Skip to content
Menu

Trump, mahkum olan ırkçı ve zorba şerifi neden affediyor?

Mahkeme kararlarına uymayı reddeden ırkçı şerif Arpaio, seçim döneminde Trump’ın seçilmesi için büyük çaba harcamıştı.

AMERİKA BÜLTENİ (25 Ağustos 2017)

Donald Trump’ın arkadaşı olan Arizonalı ırkçı şerif Joe Arpaio, geçen ay federal mahkemece suçlu bulunarak mahkum edilmişti. ABD’de beyaz ırkçılığının ve polis gücünün ırkçı istismarının sembol ismi haline gelen Maricopa County şerifi Arpaio’nun Trump tarafından affedileceği haberleri, Trump etrafındaki ırkçılık tartışmalarını daha da alevlendiriyor. Donald Trump son olarak Arizona’nın Phoenix kentindeki konuşmasında, ‘’Şerif Joe, sadece işini yaptığı için mahkum olmadı mı? Bir kehanette bulunacağım. Merak etmeyin ona bir şey olmayacak’’ diyerek, Arpaio’yu başkanlık af yetkisi ile mahkumiyetten kurtaracağının sinyalini verdi. CNN’e göre ise Beyaz Saray af konusunda yasal evrakı hazırlamış bile.

Ancak Trump’ın oldukça tepki çeken konuşmasındaki bir çok konu gibi bu konuda verdiği bilgi de yanlış. Şerif Joe Arpaio, ‘işini yaptığı için‘ mahkum olmadı. Federal mahkemenin durdurması kararına rağmen, ‘’Latinolara yönelik fişleme ve ırksal profilleme’’ faaliyetini durdurmayarak, mahkeme kararlarına uymamaktan mahkum oldu. Arpaio, yasal veya kaçak olup olmadıklarına bakmayarak rastgele Latinoları tutuklayarak, hapishane dışında kurduğu çadır toplama kampına kapatması ve burada tek tip kıyafetten, susuz bırakmaya kadar işkence ve aşağılamasıyla ABD’de tartışma ve tepkilere konu olmuştu.

The Week dergisinden Simon Maloy, Trump’ın şerifin bu açık suçuna rağmen affını, ‘’Eğer Trump’ın adamıysanız istediğiniz yasayı çiğneyebilirsiniz’’ şeklinde yorumladı.

ABD başkanlarının mahkum olmuşları af yetkisi var. Ancak uygulamada ABD başkanları bu yetkilerini sadece cezasının bir kısmını çekmiş mahkumlar için, Adalet Bakanlığının hazırladığı dosyalara dayanarak kullanıyor. Trump, henüz hapse bile girmemiş Arpaio’yu tamamen kişisel kararı ile affederek, beyaz ırkçıların ve göçmen düşmanı Cumhuriyetçilerin desteğini daha pekiştireceği hesabı yapıyor.

Ancak Amerikan medyasında, affın bundan çok daha rahatsız edici bulunan bir gerekçesi daha anılıyor; Arpaio’nun mahkeme kararlarını yerine getirmemesi.

Aslında ABD Adalet Bakanlığı bile, bu nedenle anayasayı açıkça ihlal ettiği gerekçesi ile Arpaio hakkında ayrı bir soruşturma başlatmıştı. Ancak Trump’ın, bir süredir yargıçlara ve mahkeme kararlarına karşı taraftarlarını kışkırtmaya ve Amerikan sisteminin temelini oluşturan ‘yargısal denetimi’ aşındırmaya çalıştığı bir sır değil. Arkadaşı Arpaio, mahkeme kararlarına uymamayı Trump’ın tabanında saygın bir hale getirmek için önemli bir propaganda işlevi görüyor.

Trump seçim döneminde ve başkanlığı süresince istemediği kararları veren her yargıcı kamuoyu önünde aşağılayageldi. Trump Üniveristesinin dolandırıcılık yaptığına hükmeden, Judge Gonzalo Curiel’i, önce ‘Spanish’, sonra ‘Hispanik’ ve ardından ‘Meksikalı’ diye niteledi. Trump, seçimlerde Meksika sınırına duvar inşa edeceği vaadinde bulunduğunu gerekçe göstererek, ataları Meksikalı Amerikalı yargıç Curiel’in kendisi ile ilgili davaya bakamayacağını savundu ve doğma büyüme Indianalı yargıç hakkında ‘’Biz duvar inşa ediyoruz. O Meksikalı’’ diye konuştu. Ancak ABD başkanı seçildikten birkaç gün sonra sessiz sedasız dolandırılan öğrencilerle 20 milyon dolar tazminat karşılığı anlaşarak suçlu olduğunu kabul etti.

