Skip to content
Menu

ABD’yi bölen tartışma; Köle torunlarına tazminat ödenmesi

AMERİKA BÜLTENİ (20 Haziran 2019)

Demokrat Partinin, Donald Trump’ın karşısında çıkaracağı aday için 20’den fazla ismin yarışacağı adaylık yarışına başladığı günlerde, hem Demokrat Parti adaylık sürecine hem de 2020 ABD başkanlık seçimine derin etkileri olabilecek bir konu da Kongre gündemine yeniden geldi.

Temsilciler Meclisi Adalet Komitesi, Afrika Kökenli Amerikalılar Yasasına, tazminat ve destek çalışması komisyonu kurulması yasa teklifini görüşmeye başladı.

Köle çocuklarına, atalarının ömürleri boyunca ücretsiz olarak çalıştırılmasının ve özgürlüklerinin kısıtlanmasının karşılığı olarak tazminat ödenmesi fikri 1960’lı yıllardan beri tartışılan bir konu. 

İlk olarak 1989 yılında Temsilciler Meclisine sunulan yasa teklifi, o zamandan beri de nerdeyse her yasama döneminde bir kez gündeme geliyor. Bu yasama dönemini ayrıcalıklı kılan ise Demokrat Partililer içinde ve adaylık yarışında bu teklifi destekleyen yeni kuşak politikacıların çoğunlukta olması. 

Tazminat talebi ABD’nin genel kamuoyunda ise pek destek gören bir konu değil. Afrika’dan getirilen kölelerin soyundan gelen siyahi Amerikalılara belli miktarda tazminat ödenmesine olumlu bakanların oranı yüzde 26. Siyahi Amerikalılar arasında ise bu destek oranı yüzde 60’lara çıkıyor. Başta Trump olmak üzere bazı muhafazakar Cumhuriyetçiler ise, bu tartışmanın seçimlerde kendilerine bir avantaj sağlayacağı düşüncesinde. 

İşte konuya yeni başlayanlar için kısa bir kılavuz:  

Taraflar ne savunuyor 

Teklifi savunanlar, kölelerin 200 yıl boyunca, hiçbir ücret ödenmeden bedava iş gücü olarak çalıştırıldığını, ülkenin ve ekonominin gelişmesinde kullanıldıklarını hatırlatıyor. Bunun yanı sıra yüzyıllardır uygulanan ayrımcılıklar ve yaşanan önyargıların, Afrika kökenli Amerikalıların yaşamlarını katlanılabilir düzeyin altına ittiğine ve eşitsizliğin temel nedeni olduğuna işaret ediyorlar. Tazminatı, Amerikan toplumunun bir bütün olarak geleceğe hep beraber eşit şartlarda yürümesinin yolu olarak görüyorlar. 

Ta-Nehisi Coates, teklifin son yıllarda yeniden canlanmasında büyük rol oynayan makalesinde, ‘’250 yıl kölelik, 90 yıl Jim Crow yasaları, 60 yıl ‘eşit ama ayrı’ dönemi ve 35 yıldır süren ırkçı konut politikası… Birikmiş ahlaki borcunu ödemediği sürece Amerika bir bütün olamayacak’’ diye yazacaktı.  

Teklife karşı çıkanlar ise, hem kölelerin hem de köle sahiplerinin artık yaşamadığına dikkat çekiyor. Kölelerin soyundan gelenlere tazminat talebine en yaygın itiraz, ‘’Kimsenin atalarının yaptıklarından dolayı cezalandırılamayacağı’’ iddiası. Bu görüştekiler, bugünkü Amerikan vergi mükelleflerinin tazminat ödemek zorunda kalmasını ayrı bir adaletsizlik olarak nitelendiriyorlar. 

