Skip to content
Menu

Öldürülmesinin 50’nci yılında John F. Kennedy hakkında yaygın 5 yanlış bilgi

22 Kasım 1963 günü Dallas'a gelen JFK ve yanında eşi Jacqueline ve önünde Texas valisi oturduğu halde havaalanından üstü açık arabayla ayrıldı. 1 saat sonra şehir merkezinde kkalabalığı selamlayarak seyir halindeyken biri boğazına diğeri kafasına isabet eden iki kurşunla hayatını kaybetti.
22 Kasım 1963 günü Dallas’a gelen JFK ve yanında eşi Jacqueline ve önünde Texas valisi oturduğu halde havaalanından üstü açık arabayla ayrıldı. 1 saat sonra şehir merkezinde kkalabalığı selamlayarak seyir halindeyken biri boğazına diğeri kafasına isabet eden iki kurşunla hayatını kaybetti.

AMERİKA BÜLTENİ (22 Kasım 2013)

ABD’de belli bir yaşın üstündeki herkesin, JFK öldürüldüğünü duyduğu anda nerde olduğuna ilişkin bir hikayesi mutlaka vardır. ABD tarihinin en genç seçilen ve en genç ölen başkanı olan John F. Kennedy, 50 yıl önce bugün öldürüldü. JFK’in 22 Kasım 1963 günü Dallas’ta öldürülmesinin 50’nci yıldönümü törenlerle anılıyor. ABD tarihinin en bilinen, hakkında en fazla kitap, film ve araştırma yayınlanan başkanlarından biri olan JFK’in öldürülmesi hakkında sayısız komplo teorisi de bulunuyor. Öldürenlerin sırrı bugün bile hararetli tartışmalara konu oluyor. Kennedy’nin konvoyunu selamlamak için yol kenarına gelen Abraham Zapruder adlı bir Dallas’lının el kamerasıyla çektiği görüntüler ise suikast anını en net şekilde yakalayan görüntüler olarak tarihe geçti.

Kennedy hakkında bu kadar çok konuşulunca bir çok gerçek olmayan yanlış tespit ve bilgi de tekrarlanıp duruyor. Politikbilim profesörü Larry J. Sabato, Kennedy hakkında en yaygın 5 miti yazdı:

JFK – Nixon TV münazarası JFK’ye başkanlık yolunu açtı

1960 başkanlık seçimi öncesinde iki adayın katıldığı 4 münazara, başkanlık seçimi televizyon açık oturumları olarak tarihi bir ilkti. Senatör Kennedy’nin 26 Eylül’deki ilk açıkoturumdaki performansı hiç şüphesiz seçim kampanyasına büyük bir enerji verdi. Ancak Başkan Yardımcısı ve Cumhuriyetçi aday Richard Nixon, sonraki açık oturumlarda daha baskındı ve özellike dış politikanın tartışıldığı son açık oturumda Kennedy’e açık bir üstünlük kurdu. Gallup anketlerine göre, Kennedy ve Nixon daha Ağustos ayından itibaren, yani açıkoturumların başlamasından haftalara önceden başabaş durumdaydı. Seçimde Kennedy yüzde 49.72 ve Nixon yüzde 49.55 oy aldı. Yani kullanılan 69 million oy içinde sadece 119 bin oy farkla başkanlığı kazandı. Açık oturumlar elbette dikkat çekiciydi ama iki aday arasındaki dengelere iddia edildiği gibi sonuç belirleyici bir etkisi olmadı. (Kennedy – Nixon arasındaki 1. açık oturumdan bir özet aşağıda)

JFK solcu bir başkandı

Bu görüşün sonraki yıllarda yerleşip pekişmesine asıl sebep, Kennedy’den daha solda yer alan kardeşleri  Ted ve Robert Kennedy’nin ağabeylerinden çok daha solda yer alan çizgileri. Kennedy ise politik olarak temkinli bir muhafazakar başkandı. Özellikle ekonomi politikalarında muhafazakarlığı çok daha belirgindi. Vergi kesintileri, kamusal harcamalar konusunda çok dikkatliydi. 1981 yılında Reagan’ın uygulayacağı vergi kesintisine model olacak vergi kesintisi programını ülke çapında ilk uygulayan oldu. Komünizm karşısında o kadar şahin bir retoriği vardı ki, Regan ve diğer Cumhuriyetçi başkanlar ne zaman komünizmle mücadeleyi yükseltmek isteseler, Kennedy’nin sözlerinden alıntı yaparak politik desteklerini sağlamlaştırmaya çalıştılar. Ve Kennedy, Sivil Haklar Hareketine karşı da çok limitli direngen bir yaklaşım sergiledi. 1963 Haziran ayında bu konuda ilk adımını atıncaya kadar da Sivil Haklar Hareketi liderlerini zaman zaman çileden çıkardı.

