Skip to content
Menu

Dünyadaki insan nüfusunun 7’de 1’i resmi olarak yok

AMERİKA BÜLTENİ (22 Mayıs 2019)

Dünya Bankası verilerine göre gezegendeki her 7 kişiden biri kimliksiz. 1,1 milyar kişinin, pasaport, ehliyet ve hatta nüfus cüzdanı da dahil var olduklarını resmen belgeleyen tek bir resmi kimlikleri bile yok. 

Bu bir milyarı aşkın kişi, topraklarında yaşadıkları ülkeler için resmen yok hükmünde. Kimliksiz oldukları için, yaşadıkları coğrafyalarda, oy kullanamıyor, varsa her hangi bir sosyal yardım programından yararlanamıyor, banka hesabı açamıyorlar ve hatta cep telefonu edinemiyorlar. 

Dünyada hiçbir resmi kimliği olmayan 1 milyar insanın yarısını beş ülkede, Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Etiyopya ve Nijerya’da yaşayanlar oluşturuyor. En kimliksiz kıta ise Afrika. Küredeki kimliksiz insanların yüzde 81’i Sahra güneyi Afrika’da yaşıyor.  

Dünya Bankası uzmanıVyjayanti Desai’nin NPR’a yaptığı açıklamaya göre, bir çok ülkenin bu kadar çok kimliksiz insanı barındırmasının ülkeler açısından temel nedeni, maliyet. Özellikle geliri az nüfusu büyük ülkelerde, bütün vatandaşların dahil edildiği bir kimlik veri sistemi kurmak oldukça maliyetli bir iş. 

Yakın gelecekte Çin’i geçerek dünyanın en kalabalık ülkesi olacak Hindistan, ancak 2009 yılında bir ulusal kimlik edinme kampanyası başlatabildi. ‘AADHAAR’ adlı bu program, her Hindistan vatandaşına, parmak izi veya göz bebeği taraması ile ilişkilendirilmiş 12 basamaklı bir rakamdan oluşmuş bir ulusal kimlik numarası verilmesi üzerine kurulu. 

Geçen 10 yılda Hindistan’da 1,2 milyar insan ‘AADHAAR’ numarası edindi. Bu numara sahipleri, oy verebiliyor, gıda yardımlarından veya sosyal programlardan yararlanabiliyor. Bu kimlik programının yürütülmesi ise Hindistan’a 1,5 milyar dolara mal oluyor. 

Peki insanlar neden kimliksiz yaşam sürdürüyor? 

Desai’nin verdiği bilgiye göre bunun bir kaç nedeni var. Örneğin Pakistan, Afganistan ve Benin gibi ülkelerde, kadınların bir erkek velileri olmadan kendi başına kimlik edinmesi yasak. Dünyadaki ‘az gelişmiş ülkelerde’ yaşayan her iki kadından birinin resmi bir kimliği bulunmaması da ‘kimliksizliğin’ en sert vurduğu kesimin kadınlar olduğunu gösteriyor. 

Yaygın nedenlerden biri de, kimliksiz nüfusun büyük olduğu ülkelerde devlete duyulan güvensizlik. Bir çok kişi, özellikle de aşiretler halinde yaşayanlar, devletin resmi kayıtlarına geçmek istemiyor. 

Devlet otoritelerinin kimliklendirme sisteminin en önemli istismarlarından biri 1994 Ruanda soykırımında yaşanmıştı. Hutular, sadece 4 haftada öldürülen 1 milyondan fazla Tutsi’yi, devletin kimin hangi etnik kökenden olduğunu kayıt altına alan kimlik sistemi sayesinde öldürebilmişti. 

Aslında ‘resmi kimliks’ uygulamasının en büyük çelişkisi de bu. Bir yandan vatandaşa, vatandaş ve insan haklarından yararlanma olanağı getirirken bir yanda da art niyetli devlet güçlerine, vatandaşlar ve muhalifler üzerinde büyük bir denetim gücü veriyor. Bu da son yıllarda vatandaşı ve mahremiyetini daha fazla koruyacak kimlik sistemleri arayışına yol açıyor. 

Dünya Bankası, bu soruna çözüm arayışlarını desteklemek ve 1 milyar insanın kimliksiz ve doğal olarak vatandaşlık haklarından yoksun yaşamasını elimine edebilmek için ‘Görev 1 Milyar’ adlı bir proje yarışması düzenledi. Dünyanın her yerinden yazılımcılar, girişimciler, akademisyenler, ve fikir sahipleri, projelerini geçtiğimiz aylarda jüriye sunmuştu. Seçilen 6 finalist, Nisan ayında Dünya Bankasının Washington DC’deki merkezinde bir araya geldi ve kamuoyuna açıklandı. 

Projelerin çoğunun ‘dijital’ temelli olması dikkat çekti. Örneğin web temelli bir proje, kimlik sahibine, kendi kimliğindeki bilgilerin nasıl ve ne zaman kullanılabileceğini de kontrol yetkisi veriyor. Vatandaşın kendi kimlik veri adresine yüklediği bilgiler, sadece onun kontrolünde olabiliyor. Devlet kurumları bile bu bilgilere kimlik sahibi izin verdiğinde ve izin verdiği kadarlık içeriğe ulaşabiliyor. 

Sthan tarafından sunulan proje ise, fiziksel ‘adres’ kavramına dijital çağa uygun yeni bir çözüm getiriyor. Posta adresi yerine, ‘sanal gerçeklikli fiziksel adres’ sistemi kuruyor. Sthan projesi, dünyada 3,2 milyar insanın geçerli bir fiziksel adres sahibi olmamasını da gözönüne alıyor.  

Bir tür fikir cimnastiği olan yarışmada 50 bin dolarlık ödülü, Simprints adlı Cambridge Üniversitesi bünyesinde kurulu kar amacı gütmeyen teknoloji şirketinin projesi kazandı. Oxford Üniversitesi insan hakları avukatlarının danışmanlığında hazırlanan proje katmanlı ve sesli onaylama sistemine dayanıyor. Yarışmayı temel kazanma nedeni de, kimlik sahibine, kimlilk bilgileri üzerinde azami kontrol ve azami mahremiyet olanağı sunması. Ayrıca sesli onay sistemine dayanması da düşük eğitimli insanlara da kimlik bilgileriyle ilgili talepleri ve istenen izinleri daha kolay anlama olanağı sunuyor. 

AMERİKA BÜLTENİ‘ni Twitter‘dan ve Facebook‘tan takip edebilirsiniz