Skip to content
Menu

ABD’de ‘patron çıldırdı mı’ krizi

AMERİKA BÜLTENİ (9 Ekim 2020)

ABD Başkanlık seçimine bir aydan daha az zaman kala, seçim gündemine ‘delilik’ krizi damga vuruyor.

Donald Trump’ın Kovid19 hastalığına yakalanması sürecindeki yadırgatıcı davranış ve çıkışları etrafındaki tartışma, ‘akıl ve beden sağlığının başkanlığa elverişli olup olmadığı’ noktasına geldi.

Kendisinin Kovid’e yakalandıktan sonra 20 yaş gençleştiğini iddia eden Trump, ”Bu hastalığa yaklanınca daha iyi hale geliyorsunuz” diye konuşması tepki topladı. Dünyada Kovid hastalığından en kötü şekilde etkilenen ülke olan ABD’de bu hastalıktan ölenlerin sayısı 212,000’i aşmış durumda.

Doktorların, kamuoyu içine çıkması için önce Pazartesine kadar süre istediği Trump’ın bulaşıcı ve öldürücü bir virüs taşıdığı halde, Cumartesi günü Florida’da miting yapmakta ısrar etmesi de eleştirilere neden oluyor. Doktorlarının, Trump’ın ısrarından sonra ”Halk içine Cumartesi de çıkabilir” yaklaşımı sergilemesi de mitingin gerçekleşme olasılığını yükseltti.

Trump hastanede kaldığı sırada, karantinada kalmak yerine, korumalarıyla aynı araca binerek, hastane önünde toplanan destekçilerini selamlamıştı. İki gün sonra Beyaz Saray’a dönen Trump, Beyaz Saray balkonunda maskesini çıkarıp verdiği verdiği mesajla da hastalığı küçümsemişti. Trump’ın, Yüksek Mahkeme üyesini açıkladığı toplantı sırasında, Minnesota mitingine giderken veya Joe Biden ile açık oturuma katılırken, virüse yakalandığını bilip bilmediği de yanıtını bulamamış bir başka tartışma konusu. ABD Salgın Hastalıklarla Mücadele Dairesi yönetmeliğine göre Kovid hastalığına yakalanan kişi en az 10 gün kimse ile temas edemez. Trump’ın hastalığı resmen açıklandığı gibi 1 Ekim’de başladıysa, Cumartesi günü mitinge katılması kurallara aykırı. Eğer, hastalığa daha önce yakalandıysa, 26 Eylül’de Rose Garden’da toplantıda ve Joe Biden ile açık oturumuna hasta olduğu halde katıldığı anlamına geliyor.

Trump’ın tuhaf hareket ve mimikleri de, tedavi sürecinde verilen ‘dexamethasone’ adlı ilacın yan etkilerini yaşayıp yaşamadığı tartışmasına neden oluyor. İlaç, hastaların yüzde 30’unda halüsinasyon ve mania gibi psikolojik yan etkiler gösteriyor.

Donald Trump’ın son bir haftada daha da yoğunlaşan yadırgatıcı çıkışlarının yanı sıra, mevcut sağlık durumu hakkında Kongre’yi ve kamuoyunu tatmin edici bir bilgi verilmemesine tepki gösteren Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, ABD Anayasasının, Başkan’ın sağlık durumunun uygunsuzluğu nedeniyle başkanlık yetkilerinin Başkan Yardımcısına devredilmesi düzenlemesi getiren ek 25’nci maddesinin uygulanması için yasa teklifi vereceklerini açıkladı. Pelosi, Kongrenin, tarafsız sağlık uzmanlarından oluşan 11 kişilik bir uzman komitesi oluşturarak, ABD Başkanının sağlık yönünden başkanlığını sürdürme ehliyeti olup olmadığını belirlemelerini isteyeceklerini söyledi.