Bir diğer itiraz noktası ise, ABD’deki Afrika kökenlilerin hepsinin ‘köle çocuğu’ olmaması. Örneğin eski Başkan Obama’nın babası, ülkeye okul okumaya gelmiş bir Kenyalıydı. Yine kölelik nedeniyle, Afrika kökenlilerinin çoğunun, 1865’den önceki atalarının kim olduğu hakkında hiçbir kaydı olmadığına dikkat çekilerek, kimin köle torunu olduğunu belirlemenin zorluğuna dikkat çekiliyor. Teklif aleyhine en önemli makalelerden biri olan yazısında David Frum, bir şekilde bir tazminatın karara bağlanması halinde bile sorunun bitmeyeceğini, başta Kızılderililer olmak üzere diğer bir çok sosyal kesime de hak doğacağını ve tazminatın yeni bir çok eşitsizliğin kapısını aralayacağını savunuyor. 

‘Siyahlar dilenci mi’ tartışması

Komitenin ilk gün toplantısında Cumhuriyetçi Parti Louisiana milletvekili Mike Johnson’ın, ‘’devlet yardımının, Afrika kökenli Amerikalıları, kendi başına ayakta duramayan, devletin desteğine muhtaç aciz insanlar gibi gösteren ırkçı bir tavır olacağı’’ iddiası tepkilere neden oldu. Bu yaklaşıma itiraz eden bazı Demokratlar, 20’nci yüzyıldaki en büyük sosyal yardım programı olan ve Başkan F.D. Roosevelt döneminde çıkarılan ‘New Deal’in Büyük Buhran’dan olumsuz etkilenen iç ve güney kesimdeki beyazlar için uygulandığına işaret ederek, ‘’neden, devlet beyazlara para aktardığında sosyal kalkınma programı oluyor da, neden siyahlara yardım yapıldığında ‘dilenciye sadaka’ oluyor’’ eleştirisinde bulundular. New Deal programının kapsadığı, işçilere sendikalı olma garantisi, sosyal güvenlik yardımı, askerden dönenlere eğitim ve meslek kazandırma yardımı, üniversite kredisi, ev kredisi desteği gibi bir çok yardımdan yararlananların yüzde 60’sından fazlası 20’li ve 30’lu yaşlarındaki beyaz Amerikalı erkeklerdi. Amerikan tarihinde devletten topluma en büyük para transferi olan programın kentlerdeki siyahların yaşamına gettolaştırıcı ve yoksullaştırıcı etkisi büyük olmuştu. 

1980’lere gelindiğinde ABD’de beyaz ailelerin ortalama yıllık geliri 39 bin dolar iken siyah Amerikalıların hane başına milli geliri 3400 dolar’dı. Bazı Demokrat konuşmacılar, Mike Johnson’ın yaklaşımını, ‘’beyaz orta sınıfın yaşamını 20’nci yüzyıl boyunca ‘devletin desteğiyle’ geliştirmesine rağmen, sanki kendi başlarına başarmış gibi yapıp, siyahları ‘devletten geçinmeye çalışan tembel insanlar’ olarak görmenin çifte standart’’ olacağı şeklinde eleştirdiler. 

Kölelikte bedava kullanılan iş gücünün parasal büyüklüğü ne kadar? 

Bazı hesaplamalar astronomik rakamlara ulaşıyor. 

Antropolog Jason Hickel’ın 2018 yılında yayınlanan, “The Divide” adlı kitabında derlediği verilere göre Amerikan toplumu, ilk kölenin geldiği 1619 ile köleliğin yasaklandığı 1865 yılları arasında 222 milyon saatten fazla bedava köle iş gücünden yararlandı. ABD’deki mevcut asgari ücret üzerinden ve alt düzeyde faiziyle bunun ekonomik değeri ise 97 trilyon dolar. 

Bu rakamın tazminata konu olması teknik olarak imkansız çünkü ABD’nin 2018 bütçesi 4.1 trilyon dolardı. 

Ancak Connecticut Üniversitesinden Thomas Craemer’ın hazırladığı 2015 tarihli rapor biraz daha mütevazı bir maliyet çıkarıyor. Onun hesaplamalarına göre köleliğin çalışma ücreti toplamı 5.9 trilyon dolar civarında bir rakama karşılık geliyor. Craemer’ın, ABD’nin kuruluşundan önceki koloni dönemi ile, köleliğin kaldırılmasından sonraki Jim Crow dönemindeki gizli kölelik dönemini hesaba katmaması en büyük eleştiri konusu. 

