Skip to content
Menu

Detroit hakkında 5 yanlış kanaat

detroit_downtown

AMERİKA BÜLTENİ (30 Temmuz 2013)

Detroit şehrinin 18 Temmuz’da iflas başvurusu yapmasıyla, ABD tarihinin en büyük belediye iflası da yaşanmış oldu. Detroit, ABD’nin özellikle otomotiv endüstrisiyle özdeşleşmiş bir şehir. 2008’de çöküşün eşiğine gelen ABD otomotiv sektörü ise son yıllarda toparlanarak yeniden kara geçti. Peki öyleyse Detroit’i çökerten ne? Detroit: A Biography kitabının yazarı Scott Martelle, Detroit’in geçmişi ve bugünü hakkındaki en yaygın 5 yanlış değerlendirmeyi şöyle sıralıyor:

1 – Otomotiv sektörü toparlandı, Detroit de toparlanmalı

Detroit (şehir olanı) ile Detroit’in (otomotiv sektörü) yolları, büyük oto üreticilerinin ABD’nin farklı köşelerine otomobil fabrikalarını kurduğu 20’nci yüzyılın ortalarında ayrıldı. Oto firmaları yüzyılın sonlarında ise küreselleşme rüzgarına kapılarak ABD dışına çıkıp dünyaya yayıldı. Günümüzde otomotiv sektöründe çalışan Detroitli sayısı çok az. Bir zamanlar 12 büyük otomotiv üretim fabrikasına evsahipliği yapan şehirde bugün sadece 2 fabrika var. Otomotiv endüstrisinin durumu, yüzde 16’sı işsiz olan Detroitlileri artık doğrudan ilgilendirmiyor bile.

2 – Otomotiv sektörünü ve Detroit’i sendikalar bitirdi

1960’lar ve 1970’lerde gücünün zirvesine ulaşan UAW (Birleşik Otomobil İşçileri), o dönemde tam bir emek ve politika gücüne dönüşmüştü. Hala da üyeleri için ciddi bir savunma gücü. Bu, sendikaların, ticaret odalarının, meslek örgütlerinin yapması gereken bir şey. UAW, üyesi işçilerinin özlük haklarının iyileşmesinde oynadığı rolle ABD ortasınıfının doğuşuna yardım etti. Sendikalar olmasaydı, Detroit zaten büyük bir şehre dönüşemezdi.

Şehri asıl çökerten, şirketlerin sağlığını, yerel ahalinin sağlığının önüne koyan serbest ticaret antlaşmaları gibi federal politikalar oldu. Bu tür antlaşmalar, otomotiv üreticilerinin, fabrikalarını ucuz işgücü temin edebildikleri coğrafya ve ülkelere taşımalarına yol açtı. Bir şirkete karını maksimize etme çabası için kızmak, köpeğe havladığı için kızmak gibi. Eğer şirketlerin farklı davranmasını istiyorsak yasaları değiştirmeliyiz. Kendiliklerinden birşey yapmalarını bekleyemeyiz.

3 – Şehrin gerilemesi 1967 isyanıyla başladı

1967 yılı Temmuz ayında, polislerin izinli saatler dışında açık kaldıkları gerekçesiyle bazı barlara yönelik baskını sonrası başlayan ve 5 gün süren isyanda 43 kişi öldü ve 1100 kişi yaralandı. Detroitlilerin bilinçaltında unutulmaz izler bıraktı. Ancak bu isyan bir sonuçtu sebep değildi. Özellikle de nerdeyse tamamı beyazlardan oluşan polis gücü ile şehrin çoğunluğunu oluşturan siyahlar arasındaki ırksal gerilimin sonucu. Detroit’te 1943 yılında da aynı sebeple isyan yaşanmıştı. Detroit’te 1950’lerden itibaren büyük nüfsu hareketliliği yaşandı. Beyazların şehirden kaçışı hızlanırken, Güneyli siyahların şehre akını başladı. Şehrin nüfusunun yüzde 9 gerilediği 1960’larda bile siyah nüfus yüzde 37 oranında arttı.

Günümüzde  Detroit 700 bin nüfusuna rağmen, Manhattan, Boston ve San Francisco şehirlerinin toplamı kadar bir alana yayılmış durumda. Polisin acil çağrılara yetişme süresi ortalaması 58 dakika ve şehirdeki trafik ışıklarının yüzde 40’ı çalışmıyor.

4 – Kamu emeklilik fonları şehir bütçesini emiyor

Detroit’in en büyük finansal problemi vergi potansiyelindeki gerilemeyle gelirlerde büyük düşük yaşanması. Şehir, 1950’lerde tavan yapmasından beri 1 milyondan fazla sakinini kaybetti. Emeklilik fonunu ifalasa bahane etmek, kişisel iflastan sonra maaşı düşünce araba kredisini iflasın gerekçesi olarak göstermek gibi. İkisi arasındaki fark, arabayı elden çıkarabiliyorsunuz ama 25 bin emeklinizi elden çıkaramazsınız. Şehirden emekli olanlar ortalama 1600 dolar emekli aylığı alıyor. Ancak, şehrin ekonomik çöküntüsünde bunlar sebep değil. Oto endüstrisinin son yarım yüzyıldır üretimi ülkeye yayma, küreselleşme gibi faktörler.

5 – İflas kararı Detroit’i kurtaracak

İflas kararı şehrin bütçesini kurtarabilir ama şehrin bugünkü asıl sıkıntılarına ilaç olmaz. Özel yatırım için hiçbir cazibesi olmaması, başarısız ve yetersiz şehir yönetimi ve kurumları, işsizlik, yüksek yoksul oranı, düşük eğitim oranı vs… Her ne kadar şehir merkezi (Downtown) ile Midtown’da yatırım seferberliği varsa da bunlar şehrin çok az bir kısmına faydası olacak yatırımlar. Detroit’in tarım çağına geri dönmesi ve şehirdeki boş mezbelelik alanların tarıma açılması gibi projeler birşeyleri değiştirebilir.

Detroit’in bugünkü seviyeye gerilemesi 50 yıl sürdü. Belini doğrultması da bir o kadar sürebilir. Büyük projeler yerine mahalle temelli iyileştirme projeleri uygulanabilir. Ama en başta iyi bir eğitim sistemi kurulmalı. Bütün bunlar sabır gerektiren işler.