J.F. Kennedy’nin 1963’te öldürülmesinden sonra, bir başkanın koma ve benzeri sağlık durumları nedeniyle görevini sürdürememe olasılığına karşı 1965 yılında kabul edilen 25’nci Ek Madde, sağlık yönünden başkanlık ehliyetini yitirmesi halinde, başkanlık yetkilerinin olduğu gibi başkan yardımcısına geçmesini öngörüyor. 25’nci maddeye göre bu fiili azil, ya Temsilciler Meclisi Başkanının teklifi ve Senato’nun kabulü ile çıkarılacak bir yasa, veya Başkan Yardımcısı dahil kabinenin çoğunluğunun (8) imzasıyla doğrudan gerçekleşiyor.

Nancy Pelosi’nin bugün açıklayacağı komitenin hazırlayacağı sağlık raporunun Kongre’de 25’nci Madde için yasalaşma şansı mevcut Senato aritmetiğinde imkansıza yakın olarak görülüyor. Bir çok analiste göre, Pelosi, bu hamlesiyle, Trump Yönetimini, Trump’ın sağlık durumu konusunda bilgi vermeye zorlamayı ve kamuoyunun dikkatini buna çekmeyi amaçlıyor.

Donald Trump’ın bu çıkışa tepkisi ise Twitter’dan geldi ve yine bilinen üslubundaydı:

”Gözlem altında olması gereken kişi manyak Nancy. Ona boşuna manyak demiyorlar”.

Kendi bakanlarını ekranlardan azarladı

Öte yandan Donald Trump’ın Fox Business kanalı ile telefon yayınında, kendisine en sadık iki bakan ve FBI başkanını, muhaliflere karşı yasal işlemler yapamadıkları için tehdit etmesi de Washington DC’deki mevcut ‘çılgınlık’ tansiyonunu daha da yükseltti. Trump, Adalet Bakanı Bill Barr ile Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’yu, muhaliflere karşı devlet yetkilerini kullanmakta isteksiz ve ağır kaldıkları gerekçesiyle azarladı.

Trump, Adalet Bakanı Bill Barr’ın, Barack Obama ve Joe Biden başta olmak üzere Demokratları mahkeme karşısına çıkarmaması halinde, tarihe ”çok çok hüzünlü bir şekilde geçeceği” tehdidinde bulundu. Barr’ın, ”ABD tarihinin en büyük kriminal örgütüne karşı” davaları açmak için her bilgiye sahip olduğunu savunan Trump, ”Ancak sürekli daha fazla delile ve bilgiye ihtiyaç olduğunu savunuyor. Ona daha fazlasına ihtiyacın yok dedim” diye konuştu.

Trump, Dışişleri Bakanı Pompeo’yu da, Hillary Clinton’un dışişleri bakanlığı dönemindeki özel e-maillerini hala bulup çıkaramaması nedeniyle azarladı ve ‘bundan dolayı ondan memnun değilim’ dedi.

Trump, kendi atadığı FBI Başkanı Christopher Wray’ı da, atandığı günden beri Obama yönetimine ve Demokratlara ait açıklar, usülsüzlükler bulamadığı için eleştirerek, ”benim için o bir hayalkırıklığı” dedi. Trump, Wray’ın, ‘antifa bir örgütlü hareket değil, bir ideoloji‘ şeklinde sözlerine de kamuoyu önünde tepki göstermişti. ABD’de çok sayıda protestocu grup, kendisini ‘anti-faşizm’in kısaltması olarak ‘antifa’ şeklinde niteliyor. Trump, ise bu ifadeyi Demokratlarla özdeşleştirerek, zaman zaman şiddet içeren protestoları, Demokrat Parti ile özdeşleştirmeye çalışıyor.

Trump, bugünlerde sık sık dile getirdiği ‘seçimde yolsuzluk yapılacak’ iddiasına FBI’ın delil üretememesi nedeniyle de Wray’ı kamuoyu önünde eleştirmekten çekinmedi.