Skip to content
Menu

Trump’ın zor gecesi ona ne kadar zarar verecek?

trump-rubio

AMERİKA BÜLTENİ

Donald Trump, son zamanlarda hep ‘kazanmaya’ alıştı. Art arda üç önseçim kazandıktan sonra seçmenlerine ‘bundan sonra da hep kazanacaklarını öyle ki kazanmaktan bıkacaklarını‘ vaat etti.

Ancak, 12 eyalette birden önseçimin yapılacağı 1 Mart öncesinde Perşembe akşamı Houston’da partidaşı rakipleriyle katıldığı CNN açıkoturumunda işler hiç de istediği gibi gitmedi. Trump, dış politika anlayışından, kişisel geçmişine kadar her konuda çok sert salvolara muhatap kaldı ve ilk kez sahnede hep sahip olduğu o küçümseyici rahatlığını kaybetti. Bugüne kadarki en kötü açıkoturum performansını sergilediği gecede yediği salvoların büyük çoğunluğu ise son zamanlarda adını Trump’ın alternatifi olarak kabul ettirmeye çalışan Florida Senatörü Marco Rubio’dan geldi.

Rubio’nun belki de en etkili salvosu ise, Trump’ın kendini tekrar etmekten başka hiçbir şey söylemediği yönündeydi. Trump, ‘ben kendimi tekrar etmiyorum’ dedi ve Rubio’nun dört hafta önceki açıkoturum performansına atıfta bulunarak, ‘dört hafta önce kendisini 5 kez tekrar ederken izledim’ dedi. Rubio hazırlıklıydı: ‘Ben de 5 saniye önce kendini 5 kez tekrar ettiğini gördüm’. Bu yanıt, salondan büyük bir alkış aldı.

Rubio orda durmayarak, Trump’ın hep aynı bir kaç cümleyi konuşmaktan başka hiçbir şey söylemediğine dikkat çekti: ‘’Herkes ahmak’, ‘Amerika’yı yeniden büyük yapacak. Kazanacak, kazanacak, çok kazanacak. Anketlerde kazanıyor.’’

Aslında birçok gözlemcinin dikkat çektiği bir konuydu bu ama Cumhuriyetçi rakipleri bu konuya hiç girmiyordu. Donald Trump’ın somut hiçbir projesi yok. En somut iki projesi, Meksika sınırına duvar inşa etmek ve Müslümanların Amerika’ya girişini yasaklamak. Bunun dışında bütün kampanyası, kendisinin başkan olmasının mucizevi şekilde her soruna ilaç olacağını ima eden sığ bir söylemden ibaret. Bu yüzden de detay sorular sorulduğunda zorlanıyor. Basın toplantılarından kaçınıyor.

İşte bu yüzden Rubio’nun bu etkili çıkışı Trump’ın bu cümleleri ilerleyen dakikalarda kullanmasını engelledi. Bu da Trump’ın söyleyecek şey bulmasını zorlaştırdı ve kafasını belirgin şekilde karıştırdı.

Rubio’yu göstererek, ‘bu adam bir kifayetsiz artist’, ardından Cruz’u da göstererek, ‘Bu da bir yalancı’ diyebildi.

Açıkoturumu, eski başkan George H. Bush ile eşi Barbara Bush da salondan izlediler. İkilinin, oğulları geçen hafta yarıştan çekildikten sonra açıkoturuma katılması dikkat çekti.

Rubio, bugüne kadar hiçbir Cumhuriyetçinin yapmadığı sertlikte Trump’ın kişiliğini tartışma konusu haline getirdi. Trump’ın Polonyalı kaçak göçmenleri çalıştırıp ücretlerini ödemediği üzerine açılan davada 1 milyon dolarlık tazminat karşılığında davacılarla anlaştığını hatırlattı. ‘’Sen bu sahnede, kaçak göçmen çalıştırdığı için cezalandırılan tek kişisin’’ diye söyledi.  Trump, ‘yıllar önceydi’ diyerek konuyu kapatmak istedi ama Rubio, ‘yalan, yıllar önce söylenince zamanaşımına uğruyor galiba’ diye alay etti. Rubio, Trump’ın ‘başarılı işadamı’ imajına da yüklendi: ‘’Trump, babasından miras kalan 200 milyon dolar olmasaydı ne yapıyor olurdu biliyor musunuz? Manhattan’da saat satan bir adam olurdu’’.

Rubio daha sonra hakkında dolandırıcılık soruşturması olan Trump Üniversitesi’nin de bir tür internet dolandırıcılığı işi olduğunu ima etti.

Trump bu art arda salvolardan, ‘’bana söyleyene bak. 179 bin dolara ev satın alıp lobiciye 380 bin dolara satan biri’ diyerek sıyrılmaya çalıştı.

