Skip to content
Menu

ABD başkanının görevinden azlinin hukuksal zemini ve işleyişi

ABD tarihinde Temsilciler Meclisince ‘impeach’ edilmiş iki başkan var; 1868 yılında Andrew Johnson ve 1998 yılında Bill Clinton. Trump’ın üçüncü başkan olup olmayacağı ise bugünlerde belli olacak.

CEMAL TUNÇDEMİR

18 Aralık 2019

ABD Başkanı Donald Trump hakkında Temsilciler Meclisinin başlattığı azil soruşturmasında sona gelindi. Temsilciler Meclisinin Çarşamba veya Perşembe günü soruşturmanın bir görevden alma yargılamasına dönüşüp dönüşmeyeceği hakkında nihai oylamasını yapması bekleniyor. Eğer Temsilciler Meclisinden ‘impeachment’ kararı çıkarsa, Trump’ın görevden alınıp alınmayacağına, ABD Senatosu, büyük olasılıkla 2020 Ocak ayı içinde karar verecek. 

İşte, Amerikan sistemi açısından gelinen nokta ve bundan sonraki süreç hakkında bazı arka plan bilgileri: 

‘Impeachment’ nedir? 

‘Impeachment’ sözcüğü, Latincede, ‘çelme takarak düşürüp yakalamak’ anlamındaki ‘impedīre’ sözcüğünden geliyor. Fransızcada ‘müdahale’ anlamında ‘empêcher’ fiiline dönüştü. Aynı kökten İngilizce ‘ket vurmak’ anlamında ‘impede’ sözcüğü de var. Fransızca kullanım, 14’ncü yüzyılda İngiliz politik sistemine, bir devlet yetkilisine, ‘’ihanet’’ ve ‘’diğer ağır suçlar’’ konusunda suçlamada bulunmanın adı olarak girdi. 

‘Impeachment’ kavramının Türkçede genel kabul görmüş bir karşılığı yok. Türkçeye yaygın bir yanlışla ‘azletmek’ olarak çevrildiği için, ABD’deki ‘impeachment’ haberleri Türk okuru için çoğu zaman kafa karıştırıcı olabiliyor. Bir başkan ‘impeach’ edildiği zaman ‘görevinden azledilmiş’ olmuyor. Görevinden azledilmesi isteğiyle yargılanmasına karar verilmiş oluyor. Impeachment uygulamasını, Türk hukuk işleyişindeki ‘iddianamenin mahkemece kabulü’ aşaması gibi düşünebiliriz. Başkanın görevinden azli, ‘impeachment’ın kabul edilmesinin olası sonuçlarından sadece biridir. Hem en ağır hem de gerçekleşme olasılığı en düşük sonucu… Amerikan tarihinde ‘impeach’ edilmiş iki başkan var ama henüz, azledilmiş tek bir başkan bile yok.   

Seçilmiş başkana Kongre müdahalesinin anayasal zemini     

Halen yürürlükteki Amerikan Anayasasının yazıldığı 1787 Anayasa Kurultayının son günü ABD’nin kurucu babalarından Benjamin Franklin, Philadelphia Kongre Binasından çıkarken yolunu kesen bir kişinin, ”Doktor Franklin, kurultay neye karar verdi? Monarşi mi olacağız Cumhuriyet mi?’‘ diye sorar. ”Cumhuriyet” yanıtı verir Franklin ve ekler, ”Tabii ki sahip çıkarsanız”. 

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, 24 Eylül 2019 akşamı kameraların karşısına geçtiğinde, ABD Başkanı Donald Trump hakkında azil soruşturması başlatmaya karar verdiğini açıklamadan önce bu ünlü anekdotu bir kez daha hatırlatacaktı. ABD’de başkan görevden alınabilir çünkü ABD bir cumhuriyet. Bir monarşi değil. Başkan, devlete olan güveni sarsacak bir tutuma girmişse, Kongrenin başkanı görevden alma yetkisi var.  