Tazminat yöntemi hakkında teklifler neler? 

Tazminatın içeriği konusunda net bir yaklaşım yok. Bu konuda kurulacak komisyonun nihai bir yönetme araştırıp belirlemesi teklif ediliyor. Gündeme gelen tazmin yönetmlerinin ABD’ye maliyeti de 17 milyar dolar ile 5 trilyon dolar arasında değişiyor. 

Bazıları, tazminatın, bir tazminat fonu oluşturularak buraya topluca aktarılacak paranın, siyahlara konut, eğitim ve sağlık sigortası sağlanmasında tek merkezden koordinasyon yapılması yönünde. Bir başka teklif ise, orijinal teklifteki, köle çocuğu olduğunu ispatlayan her aileye 160 dönüm arazi ve 1 traktör verilmesini veya buna mukabil ücret ödenmesini öngörüyor. 

Bir başka proje ise Afrika kökenli Amerikalıların ihtiyaçlarında destekçisi olmak üzere 100 milyar dolarlık bir tazminat fonu oluşturması yönünde. 

Tazminatın parası nereden sağlanacak? 

Tazminat taraftarlarına göre, tazminatı üç ayrı grubun paylaşması gerektiği görüşünde: Kölelik kurumunu destekleyip koruduğu için federal devlet ve eyalet yönetimleri; Kölelikten kar eden özel şirketler; Ve son olarak, zenginliklerini kölelere borçlu zengin aileler. 

Avukat Willie Gary, 2000 yılında Harpers dergisine yaptığı açıklamada, ‘’Bugün Güney eyaletlerinde, bütün zenginliklerini köleliğe borçlu muazzam zengin aileler var. Kayıtlardan bütün zenginliklerini, siyah köleleri ücretsiz çalıştırmaktan elde ettiklerini belgeleyebiliyorsunuz. Böyle oldukça sayıda zengin aile adı tespit edebiliyorsunuz.’’ diye konuşmuştu. North Carolina Üniversitesi hukuk profesörü Malik Edwards ise, böyle zengin ailelere tek tek gidilmesinin yasal imkansızlığına dikkat çekiyor. Böyle bir şeyin keyfi olarak yapılamayacağını, Kongreden ise bu kadar yaygın insanı bireysel sorumlu tutacak bir yasa çıkarmanın imkansızlığına işaret ediyor. 

İki tarafın da mutabık olduğu tek konu

Aslında her iki taraf da Afrika kökenli aileler ile toplumun geri kalanı arasında, kapatılması gereken büyük bir ekonomik ve sosyal uçurum olduğu konusunda ve bunun da kölelik çağının bir sonucu olduğu konusunda mutabık. Gelir eşitsizliği konusunda uzman da olan Washington Politik Çalışmalar Enstitüsü uzmanı Chuck Collins’in derlediği verilere göre, siyah ailenin hane başına ortalama serveti 3600 dolar iken beyaz ailelerinin hane başına ortalama serveti ise bunun tam 41 katı yani 147 bin dolar. Üstelik, sayhların refah düzeyi düşüş eğiliminde ve mevcut trend sürerse siyah ailelerin hane başına ortalama serveti 2050 yılında 600 dolara kadar gerileyecek. Mevcut trend sürerse aynı yıl beyaz ailelerin hane başına ortalam serveti ise 174 bin dolara yükselecek. Collins, bu dramatic farkın kuşaklarca süren ‘beyaz üstünlüğü’ bakışlı politikaların sonucu olduğunu kabul etmek görüşünde. Collins, köle ailelerinden çok sonra Amerika’ya gelen Avrupalı yoksul ailelerin, çok kısa sürede orta sınıf ve üzerine çıkmalarında da beyazları kayıran sistemin rol oynadığı görüşünde.    

Demokratlar ne diyor?

