Haber Analiz / Cemal Tunçdemir
ABD Başkanı Barack Obama, art arda patlayan skandallarla başkanlığının en zor haftasını yaşıyor. 11 Eylül 2012’de ABD’nin Libya Büyükelçisinin Bingazi’de öldürülmesiyle sonuçlanan olayla ilgili Temsilciler Meclisi’nde gerçekleşen özel komisyon oturumları (Hearing), Obama yönetimi hakkındaki ‘karartma’ iddiasını güçlendirirken, ABD’nin Gelir Vergisi kurumu olan IRS’in Çay Parti yanlısı muhafazakar grupları özellikle inceleme altına aldığı ortaya çıktı. Obama yönetimi bu iki skandal ile uğraşırken bu kez Adalet Bakanlığı’nın, bir istihbarat operasyonu ile ilgili ‘sızıntıların kaynağını tespit amacıyla’, Assoicated Press haber ajansının tüm iletişimini iki ay boyunca mahkeme kararı olmaksızın gizlice takibe aldığı ortaya çıktı.
Bingazi’de olanların, Obama yönetiminin yansıtmaya çalıştığı gibi protesto gösterilerinin kontrolden çıkmasıyla gerçekleşmediği, önceden planlı bir terörist saldırı olduğu ABD dışişleri bakanlığı yetkililerince de itiraf edildi. Temsilciler Meclisi komisyonuna ifade veren Dışişleri Bakanlığından 3 yetkili memur, Obama yönetimini, olaydan hemen sonra bilgilendirdiklerini ve büyükelçinin öldürülmesinin Hz Muhammed’e hakaret videosuyla ilgili olmadığını, olay anında elçilik etrafında bir gösteri olmadığını kaydettiklerini söylediler. Libya elçiliğinde görevli elçi yardımcısı Gregory Hicks, Susan Rice’ın olaydan sonra 5 ayrı televizyona, Bingazi’deki gelişmelerin YouTube’a yüklenen videoya tepkiden doğan gösteriler sırasında spontane geliştiğini söylemesini duyduğunda ‘çenesinin düştüğünü’ ifade etti. Obama da 25 Eylül 2012 günü Birleşmiş Milletler’de yaptığı konuşmada yine videoyu sorumlu tutmuştu.
Cumhuriyetçilerin, Obama yönetimini Bingazi’de olan biteni kamuoyundan saklamakla suçladığı günlerde bu kez Gelir Vergisi Hizmetleri (IRS) kurumunun, ABD Başkanlık seçiminden hemen önce, tutucu bazı sivil grupların, ‘vergi muafiyeti’ statülerini istismar edip etmediklerini ortaya çıkarmak için, ‘özellikle’ incelediği ortaya çıktı. Kurumun, ‘çay partisi’ ve ‘vatansever’ kelimelerini kullanan onlarca grubu yeniden incelemeye tutarak açık aradığı, kurumun vergi muafiyetinden yararlanan gruplara bakan biriminin başı Lois Lerner tarafından itiraf edildi. Üstelik, ekstra incelemelerin Lerner’in iddia ettiği gibi 2012 yılı Haziran ayında değil, 2010 yılı Mart ayında başladığı da anlaşıldı. 2010 yılı Mart ayının, tutucu çevrelerin büyük tepki gösterdikleri ve engellemeye çalıştıkları Obamacare adıyla anılan sağlık sigortası reformunun Kongre’de görüşüldüğü ve kabul edildiği ay olması ise dikkat çekici. Obama yönetimi ise IRS’e bu antidemokratik uygulamasından dolayı tepki göstererek, skandalın kendisine uzanmasını engellemeye çalışıyor.
Ancak Obama yönetimi asıl darbeyi bu skandalları savuşturmak için desteğine her zamankinden fazla ihtiyaç duyduğu medya ile ilgili bir skandalın patlak vermesiyle yaşadı. Associated Press haber ajansı, Adalet Bakanlığı’nın üç ofisindeki 100 kadar muhabirinin iki aylık bütün iletişimlerini dinleyip kayıt altına aldığını açıkladı. Skandalın gerekçesi ise CIA’in 2012 yılı Mayıs ayında Yemen’de gerçekleştirdiği bir operasyonla ilgili medyaya sızan bilgiler. Adalet Bakanlığı, e-mail ve telefon iletişiminin dinlenmesi konusunda mahkeme kararı çıkarmamasını, ‘’soruşturmanın selameti’’ gerekçesine bağladı.
AP skandalı, tutucu çevrelerin Obama yönetiminin iktidar gücünü istismar ederek baskı kurduğu iddiasının, ana akım medyada daha az komplo teorisi gibi gözükmesine neden oldu. Washington Post gazetesi yazarı Erik Wemple, ‘’bundan sonra hangi devlet görevlisi, devlet içindeki yasa dışı bir aktiviteyi medyaya sızdırma cesareti bulabilir ki?’’ diye sorarken, Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği ACLU, skandalı, ‘iktidar gücünün istismarı’ olarak nitelendirdi. AP skandalı Adalet Bakanı Eric Holder’ın koltuğunu sarsıyor. Bingazi skandalı ise Hillary Clinton’un 2016 başkanlık seçimi adaylığına gölge düşürüyor.
Obama yönetimi şimdi, ‘’Bingazi gerçeklerini saklayarak Amerikan kamuoyu yönetimini aldatma’’ suçlamasının yanı sıra, ‘’devlet gücünü belli siyasi görüşler üzerinde kullanmakla demokrasiyi çiğnediği’’ eleştirilerinin de hedefi. Obama yönetiminin, kendisinin de yönetimin hedefi olduğunu öğrenip yaralanan bir medya varken, bu skandalları ülke gündeminden düşürmeyi nasıl başaracağı ise en büyük merak konusu.