ABD Anayasa Yapıcılarının, Philadelphia Anayasa Kurultayında en fazla tartıştığı konulardan biri de, devlet başkanının yetkileriydi. İki büyük endişeleri vardı. Bir kraldan, hem de savaşarak yeni kurtulmuşlardı. Başkanın kral gibi olmasına asla müsaade edilmemeliydi. İronik şekilde diğer büyük korkuları ise ‘demokrasi’ydi. ‘Demokrasi’ sözcüğü, bu korku yüzünden, ne ABD Bağımsızlık Bildirgesinde ne de Amerikan Anayasasında tek bir kez bile geçmeyecekti. Seçilkenin kendisini sorumsuz hissedeceği bir demokrasinin, ‘çoğunluğun tiranlığı’na evrilmesinden endişe ediyorlardı.  

ABD’nin, Montesquieu’nun kuvvetler ayrılığı ilkesini, tarihte ilk kez güçlü şekilde uygulamaya koyan ülke olmasının nedeni de budur. Merkezinde devlet başkanının değil, Kongrenin olduğu, üç erkin birbiri üzerinde denetim gücüne sahip olduğu ‘denge-denetleme sistemi’ böyle ortaya çıktı. 

Diğer bir çok ülkenin aksine ABD’de, başkanlık seçiminin ne zaman yapılacağı yasayla değil, Anayasa ile kesin kayıt altına alınmıştır. ABD’nin 230 yıllık tarihinde tek bir ‘erken seçim’ bile olmaması bundan. Seçilmiş başkan ölse bile erken seçim olmuyor, başkan yardımcısı onun yerine geçerek 4 yıllık görev süresinin kalan zamanını tamamlıyor. 

Peki seçilmiş bir başkanın ehil olmadığının ortaya çıkması veya hakkında kamu güvenini kötüye kullandığı yolunda ağır bir şüphe belirdiği zaman ne olacaktı? 

Amerikan anayasasının yazımında en etkili birkaç isimden biri olan ve sonradan ülkenin dördüncü başkanı da olacak James Madison, Anayasa Kurultayında, “Anayasanın milleti, devlet başkanının, kapasitesizliği, ihmalkarlığı ve güveni kötüye kullanmasına karşı koruması gerektiğini” belirterek, böylesi durumlarda başkanı seçim zamanı göndermeyi beklemenin yetmeyeceğini savunacak ve ekleyecekti: 

‘’Başkan, yönetimini, kamu mallarını zimmetine geçirmek, yolsuzluk ve baskı rejimi kurmak için kullanabilir. Yabancı ülkelerin Amerikan devlet başkanına güvenini sarsabilir”. 

İşte bu endişeyle İngiliz hukukunda uygulanagelen, ‘impeachment’ sistemini Amerikan Anayasasına da yazmaya oybirliğiyle karar verdiler.    

Impeachment’ın tek amacı başkanı görevden almak değil

Philadelphia Anayasa Kurultayında ‘impeachment’ konusu tartışılırken kurultayın en yaşlı ve en bilge üyesi Benjamin Franklin, hakkında ağır itham ve şüpheler olan bir başkan için yargılama yollarının kapalı olmasının, başkan hakkında, toplumdaki şüpheleri daha da artıracağına dikkat çekecekti. Ona göre, böylesi ağır suçlamaları görmezden gelerek görevinde kalabilmesi, başkanın pervasızlığını artırırken, toplumda da kutuplaşma ve düşmanlığı derinleştirecekti. Şöyle konuşacaktı Franklin:

 “Eğer, başkan azledilebilir olursa, bu barışçıl ve normal bir soruşturmayı mümkün kılacak. Bu da başkan eğer suçluysa cezalandırılmasını, haksız olarak suçlanmışsa kamunun ona güvenini yeniden tesisini mümkün kılacak”.  

Aslında Amerikan Anayasa hukukçuları da, ülkenin kurucularının, ‘impeachment süreci’ni, tek amacı başkanı görevden almak olan bir mekanizma olarak kurmadıklarına dikkat çekiyor. Örneğin, Anayasa hukuku profesörü Clark Cunningham, kurucu babaların ve Anayasanın, impeachment sürecini, OLAĞAN bir süreç olarak görmesinin üç nedeni olduğuna vurgu yapıyor. 