Demokrat Partide Marianne Williamson dışında, doğrudan tek tek tazminat ödeme fikrini savunan aday yok. Williamson, 10 yıl boyunca her yıl 10 milyar dolar olmak üzere toplamda 100 milyar dolarlık tazminat ücretinin, hak sahiplerine ödenmesini savunuyor. 

Geri kalan adaylar ise, Afrika kökenlilere özel tazminat programları ile bütün yoksulları kapsayacak özel tazminat programlarını savunanlar olarak ikiye bölünüyor. 

Obama’nın kabinesinde bakanlık da yapan Texaslı Demokrat Julian Castro, ‘’Devlet birisinin arazisini eşyasını kullandığında kamulaştırma bedeli ödüyor. Bu insanların arazisi veya eşyası değil bedenleri mülk olarak kullanıldı ve bunun bir bedeli hala ödenmiş değil’’ diye konuşuyor.  

Senatör Elizabeth Warren, Senatör Cory Bookerve Senatör Kamila Harrisgibi başkan aday adayları, Afrika kökenlilere tazminat anlamına gelecek programlar uygulanması teklifinin hararetli destekçileri arasında yer alıyor.

Bernie Sanders’ın başını çektiği bir grup Demokrat ise köle torunlarına doğrudan para verilmesine karşı çıkıyor. Sanders, Afrika kökenli Amerikalılar, Latin Amerika kökenliler ve yoksul beyazların hepsinin yaşam düzeyini aşağıya çeken finansal kurumlara yoğunlaşmanın, dezavantajlı ailelerin yaşamını düzeltmede daha etkili bir yöntem olacağına inanıyor. 

Demokrat Partiye yakın Eşit ve Adil Toplum adlı hak örgütünün başkanı Eva Paterson ise, ‘’bütün yoksullara yardım edersek Afrika kökenli Amerikalılara yaşattıklarımızı da tazmin etmiş oluruz demek bence çok ahmakça bir fikir’’ diyerek ekliyor: ‘’Bu ülkede bugüne kadar, herkesin katılabildiği topluma devlet desteği programlarının hangisine bakarsanız bakın, sonuçta yine beyazlara yaradığını görürsünüz. Bu hep böyle olageldi. Bundan yararlanan beyazlar kötü insanlar demiyorum, sistem, beyazları kayırma üzerine kurulmuş bir sistem diyorum’’. 

Senatör Amy Klobucharda, bireylere tek elden para verilmesi fikrine sıcak bakmayanlardan. Ona göre de, ırkçılıktan en olumsuz etkilenen kentler ve varoşlara, özel destek çıkarak, yaşam kalitelerini yükseltecek bir yol bulunmalı. 

Demokrat başkan aday adaylarından Pete Buttigieg, köleliğin sonucu olan ve bugün de Afrika kökenlilerin yaşama hep geriden başlayıp ezilmeleri döngüsü yaşatan politikalarla mücadeleye yoğunlaşılması düşüncesinde. 

Bir diğer önemli aday Texaslı Kongre üyesi Beto O’Rourkede, ABD’nin en beyaz eyaletlerinden biri olan Iowa’da yaptığı açıklamada, beyaz Amerikalıların, siyahlara dayatılanlara ilişkin gerçekle açıktan yüzleşmesi gerektiğini belirtti. O’Rourke de, Köle torunu herkese ayrı ayrı elden para dağıtma şeklinde bir tazminattan çok sosyo ekonomik destek programları yoluyla bunun yapılması görüşünde. 

Partinin en önemli adayı Joe Bidenise, güncel tartışmaya henüz katılmadı. Biden senatör olduğu 1975 yılında verdiği bir beyanatta, ‘’Kendimi, dedelerimin yaptığı günahların, işlediği suçların sorumlusu olarak görmüyorum. Kendimi sadece bugün olan biten şeylerden sorumlu görebilirim. Benim kuşağımın günahlarına ortak olabilirim.’’ şeklinde konuşmuştu. 

AMERİKA BÜLTENİ‘ni Twitter‘dan ve Facebook‘tan takip edebilirsiniz