Skip to content
Menu

Kuzey Kore devletinin aniden çökmesi neden endişe verici bir senaryo?

AMERİKA BÜLTENİ (23 Mart 2017)

2013 yılında ülkeden kaçmayı başaran bir Kuzey Kore’li, burası için ‘’ülke büyüklüğünde bir Gulag’’ nitelemesi yapmıştı. Kuzey Kore gözlemcilerince ülkedeki çalışma kampları hakkında, ”Auschwitz toplama kampından bile daha korkunç” yorumu yapılıyor. Yaklaşık 25 milyon kişi, çocukluklarından itibaren beyinleri yoğun bir propaganda ile yıkandığı için devleti yöneten Kim ailesini tanrı sanıyor. Büyük bölümü itibarı ile daha aydınlık bir gelecek ve daha özgür bir ülke hayali kurma yeteneğinden bile yoksun bir kuşak yaratılmış durumda.

Ve bütün bu manzara yetmezmiş gibi Kim Jong Un, şimdi Güney Kore ve Japonya’yı vurabilecek nükleer silaha sahip. Birkaç yıl içinde bu nükleer menzil kapasitesinin ABD’ye de ulaşacağı tahmin ediliyor. Bazı Kuzey Kore uzmanlarına göre ‘münzevi krallık’, 2020 yılı itibarı ile 100 nükleer bomba imal edebilecek kadar atomik materyale sahip olacak.

Ancak bazı Kuzey Kore uzmanlarının son dönemde artan oranda gündeme getirmeye başladıkları bir olasılık daha var ki, Kuzey Kore’nin nükleer bir bomba patlatmasından bile daha katastrofik sonuçlara yol açabilir; Kuzey Kore devletinin aniden çökmesi.

National Interest yayın yönetmeni ve güvenlik uzmanı Harry Kazianis, ilk bakışta kulağa pozitif gelen ve bütün otoriter rejimler için bir noktada kaçınılmaz son olan bu seçeneğin, kontrollü olmadığı taktirde dünyanın başına çok ciddi sorunlar açabileceğine dikkat çekiyor.

‘’Bir an için, Kim hanedanlığının bir şekilde aniden öldüğünü varsayalım. Merkezi bir hükümet yok ve Güney Kore ile ABD güçleri 38’nci paralelin kuzeyine geçerek düzeni sağlamaya çalışır. Peki bunda kötü giden ne olabilir?’’ diye yazan Kazianis, şöyle devam ediyor:

‘’Pyongyang’daki nükleer silahların ve ondan çok daha büyük orandaki kimyasal ve biyolojik silahların kontrolünün bu sırada kimin eline geçtiği çok önemli.’’

Son olarak Malezya’da Kim Jong Nam’a düzenlenen kimyasal suikastin de gösterdiği gibi Kuzey Kore bu alanda kendisini oldukça geliştirmiş durumda. Milyonlarca kişiyi öldürebilecek biyolojik silah programı olduğu tahmin ediliyor. Ve bir rejim değişikliği veya devlet çökmesinde bunların kullanılma riski oldukça yüksek. ABD ve Güney Kore güçleri, sadece bütün bu materyallerin yerini öğrenmek için değil kendilerini korumak için de hızlı şekilde muazzam istihbarat ihtiyaç duyacaklar. Dahası bu devasa kimyasal ve biyolojik stokun Kuzey Kore dışına çıkmasını ve üçüncü ellere geçmesini de aynı anda engellemek zorundalar.

Bunun yanı sıra, 70 yıla yakındır bir köleymiş gibi yaşayan 25 milyon kişiden oluşan perişan bir toplumun bu son derece radikal değişime nasıl bir reaksyion vereceği konusunda kimse emin değil. Bir iç savaş mümkün mü? Bir iç savaşta halinde kimyasal, biyolojik ve nükleer silahların milyonlarca kişiyi öldürecek çapta kullanılması olası. Güney Kore güçlerine karşı silahlı direnişe girişecekler olacak mı? Kimse bunların yanıtını bilmiyor. Ancak herkes birşeyden emin: Bu toplumun 70 yıldır maruz kaldığı psikolojik, duygusal, manevi işkencenin ve bunun yarattığı korkuların giderilmesi en az bir kuşağın ömrünü alacak kadar uzun olacak.