Hem ülkeye hem de başkana kimsenin kanunların üzerinde olmadığını hatırlatmak ilk neden. İkincisi, Kongrenin her an devreye girerek, alengirli her şeyi ifşa etmesi olasılığının, başkana ve diğer üst düzey kamu yetkililerine, yetkilerini suistimali konusunda caydırıcılık oluşturması. Üçüncüsü ise başkan hakkında şüpheleri gidermek için adil ve saygın bir yol açmak. 

1787 Philadelphia Anayasa Kurultayına Massachusetts delegesi olarak katılan Elbridge Gerry de, “Dürüst bir yönetim azil soruşturmasından zaten korkmaz. Dürüst olmayan yöneticilerin içindeki her an soruşturulma korkusunun yok olmasına ise asla fırsat verilmemeli” sözü de azil soruşturması ve yargılamasının temel fonksiyonunun denetim ve caydırıcılık olduğuna dikkat çekiyordu. 

Bir başkan hangi anayasal gerekçelerle ‘Impeach’ edilebilir?

ABD Anayasasında bir başkan hakkında azil sürecinin başlaması için “Rüşvet, vatana ihanet ile diğer ağır suç ve kabahatler” şeklinde üç gerekçe sayılıyor. 

Rüşvet, açık bir suç. 

Kendilerinin de tamamı bir dönem ‘’vatan hainliği’’ suçlandıkları için Amerikan kurucu babaları, ‘’vatan hainliği’’ yaftasının, muhaliflere karşı kullanılacak politik bir silaha dönüşmesini engellemek için olağanüstü bir önlem aldı. Bu yüzden de içeriği ve sınırları, açık ve somut şekilde Amerikan Anayasasında belirtilmiş tek suç, ‘’vatan hainliği’’dir. Anayasa, ‘SADECE savaş zamanında ve düşmana FİİLİ yardımın somut şekilde İSPATLANMASI’ şartını koştuğu için 240 yıllık ABD tarihinde sadece 13 kişi ‘vatan hainliği’ ile suçlanabilmiştir. 

Ağır suç ve kabahatler’ deyimi ise ilk akla gelen genellemeyi kastetmiyor. Bu ifade, İngiliz hukuk uygulamasından miras bir deyim. Bu deyimin, temel anlamı, ‘’kamu yetkisinin ve kamu güveninin suistimali’’. 

Örneğin, Richard Nixon hakkında düzenlenen azil iddianamesi, yürütme erkine bağlı çalışan FBI, Gelir Vergisi Dairesi, CIA gibi federal kurumları, siyasi rakiplerinin açıklarını bulmaya zorlayarak, kamu yetkilerini suistimal ettiğiydi. Nixon, kamu yararına kullanması için, bu kurumlar üzerinde kendisine verilen talimat yetkisini, seçim kazanmak, siyasi kariyeri ve kişisel çıkarları için kullanmakla suçlanıyordu. ABD tarihinde ‘impeach’ edilmiş iki başkandan biri olan Bill Clinton da, savcıya yalan bilgi verip, yargıyı yanlış yönlendirerek kamu güveninin suistimali suçlamasıyla impeach edilmişti. Clinton, yemin altında savcıya verdiği ifadesinde, ‘Monica Lewinsky ile cinsel ilişkiniz oldu mu?’ sorusuna, ‘hayır’ yanıtı vermişti. Sonradan bir ilişki yaşadıklarını itiraf etmek zorunda kalmıştı.

Bir başkan nasıl ‘impeach’ edilebilir?