Şubat ayında, Trump’ın ‘Müslüman nüfuslu yedi ülkenin bütün yurttaşlarına ABD’ye girme yasağı’ kararını iptal etmesi karşısında da George W. Bush’un atadığı Seattle federal bölge yargıcı hakkında ‘sözde yargıç’ tabirini kullandı ve yargıcı ‘ulusal güvenliğe tehdit’ olarak ilan etti. Yine, Cumhuriyetçi başkanların atadığı yargıçların da bulunduğu federal temyiz mahkemesi de oy birliği ile aynı kararı verince bu kez yargıçları ‘’politik davranmakla’’ suçladı ve yargıçları ‘işe yaramaz lise öğrencisi gibi olmakla’ niteledi. Mart ayında da, görevine aralarında mevcut Adalet Bakanı Sessions’ın da olduğu 100 senatörün oybirliği ile atanan Hawaii federal yargıcı benzeri bir yasak getirince bu kez, ‘’Pasifiğin ortasındaki bir adanın yargıcının ABD üzerinde bu kadar etkili olması şaşırtıcı’’ diyerek ABD’nin 50 eyaletinden biri olan Hawaii’yi yabancı ülke gibi andı.

Nisan ayında bu kez San Francisco federal yargıcı, Trump’ın ‘göçmenlik politikasına uymayan şehirlere federal fon yasağı’ programını iptal edince bir kez daha Trump’ın aşağılamalarına hedef oldu. Ancak yargıcın bu kararı alacağı daha başından herkesçe kabul edilmişti çünkü, ABD Anayasasının 10’ncı Ek Maddesi, federal hükümetin, her hangi bir federal programı uygulamaları için eyalet ve yerel yönetimlere dayatmasını açıkça yasaklıyor. Trump, yargıçtan açıkça anayasaya aykırı karar alması için baskı yaptı.

Beyaz Saray sonraki bir açıklamasında da, ‘halktan oy almamış yargıçların, ülkenin göçmen politikasını belirledikleri’’ suçlamasında bulunacaktı.

Arpaio, şüphelendiği bütün Latinoları, masum ve yasal olduklarını ispatlayıncaya kadar, çadırlardan oluşan bir toplama kampına kapatarak tek tip elbise giydirmesi ve aşağılaması ile ABD’de büyük tepki ve protestolara neden olmuştu.

ABD Adalet Bakanlığında federal savcı olarak görev yapan Chiraag Bains, Şerif Arpaio’nun, kendisinin yasalar karşısında ‘dokunulamaz’ gördüğüne dikkat çekerek, ‘’İnsanların anayasal haklarını çiğniyor. Federal mahkeme kararlarına uymayı reddediyor. Trump da bunu takdir edilecek bir davranış olarak görüyor. Devlet yetkililerinin de yasalarla bağlı olduğu sağlıklı bir demokrasiye inanan herkes, böylesi bir aftan rahatsız olmalı’’ yorumu yapıyor.

Trump’ın, mahkeme kararlarına uymayı reddeden ırkçı şerifi affetmesi, göçmenlere karşı yasal ve gayriyasal olduklarına bakmadan her türlü ırkçı, ayrımcı, yasa dışı istismar ve zorbalığı yapma potansiyeli olan yeni şeriflere ve göçmenlik görevlilerine de yeşil ışık olacak. Yapacakları her türlü istismar, zorbalık, yasadışılık, ‘ulusal güvenlik’ ve ‘asayiş’ adı altında meşrulaştırılacak.

Trump ile birlikte bugüne kadarki yasal faaliyet çerçevesini yitirmiş bir görünüm sergilemeye başlayan ABD Göçmenlik ve Hudut Kolluğu’nun (ICE) da tamamen yasal denetim baskısından kurtaracak. ICE ajanları, kiliselere, hastanelere ve okullara da baskınlar düzenleyerek, ABD’de hiç suç işlememiş göçmenleri de yakalayarak sınırdışı ediyor.
AMERİKA BÜLTENİ‘ni Twitter’dan takip edebilirsiniz