Skip to content
Menu

Ricciardone: Nereye gitsem belalı bir iş çevirdiğimi düşünüyorlar

Francis_RicciardoneABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone aktif ve maceracı kimliğiyle tanınıyor. Ağrı Dağı’nda ya da ‘Kıtalararası Yüzme Yarışı’nda görülen Ricciardone ile Hürriyet gazetesinden Zeynep Bilgehan Malatya’da görüştü.

Gittiği her yerde insanların işkillendiğini ve “ABD Büyükelçisi neden burada? Kesin belalı bir işler çeviriyor!” dediklerini aktaran Ricciardone, diplomasinin yapılma şeklinin değiştiğini belirterek, “Diplomasinin yapılış şekli kariyerim boyunca çok değişti. Sosyal medya sayesinde demokratik hükümetler ve insanları arasında daha az ayrım var. Ayrıca insanlar her konuda daha duyarlı. Bunun için her yerde milyonlar bir araya geliyor” dedi.

Hürriyet gazetesinden Zeynep Bilgehan’ın ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone ile gerçekleştirdiği söyleşinin bir kısmı şöyle:

Doğu seyahatinizde sık sık aracınız arızalanıyordu. Kötü şans mı?

– Lastiğimiz sürekli patlıyor! Nereye gitsem bir teker patlama vakası yaşıyoruz. Ama bunun sayesinde etrafımıza insanlar toplanıyor. ABD Büyükelçisi’ni yalnızca televizyonda görmüş ve asla gerçekten göreceklerini düşünmeyen gençlerle tanışıyorum.
Sizi tanıyorlar mı?

– Evet çoğunlukla tanıyorlar ve dostça karşılıyorlar. Onlarla oturup çay içmek ve sohbet etmekten büyük keyif alıyorum.
Neler konuşuyorsunuz?

– Amerika’ya gidip gitmediklerini soruyorum. Ne düşünüyorlar, burada neler oluyor, ne kadar zamandır çalışıyorlar gibi gündelik konuşmalar yapıyoruz. Onlar da bana sorular soruyorlar. ABD Büyükelçisi’nin onlarla birlikte oturmasına şaşırıyorlar.
‘Ajanlık yapmaya gelmiş’ gibi önyargılarla karşılaşıyor musunuz?

– Tabii, çünkü komplo teorilerini seven bir kültür var. Bununla dalga geçip gülüyoruz. Komplo teorileri eskiden kahvede konuşulurdu. Şimdi çok kahve kalmadı, daha çok twitter’da söylentiler dolanıyor. Her halükarda kahvede oturup komplo teorilerini konuşmak, hayalet hikayeleri anlatmak gibi bir çeşit eğlence. Türkler de zaten bu düşüncelerin saçma olduğunu biliyor.
Ne gibi tepkiler geliyor?

– Örneğin bugün (geçen çarşamba) hem ABD hem İngiltere Büyükelçisi Malatya’daydı. “Neden! Bu bir tesadüf mü? Hiç sanmıyorum, tesadüf diye bir şey yoktur! Eski koloniyel efendi ve öğrencisi neyin peşinde?” gibi söylentiler çıkmıştır (Gülüyor). Nereye gitsem “ABD Büyükelçisi neden burada? Kesin belalı bir işler çeviriyor!” diye konuşuluyor. Biz de bununla ilgili şakalaşıyoruz.
Ne cevap veriyorsunuz bu tepkilere?

– “Tabii ki! Bravo, nasıl bildiniz, kaynaklarınız kim?” diyor ve gülüyorum. Hoşuma gidiyor, eğleniyorum.

 

Diplomatlık artık daha zevkli

 

Her büyükelçi sahada bu kadar aktif oluyor mu?

– Halkın içinde olmayı çok seviyorum. Diplomasinin yapılış şekli kariyerim boyunca çok değişti. Sosyal medya sayesinde demokratik hükümetler ve insanları arasında daha az ayrım var. Ayrıca insanlar her konuda daha duyarlı. Bunun için her yerde milyonlar bir araya geliyor. Hükümeti temsil eden diplomatlar da özel STK’larla çalışmak zorunda. Şu dönemde diplomat olmak çok daha heyecan verici.
Bu seyahatlerinizle ilgili ABD Dışişleri Bakanlığı ne düşünüyor; sizi teşvik ediyorlar mı?

– Bu kadar çok gezip keyif aldığımı görmemeleri için Washington’dakilere fazla bir şey söylemiyorum. Eğer çok eğlendiğimi bilirlerse müdahale ederler! (Gülüyor) Şaka bir yana, evet sahaya inmemizi ve büyükelçilik binası dışında insanlarla iletişim kurmamızı istiyorlar. İyi ki yabancıların çok iyi karşılandığı ve güvenli Türkiye’deyim. Ne istersem yapıyorum, şehirleri köyleri gezebiliyorum. Artık her ülkede durum böyle değil.

 

‘İstanbul en sevdiğim şehirlerden biri’

 

Türkiye’ye ilk kez ne zaman geldiniz?

– Turist olarak 1977’de. O zamanlar İran’da okul öğretmeniydim. Yaz tatilinde hiç param olmadan, sırt çantamla Türkiye’ye gelmiştim. Eşimle, ülkenize o zaman aşık olduk. O dönem, diplomat olup burada zaman geçirmek bir rüyaydı.
Ziyaretleriniz ve gördükleriniz arasında sizi en çok ne etkiledi?

– Her şeyden önce Türkiye’nin ne kadar çok değiştiğini söylemeliyim. Çok gelişti ve büyüdü. Üstelik sadece bir bölgede değil, ortalama bir taşra kasabası dâhil tüm şehirlerde yaşam kalitesinde büyük artış var. Bana eskiden 1970’lerin Doğu Avrupa’sı gibi bir his verirdi. Şimdiyse Avrupa’dan çok daha ilginç ve iyi.

Kaynak: T24.com.tr