Skip to content
Menu

Lösemiyle mücadele edenler Uluslararası Lösemili Çocuklar Haftası’nda Türkiye’de buluştu

rek-losemiTüm dünyada hızla artan lösemi ve kanser hastalıklarına dikkat çekerek farkındalık yaratmak amacıyla LÖSEV Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı tarafından 12 yıldır Mayıs ayının son haftasında hayata geçirilen Uluslararası Lösemili Çocuklar Haftası sebebiyle, tam 21 ülkeden birer lösemili çocuk ve annesi Türkiye’yi ziyaret ettiler. Bir hafta boyunca İstanbul ve Antalya’da kalan çocuklar ve anneleri, paylaşım toplantıları, çeşitli sürprizler ve etkinliklerle donatılmış haftanın sonunda moral toplayarak ülkelerine döndüler.

Önemli Türk sanatçıların ve halkın yoğun katılımıyla gerçekleşen Haftanın İstanbul ayağında Taksim Meydanı ve Ortaköy’de düzenlenen iki festivale katılan ve gönüllerince eğlenen çocuklar, aynı zamanda kendileri onuruna verilen İsveç Başkonsolosluğu’nda verilen davete de katıldılar, Topkapı Sarayı, Büyükada, Sultahahmet Meydanı gibi önemli yerleri de gezdiler.

3 gün süren Antalya ayağında ise Aspendos ve Düden Şelalesigezileri ardından Uluslararası Lösemili Çocuklar Haftası’nın uzun zamandır ev sahipliğini gerçekleştiren beş yıldızlı Rixos Hotels Downtown’da LÖSEV Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Üstün EZER’in de katıldığı Gala Gecesi gerçekleştirildi.

Antalya’da yunus gösterilerinden Antalya Akvaryumu’na kadar pek çok keyifli yeri ziyaret eden LÖSEV’li DÜNYA ÇOCUKLARI, bu geziyi hiç unutamayacaklarını söylediler.

Çin’den katılan Kaixin Lu, en çok yunus gösterilerinde eğlendiğini ve Antalya’yı çok sevdiğini söyledi. Ürdün’den gelen Sara ise tarihi çok sevdiği için en ilginç yerin Topkapı Sarayı olduğunu, orada gezerken bir masal içerisinde gibi olduğunu belirtti.

Avustralya’dan gelen Nicole Casazza’nın annesi Kim Casazza ise bu haftanın hayatlarında bir dönüm noktası olduğunu, bu zorlu savaşta yalnız olmadıklarını hissettiklerini söyleyerek LÖSEV’e teşekkür etti.

İspanya’lı anne  Marta Fernandez Delpinp Vidalise; “lösemi ve kanserle mücadele eden dünyanın dört bir yanındaki hastaların benzer sorunlar ve sıkıntılarla mücadele ettiğini gördük, aynı dili konuşmasak da birbirimizi çok iyi anlıyoruz, kardeşlik duyguları yaşıyoruz. Bu duygular bizlere güç ve direnç verdi. Hayatın güzel olduğunu hatırladım ve artık geleceğe umutla bakıyorum.” dedi.