Skip to content
Menu

8 Mart neden ‘kadınlar günü’?

8 Mart 1917’de, Birinci Dünya Savaşının getirdiği yoksunluğa karşı kadınların ‘ekmek ve barış’ talebiyle meydanlara çıkması Ekim devrimi sürecinin de başlangıcı olmuştu.

AMERİKA BÜLTENİ (8 Mart 2018)

Bütün Dünya’da her yıl 8 Mart günü ‘Dünya Kadınlar Günü’ olarak kutlanıyor. 8 Mart’ın temel amacı, sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda kadınların cinsel kimlikleri yüzünden hak ve eşitliklerinin ihlal edilmesine dikkat çekmek ve bu haksızlığa karşı mücadelelerini anmak.

Dünyada ilk kez bir ‘kadınlar günü’, 28 Şubat 1909’da New York’ta kutlandı. Amerika Sosyalist Partisinin öncülüğünde yapılan o kutlamaya da ‘ulusal kadınlar günü’ dendi.

İki yıl sonra 1910’da Danimarka’nın Kopenhag kentinde, İkinci Sosyalist Enternasyonal toplantısına hazırlık kapsamında gerçekleşen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda konu bir kez daha gündeme geldi. Amerikan sosyalist hareketinden etkilenen Alman sosyalist Luise Ziets, 8 Mart gününün ‘uluslararası kadınlar günü’ olarak kutlanması önerisini getirdi. Sosyalist lider Clara Zetkin’in de desteklenmesiyle öneri ciddiye alındı. Bununla beraber tam bir tarih belirlenmedi. Ancak bu günü kutlama amacı olarak, ‘’kadınların da başta seçme ve seçilme olmak üzere erkeklerle eşit vatandaşlık ve insan haklarına sahip olmasını sağlamak’’ olarak belirlendi.

Bir sonraki yıl, 19 Mart 1911 günü Avusturya, Danimarka, İsviçre ve Almanya’da 1 milyonu aşkın kadın meydanlara çıkarak yüzlerce gösteride sesini duyurmaya çalıştı. Amerikalılar ise Şubat ayının son Pazar gününü kutlamayı sürdürdü.

1914 yılında, Uluslararası Kadınlar Günü, katılımı artıracak Pazar günü olması nedeniyle, 8 Mart günü kutlandı. O güne kadarki en büyük kadın etkinliklerine sahne oldu. Ve kadınlar gününü 8 Mart’ta kutlama geleneğinin başlamasına da 1914 yılındaki bu görkemli katılım neden oldu. O yıl Almanya’daki büyük kadın gösterilerinin temel talebi ‘oy hakkı’ydı. Alman kadınlar bu hakka ancak 4 yıl sonra 1918’de kavuşabildiler. Londra’da da Trafalgar meydanında kadınların oy hakkı kazanması için gösteri yapıldı.

8 Mart 1917 günü Rus İmparatorluğu’nun Petrograd kentinde tekstil işçisi kadınlar şehir meydanlarına çıktı ve gösteri bütün kente yayıldı. Aynı gün Saint Petersburg kentinde kadınlar ‘ekmek ve barış’ talebiyle greve gitti. Bu eylemler, aynı yılın Ekim ayında gerçekleşecek Rus devriminin de eylemsel başlangıcı oldu. 8 Mart, Rus İmparatorluğu’nun kullandığı Julian takviminde Şubat ayına denk geldiği için bu gösteriler ‘Şubat Devrimi’ diye anılıyor.

Ekim Devriminden sonra 8 Mart, Kadınlar Günü ilan edildi. Ancak, 1965 yılına kadar çalışanlar tatil yapamıyordu. SSCB, 1965 yılında 8 Mart’ı resmi tatil ilan etti. Çin’de de 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’nin ilanından sonra 8 Mart, kadınlar günü olarak ilan edildi.

Bu nedenle de 1970’lerin ortasına kadar 8 Mart’ı daha çok sosyalist ülkeler ile sosyalist hareketler kutladı.

Birleşmiş Milletler de 1975 yılında 8 Mart’ı ‘uluslararası kadınlar günü’ olarak ilk kez kutladı. BM’nin 1977 yılında Genel Kurul kararı ile bütün dünyada 8 Mart’ı, ‘kadın hakları günü’ olarak ilan etmesiyle, artık küresel bir kutlama gününe dönüştü.

Bununla beraber, ‘kadınlar günü’ diye bir günün varlığını cinsiyetçi bularak eleştiren kadın hakları mücadelecileri de olageldi. Onlara göre böylesi bir adlandırma, kadınlarla erkekleri eşitlemek yerine, amaç bu olmasa bile cinsel farklılığı daha çok vurgulamaya hizmet ediyor. Bu nedenle de bugünde ‘kadınlıktan’ çok eşitliğe ve haklara vurgu yapılmasını savunuyorlar. Fakat bu itiraza rağmen, daha geniş bir kadın kamuoyu ise, kadınların hala bütün dünyada iş yaşamında, sosyal yaşamda ve haklarda ezildiğine ve ikinci sınıf konumunda olduğuna dikkat çekerek, adlandırmanın, özgüven ve enerji aşılayarak kadınları eşitlik mücadelesine katılmaya teşvik ettiği görüşünde.
AMERİKA BÜLTENİ‘ni Twitter‘dan ve Facebook‘tan takip edebilirsiniz