Bu konuda tek yetkili, ABD Temsilciler Meclisidir.  Bir başkanın ‘impeach’ edilebilmesi için 435 sandalyeli Temsilciler Meclisinde salt çoğunluk oyu olan 218’ye ulaşmak yeterlidir. 3 Ocak 2021 gününe kadar yetkili olan mevcut ABD Meclisinde, Demokrat Parti 235 sandalye ile çoğunlukta olurken, Trump’ın partisi Cumhuriyetçi Partinin 195 sandalyesi var. Yani, Trump hakkındaki ‘impeachment’ kararının oylamaya sunulması halinde kabul edilmesi nerdeyse kesin.

Temsilciler Meclisi tarih boyunca sadece iki başkanın iddianamesini kabul ederek azil yargılamasına karar verdi. 1868 yılında Andrew Johnson ve 1998 yılında Bill Clinton. Temsilciler Meclisinin hakkında azil iddianamesi hazırladığı üçünü başkan Nixon ise, sonucu görerek, Meclis’teki oylamadan önce istifa ettiği için süreç kadük kaldı.

‘Impeach’ edilmek bir başkanının, başkanlığının sonu mu demek?

Hayır. ‘Impeach’ edilen bir başkanın hakkındaki suçlamaların sabit olup olmadığına ve görevine devam edip etmeyeceğine karar vermede yetkili, 100 sandalyeli ABD Senatosudur. Senato, bu oturumlarda bir tür Yüce Divan’a dönüştüğü için azil oturumları boyunca Senato başkanlık koltuğunda ABD Yüksek Mahkemesi başkanı oturur. Temsilciler Meclisi başkanının yetkilendireceği ve “manager (menejer)” ünvanı verilecek milletvekilleri savcılık makamını ve Başkanın yetkilendireceği avukatları da savunma makamını oluşturur. 100 senatör ise, iddia ve savunmaları dinledikten sonra, sonuçta zanlıyı suçlu bulacak veya aklayacak ‘küçük jüri’ konumunda olacak. Nihayetinde ‘impeachment kararı’, Senato’nun üçte iki oy çoğunluğu olan 67 oy desteğine ulaşırsa, başkan görevinden azledilmiş olur. Hem Andrew Johnson’ın hem de Clinton hakkında verilen ‘impeachment’ kararları, Senato’da 67 oya ulaşmadığı için bu iki başkan da aklanmış sayıldı ve kalan görev sürelerini tamamladılar. Mevcut Senatoda 53 sandalye ile Cumhuriyetçiler çoğunlukta. Demokrat grubu ise iki bağımsız senatör de dahil 47 senatörden oluşuyor. Yani en az 20 Cumhuriyetçi senatörün de azil oyu vermesi gerek ki bu mevcut aşamada çok mümkün bir senaryo görünmüyor. Senatonun bu kararı nihaidir. Temyiz ve itiraz yolu kapalıdır. 

İmpeach edilen başkan, suçlandığı konulardan ceza alır mı? 

Hayır. Impeachment süreci  bu anlamda, parlamenter sistemlerdeki ‘güvenoylaması’na benzer. Güvenoylamasından farklı olarak sadece başkanın başkanlığı biter. Başkan Yardımcısının başkanlığında mevcut hükümet kalan süresini tamamlar. 

Bir başkanın impeachment iddianamesine konu suçlardan ceza alabilmesi için ayrıca hukuk yargılaması gerekiyor. Yani ‘impeachment’, ta ilk günden beri hukuksal değil politik doğaya sahip bir işlem olageldi.

Her politik işlem gibi ‘impeachment’ın da politik amaçlar için suistimal edilmesi gayet mümkündür. ABD Anayasasının buna getirdiği önlem ise, başkanın azil iddianamesi hazırlama ve başkanın azledilmesi yetkilerini Kongrenin iki kanadına bölüştürmek oldu. ABD Anayasasına göre, azil yargılamasına karar verme (impeachment) yetkisi, Temsilciler Meclisine münhasır bir yetki. Yargılayıp, başkanı görevden azletmek ise Senato’ya münhasır bir yetki. İki yetki de devredilemez ve başka kurumlarca kullanılamaz.

CEMAL TUNÇDEMİR‘i Twitter’dan takip edebilirsiniz