Kuzey Kore satrancını çok daha karmaşık hale getiren önemli faktörlerden biri de Çin. Pyongyang yönetiminin günümüzde en büyük ticaret ortağı olan ve Kuzey Kore’nin ihtiyacı olan gıda ve enerjinin büyük bölümünü sağlayan Çin, çok büyük olasılıkla buranın geleceğinde de rol almak isteyecek ve alacak. Çin’deki bir çok güvenlik uzmanına göre de Çin Komünist Partisinin en büyük dış politika endişesi, Kuzey Kore devletinin çökmesi. Peki neden? Çin’in en stratejik endişesi, ABD ile müttefik ve Amerikan silah ve askerlerince desteklenmiş birleşik bir Kore’nin Kuzeydoğu Asya’nın en büyük aktörü olması. Muhtemel bir karışıklıkta milyonlarca Kuzey Koreli mülteci Çin sınırından geçmeye kalktığında Xi Xinping’in ordusunu Kuzey Kore içine sokması büyük olasılık. Bu da Kore’de iki büyük gücün ABD ve Çin’in aynı sahada karşı karşıya gelmesi demek.

Herşey sorunsuz gitse bile Kuzey Kore’yi rehabilite edip Güney Kore’ye entegre etmek de ilk bakışta göründüğü kadar kolay bir iş değil. Bir hesaplamaya göre en az 2 trilyon dolara ihtiyaç olacak. Ekonomisi çok güçlü olsa da Güney Kore’nin tek başına bu yükün altından kalkması mümkün değil. Kazianis, böylesi birleşmenin, iki Almanya’nın birleşmesinden çok çok daha büyük bir olay olduğuna dikkat çekiyor.

Bütün bu faktörler, Kuzey Kore’nin ani bir çöküşünü, ABD, Güney Kore, Çin ve Japonya gibi sorunun birinci aktörleri başta olmak üzere, uluslararası toplum açısından, bu rejimin varlığıyla yarattığı kadar önemli bir sorun olacağını gösteriyor. Kuzey Kore halkı insanca yaşamayı hak ediyor ama muhtemel bir çöküş, milyonlarcasının yaşamını kaybetme riski de içeriyor.

ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, geçtiğimiz hafta içinde iki Kore arasındaki yoğun şekilde askerileşmiş sınırı ziyaret etti ve ‘bütün seçenekler masada’ dedi. Çin, ABD ve Güney Kore’nin ortak askeri tatbikatları bırakması halinde Kuzey Kore’nin de füze denemelerini bırakacağı ve müzakarelerin başlayabileceğini savunuyor. Ancak bu olasılık ufukta gözükmüyor. Tillerson’un son Pekin ziyareti bu anlamda sonuçsuz kaldı. Çin, Kuzey Kore’ye ambargoya destek olmak için bu ülkeden kömür ithalatını geçen ay durdurdu. Bu da Kuzey Kore’nin en önemli parasal girdisinin durması demek. Ancak Çin’in Kuzey Kore’ye hidrojen bombası yapımında kullanılan materyallerin girmesine göz yumduğu belirtiliyor. Çin, Kuzey Kore’yi bir çöküşe sürükleyebilecek kadar da sıkıştırmak istemiyor. Kuzey Kore konusu, gelecek ayki Trump – Xi zirvesinin en önemli başlıklarından biri ve bu zirveden sonra da uluslararası gündemi daha da ciddi şekilde meşgul etmesi bekleniyor.

AMERİKA BÜLTENİ‘ni Twitter’dan takip edebilirsiniz