustaya saygısını dile getirecekti.
Peki Hemingway’in bile şapka çıkardığı Twain bugün yaşasaydı, online dünyada aynı saygıyı görür müydü? Google tamam ama, Twain, kesilikle Facebook hesabı sahibi olamazdı.
Çünkü Mark Twain diye gerçek bir insan yok. Mark Twain bir müstear isim. Yazarın gerçek adı Samuel Langhorn Clemens.
Salman Rüşdi, Facebook’a pasaportunun fotokopisini göndermek zorunda kaldı
Facebook ne kadar ünlü olurlarsa olsunlar, müstear isimle hesabı kesinlikle kabul etmiyor. Bütün üyelerinin gerçek insanlar olduğunu iddia ediyor ve aksi ispatlandığında üyeliği iptal ediyor. Bu politikanın son kurbanı ise dünyaca ünlü yazar Salman Rüşdi olmuştu. Rüşdi, kaldırılan Facebook hesabını koruyabilmek için pasaportunun fotokopisini Facebook’a göndermek zaorunda kaldı. Facebook, pasaportu gördükten sonra Rüşdi’nin hesabını yeniden canlandırdı ancak doğum kimlik belgesindeki gerçek ismi Ahmed Rüşdi’yi de kullanmaya da mecbur etti.
Facebook yöneticisi New York Times’a yaptığı açıklamada, sitenin ve üyelerinin itibarı için bu politikada tavizsiz olduklarını savunmuştu.
Tamam anlıyoruz da, ama Samuel Langhorn Clemens’in kim arkadaşı olmak isterdi ki?