Trump’ın New York teröristi hakkında yargı adına konuşmasına tepki büyük
AMERİKA BÜLTENİ (2 Kasım 2017)
ABD başkanı Donald Trump, New York’ta sekiz kişiyi öldürüp 10’dan fazla kişiyi de yaralayan Özbek asıllı terörist Sayfullo Saipov hakkında art arda yaptığı açıklamalar ve attığı Tweet’ler ile eleştirilere hedef oldu. Beyaz Saray sözcüsü, Çarşamba günü basın toplantısında Trump’ın Tweetlerini ve açıklamalarını düzeltmek zorunda kaldı.
Trump’ın, ”teröristinin ölüm cezasına çarptırılması gerektiğini” söyleyen Tweet’i hukuk çevrelerinin ve aydınların büyük tepkisine neden oldu. ABD’de ilk kez devlet başkanının, devam etmekte olan bir ceza soruşturmasının nasıl sonuçlanması gerektiği hakkında konuşması, muhaliflerce Trump’ın yargıya müdahale hevesinin yeni bir göstergesi olarak yorumlandı. Hukuk uzmanları ise açıklamanın yargıyı zor durumda bırakırken zanlının işini kolaylaştırdığına dikkat çekiyor. Başkanın veya her hangi bir yetkilinin yargı süreci hakkındaki yorumu, zanlı tarafından adil yargılanmadığının delili olarak kullanılacağı için, başkan, başkanlar veya diğer yetkililer asla yargı sürecinde yorum yapmıyorlar.
ABD Adalet Bakanlığı eski bakan yardımcısı hukukçu Andrew McCharty, ”Sayın başkan hepimiz bu teröristin idam cezası almasını isteriz. Ama eğer başkan olarak siz böyle konuşursanız, yargı şaibe altında kalacak” uyarısı yaptı. Bir başka eski Adalet Bakanlığı yetkilisi Renato Mariotti de, Trump’ın açıklamasının aslında zanlıya yardımcı olacağını belirterek, ‘şimdi savcı artık savunma avukatının jüri havuzunda Trump destekçileri itirazları ile büyük zaman kaybı yaşayacak’ tespitinde bulundu.
Federal savcılık, Saipov’u Çarşamba günü resmen suçlayarak ABD sivil mahkemesinde dava sürecini başlatmıştı. Saipov, yabancı terör örgütüne şiddet eylemi ile destek sağlamanın yanı sıra, kasten ölüme sebebiyet verecek şekilde araçla şiddet uygulamaktan suçlanıyor. Birinci suçlamanın cezası, eğer yargılama sonunda suç sabit görülürse müebbet hapis iken, ikinci suçalama ise New York eyaletinde cezası idam olan bir suç.
Öte yandan Trump, terör zanlısının Küba’daki Guantanamo kampına gönderilmesinden yana olduğunu açıklayarak bir başka hukuk gafı daha yaptı. ABD mahkemelerinde hukuk süreci başlamış bir davanın durdurularak zanlının yurt dışına gönderilmesinin bir örneği yok. Beyaz Saray sözcüsü daha sonra yaptığı açıklamada, Trump’ın Saipov’u Guantanamo’ya göndermeyi düşünmediğini açıklayarak, ‘mümkün olsaydı bu fikre destek verirdi’ kastıyla söylenmiş bir söz olduğunu kaydetti.
Trump’ın, ABD yargı sistemini ‘gülünç’ olarak nitelemesi de tepkilere neden oldu. Yargı süreçlerinin uzun olduğundan yakınıp, yargının hemen karar vermesi gerektiğini söyleyen Trump, ‘bu hayvanlara şimdi yapıldığından daha farklı bir süreç işlemeli’ diye konuşmuştu. Beyaz Saray sözcüsü de Saipov’u ‘düşman savaşçı’ statüsünde görme eğiliminde olduklarını açıkladı. Bu statüde görülürse, Saipov, normal zanlılardan daha kısıtlı haklara sahip olabilecek. 11 Eylül sonrası Bush döneminde ABD içinde üç zanlı bu statüde görüldüğü için normal cezaevi yerine ülke içindeki askeri cezaevlerinde tutulmuşlardı.
Ancak bu öneriyi eleştiren Deniz Piyadelerinin eski komutanı emekli general Charles Krulak, ‘’Eğer başkan ‘adaletin çabuk tecellisi’ni ve ‘güçlü adalet’ istiyorsa, zanlıyı asla ‘düşman savaşçı’ olarak tanımlamamalı veya onu Guantanamo Körfezine göndermemeli’’ dedi. General Krulak, ABD federal mahkemelerinin, 11 Eylül’den sonra 600’den fazla terör dosyasını çok başarılı şekilde yargıladığını ve sonuçlandırdığını kaydederek yargıya güvenin zedelenmemesini tavsiye etti.
Trump’ın terör eyleminden hemen sonra attığı ilk Tweet’te, terör zanlısının ABD’ye 2010 yılında Green Card piyangosunu kazanarak gelmesine atıfla, 20 yıl önce bu vize programını desteklemiş New York Senatörü Chuck Scuhmer’ı da bu eylemin sorumlusuymuş gibi göstermesinden de geri adım atıldı. Beyaz Saray sözcüsü, Başkan Trump’ın terör eyleminin sorumlusu olarak Senatör Schumer’ı görmediğini açıkladı.
Kamuoyunda yeşil kart lotaryası olarak bilinen ve ABD’de nüfusu çoğulculaştırma ve çeşitlendirme amaçlı vize çekiliş programı 1990 yılında o dönemde aralarında Temsilciler Meclisi üyesi olan Chuck Schumer’ın da olduğu Demokrat ve Cumhuriyetçi bir grup milletvekilinin hazırladığı yasa teklifi ile kabul edilmiş ve o tarihten beri her yıl uygulanıyor.
Senatör Schumer ise yaptığı açıklamada, ‘’Ben her zaman göçmenlerin Amerika için yararına inandım ve bugün de aynı düşüncedeyim. Başkan Trump, her ulusal trajedi anında yaptığı gibi ABD’yi kutuplaştırıp gereceği yerde, gerçek çözümlere yoğunlaşmalı. Örneğin son bütçesinde kesinti yaptığı terörle mücadele fonlarını yeniden yükseltmek gibi…’’ şeklinde konuştu.
New York Belediye Başkanı Bill de Blasio’dan da Trump’ın açıklamasına tepki geldi. Blasio, CNN’e yaptığı açıklamada, ‘’Başkanın veya bir başkasının yapması gereken son şey böylesi bir trajediyi politize etmek, bütün bir ırkın, bütün bir ülkenin veya bütün bir dinin müntesiplerini bunun sorumlusu göstermektir. Bu trajediyi daha da kötüleştiriyor’’ eleştirisinde bulundu.
Trump’a bir başka eleştiri konusu ise, Ekim ayı başında Las Vegas’ta bir beyaz Amerikalının 58 kişiyi öldürüp 546 kişiyi yaraladığı silahlı saldırısından sonra, hiçbir politika değişikliği arayışına girmeyip sadece üzüntülerini paylaşırken, New York’taki saldırının bir gün sonrasında, Kongre’den göçmenlik sisteminde değişiklik yapmasını istemesi oldu.
AMERİKA BÜLTENİ‘ni Twitter’dan katip edebilirsiniz