Üstelik bunlar Trump’ın en kötü anları da değildi. Partinin 2012 başkan adayı Mitt Romney, bir gün önce Donald Trump’tan gelir vergisi beyannamesini kamuoyu ile paylaşmasını istemişti. Açıkoturumda bu sorulunca Trump kendi ayağına kurşun sıkan fena bir gaf yaptı: Beyannamesi hakkında Amerikan Gelir Vergisi Dairesi IRS’in inceleme başlattığını bu sebeple açıklayamayacağını söyledi. Böylece, Trump gelir beyanında usulsüzlük yaptığı konusunda resmi soruşturma geçirmekte olduğunu kendisi kamuoyuna açıklamış oldu. Daha da kötüsü, düzenli olarak denetim geçirdiğini de ekledi. Böylece gelir beyanında sık sık usulsüzlükler olduğunu ititraf etmiş oldu.

Açıkoturumun moderatörü Wolf Blitzer, Trump’a bütçedeki açığı nasıl kapatacağını sorduğunda ise Trump, ‘Eğitim Bakanlığı’ ile ilk ve ortaöğretimdeki çocukların İngilizce, sanat ve Matematik derslerine destek sağlayan federal Common Core inisiyatifini kaldırarak ve kamudaki israf, yolsuzlukları engelleyerek yapacağını söyledi. Blitzer bile kendini tutamayarak, bunların bütçe açığında devede kulak düzeyinde olduğunu hatırlatmak zorunda kaldı.

Açıkoturum, daha çok Trump ile Senatörler Rubio ve Cruz arasındaki atışmalar şeklinde geçti. Ohio Valisi John Kasich ile Ben Carson bu üçlünün atışmasında sahnede adeta kayboldular.

Öte yandan açıkoturumda Rubio açısından da kötü anlar vardı. Açıkoturumun diğer moderatörü María Celeste Arrarás, Rubio’ya, İspanyolca yayın yapan televizyona yaptığı açıklamada, Obama’nın ‘DREAMers’ diye bilinen ve ABD’ye çocukken getirilmiş kaçak göçmenlere çalışma oturma izni vererek yasallaştırma uygulamasını hemen kaldırmayacağını söylediğini’ hatırlattı. Rubio, İspanyolca televizyonundaki açıklamasının aksine bu kez başkanlığının ilk gününde bunu kaldıracağını söyledi. Rubio, farklı mikrofonlara farklı konuşan veya durmadan fikir değiştiren politikacı görüntüsü verdi.

Açık oturumda Trump ve Cruz, ülkede sayısı 10 milyondan fazla olduğı belirtilen kaçak göçmenlerin tamamını sınırdışı edeceklerini bir kez daha ilan ettiler. Ancak önceki açıkoturumlarda eleştirilen bir tavrı tekrar eden moderatör Blitzer, iki adaya da bunu nasıl yapacaklarını sormadı. Nerdeyse bütün uzmanlar ve analistler, böyle bir kitlesel sınırdışı kararını uygulamanın imkansız olduğunu ve bunun sadece bir fantezi olduğunu belirtiyor.

Yine Cumhuriyetçi adaylar ‘dini özgürlükler’ konusunu da gündeme getirdiler. Ancak her zaman yaptıkları gibi bunu yine Hristiyan çoğunluğun sorunu olarak gördüler. Sadece fırıncıların, gay müşterilere ekmek satma hakkına shaip olup olmaması bağlamında tartıştılar. Ancak hiç bir aday, Trump’ın ‘Amerika’nın kapılarını bütün Müslümanlara kapatması’ vaadini ‘dini özgürlükler’ bağlamında görmeye yanaşmadı.

Peki, Trump’ın yaşadığı bu açıkoturum hezimeti, adaylık kampanyasının gidişatını olumsuz etkileyecek mi? Analistlerin çoğu bundan çok şüpheli. Trump ne gaf yaparsa yapsın, ne tür olumsuzluk sergilerse sergilesin, hakkında hangi iddia ortaya çıkarsa çıksın, onu destekleyen kitle desteklemeye devam ediyor.

Perşembe akşamki açıkoturumun geride bıraktığı en büyük soru ise şu oldu: Rubio ve diğer Cumhuriyetçiler, neden Trump’a zamanında bu şekilde sert çıkmadılar da bütün adaylık sürecinin onun ‘one man show’una dönüşmesine ve Cumhuriyetçi Partinin kimliğinde tamiri zor bir hasara yol açmasına izin verdiler?

Ve bir de tabii ki ne kadar geç kaldılar? Bu sorunun yanıtını almak için sadece 5 gün var. 1 Mart Salı günü 10’dan fazla eyalette birden önseçim yapılacak. Cumhuriyetçi Parti, Trump konusunda ne kadar geç kaldığını o gün daha net şekilde öğrenecek.