 

Ay’a Amerikalıların ayak basmasına Kennedy karar verdi

Kennedy’nin Kongre’deki bazı konuşmaları nedeniyle birçok Amerikalıda bu algı var. Ancak gerçekte Kennedy Ay’a ayak basma konusunda o kadar da hevesli değildi. 1963 yılı Eylül ayında NASA müdürü James Webb’e, ‘Ay’a bir insan ayak basacak diye neden bu kadar masraf yapıyoruz ki?’ diye soracaktı.

Dahası, Sovyet lider Nikita Kruşçev’e, iki süper güç arasındaki uzay yarışı çılgınlığına bir son verme teklifinde bulundu. Ay’a ABD ve Sovyetlerin birlikte insan göndermesini istedi. Kruşçev bu teklife olumlu bakınca Kennedy 1963 Eylül ayında BM’deki konuşmasında bundan bahsetti. NASA’ya bu konuda verdiği emir ise halefince iptal edildi.

 

Kennedy öldürülünce başkan olan yardımcısı Lyndon Johnson onun politikalarına sadık kaldı

Lyndon Johnson, resmi açıklamalarında, basın toplantılarında ve konuşmalarında Kennedy’nin adını en fazla anan ABD başkanı (Bill Clinton hariç) oldu. Gerçekte ise kendi ajandasını Kongre’den geçirmeye çalışıyordu. Yani Kennedy’den Kennedy’nin adı ile kurtuldu. En önemli farklılık ise Vietnam Savaşı oldu. Kennedy yaşayıp da 1964’te yeniden seçilseydi Vietnam’daki ABD askeri varlığını tamamen çeker miydi kimse emin değil ama nerdeyse herkes, Kennedy’nin Johnson’ın yaptığı gibi ordaki askeri varlığı 535 bin askere çıkarıp savaşa dönüştürmeyeceğinden emindi.

 

50 yıl sonra, Kennedy suikastı hakkında bilebileceğimiz her şeyi biliyor durumdayız

Hayır, gerçekte yarım yüzyıl sonra bile hikayenin tamamını bilmiyoruz. Bunun en önemli nedeni birçok devlet belgesinin hala devlet sırrı kapsamında gizliliğe sahip olması. Bu konuda, komplo teorisyenlerinden farklı olarak ciddiye alınabilecek saygın çalışma gruplarının verilerine göre sadece 22 Kasım 1963 günü ile ilgili, kamuoyuna yansımamış en az 1171 CIA belgesi var. Center for Effective Government grubuna göre ise CIA’nin elinde Kennedy suikastı ile ilgili 1 milyondan fazla belge var. Bu belgeler kamuoyunca bilinmediği sürece de kimse Kennedy suikastı dosyası kapandı diyemez.

41’nci başkan George H. Bush tarafından 1992 yılında imzalanan ‘Assassination Records Collection Act’ adlı yasa gereği bu konudaki tüm gizli bilgiler üzerindeki gizlilik kararı 26 Ekim 2017 tarihnde kalkacak. Yani bir sonraki Başkan, bu belgeleri kamuoyu ile paylaşacak. Ya da CIA ve diğer resmi kurumların talebi ile süreyi yeniden uzatacak. Mevcut yasalara göre ise ABD Başkanı bunu sadece, ‘ülkeyi askeri savunma ve istihbarat operasyonlarını tehdit altına bırakacak, diplomatik ilişkileri zedeleyecek veya kamu yararına açıklanamayacak zararlar verebilecek’ gerekçesiyle yapabilir.

Ayrıca teknolojideki gelişmeler de, Dallas’ta 22 Kasım 1963 günü neler olduğu hakkında yeni bilgi ve bulgulara ulaşılmasına yardımcı olabilir. Örneğin yakın zaman önce bir araştırmacı grubu, ileri radyo analizi teknolojisini kullanarak, Dallas polisinin telsiz konuşmalarını dinleyerek ikinci bir ateş eden olup olmadığıyla ilgili iddiayı incelemeye başladı.

Kennedy öldürülmeden 1 ay önce, ‘Bilginin tekleştirilmesinde bilim çok güçlü bir araç’ demişti. Belki de Dallas’taki o korkunç günü aydınlatmada tek umut bilimsel metottur.

***

İLGİLİKennedy öldü, Yaşasın yeni Kennedy!