Skip to content
Menu

FBI’ın ”anti-Müslüman” kursuna Amerikan medyasında tepki dalgası

AMERİKA BÜLTENİ (16 Eylül 2011)

Amerikan Wired dergisinin, FBI bünyesinde kurum ajanlarına verilen bir brifingde ana akım bütün Müslümanların potansiyel terörist sempatizanı olduklarının, dindar Müslümanların şiddete yönelme olasılığının yüksek olduğunun ve zekatın da ‘çatışmaları detekleyen bir fona’ dönüştüğünün öğretildiğini ortaya çıkarmasının ABD medyasında büyük yankı yaptı.

İddianın Wired dergisinden yayınlanmasından hemen sonra açıklama yapan FBI, söz konusu brifingin sadece bir kerelik bir seminerde yer aldığı ve içerik nedeniyle 6 ay önce derhal sonlandırıldığını duyurdu. Kurum açıklamasında, kurumla brifingin içeriği arasına mesafe konulması dikkat çekti.

Ancak FBI’ın bu açıklaması da haberin Amerikan medyasındaki yankılarını ve ”FBI’ın kurumsal olarak Müslümanlara karşı taraflı mı” tartışmasını sona erdirmeye yetmedi.

ThinkProgress yazarı Eli Clifton, ‘’Evet, FBI açıkça taraflı bu konuda’’ diye yazarak, ‘’Bu seminerdeki bu ders, açık şekilde İslamofobik. Dindar Müslüman Amerikalıların muhtemelen terörizmi desteklediği iddiası gerçek dışı. Aksine camiler, terörizmin taban bulmasının önündeki en büyük engel oldu. Hem bunun bir kerelik olduğu iddiasına da inanmayın. FBI’ın kendi ajanlarına yönelik kurslarında epey, sözde İslam uzmanı ama gerçekte Müslümanları şeytanlaştırma propagandacısı var.’’

Nitekim, Clifton’un ima ettiği propagandacılardan biri olan ve son Norveç katliamıyla adı yeniden gündeme gelen Robert Spencer, FBI’ın söz konusu kursuna destek açıklamakta gecikmedi. Jihad Watch adlı sitesinde yayınlanan yazısında Spencer, ‘’her ne kadar ana akım İslami gruplar El Kaide’nin 11 Eylül saldırısını kınasa da, birçoğunun, Hamas ve Müslüman Kardeşler örgütü ile ilişkileri sürüyor. FBI yanlış bir iş yapmış değil. Kurs hocaları da İslam’ı anlatılması gerektiği gibi anlatıyor’’  diye yazdı.

Cato@Liberty yazarı Julian Sanchez , FBI’ın bu yaklaşımıyla, Bin Ladin’in, ‘’dinini yaşamak isteyen her Müslüman bunlar gözünde terörist’’ propagandasını doğru çıkardığını ifade ederek, ‘’bu kafadaki yetkililer, Amerika’ya yeterince tehdit oluşturuyor zaten’’ yorumunda bulundu.

 

FBI kursundaki grafik ve bilgilerdeki tarih bilimi eksikliği eleştirilerin boy hedefi.

Newyorker dergisinden Amy Davidson ise FBI’ın sözkonusu kursunda kullanılan grafiklerden birini gündemine taşıyarak, ‘’FBI’ın İslam hakkında ne bildiğini’ sorguluyor: ‘’Bu karikatüristik grafikte, Tevrat, İncil ve Kur’an sıralanarak bunların MÖ 1400 yılından günümüze şiddete eğilim eğrisi çizilmiş. Buna göre, Tevrat ve İncil bağlılarında zamanla şiddetten uzaklaşma görülürken, Müslümanların çizgisi, 610 yılından beri hiç değişmeden şiddete paralel olarak ilerliyor. Endişe verici olan şey, devletin bu seviyesindekilere verilen tarih dersi seviyesi bu mu? Bu derece tarihten kopuk bir bilgi sunumu, ilkokul çocuklarının grafiklerinde bile endişe verici olurdu. FBI’da tek bir yetişkin adam bile bunun çok saçma bir bilgi sunumu olduğunu nasıl farketmedi. İnsan, bundan dolayı ne kadar az güvende olduğumuzu merak ediyor.’’

Outside the Beltway’in çok okunan yazarı Doug Mataconis de, İslam’ın değil teröristlerin ABD’nin düşmanı olduğunu yazdığı yazısında, ‘’11 Eylül’den hemen sonra George Bush da açıkça, ABD’nin İslam ile değil, dini katliamlarına alet eden teröristlerle savaştığını net şekilde ilan etti’’ dedikten sonra ekliyor: ‘’ABD’de sadece bir avuç fanatik, ABD’nin İslam ve Müslümanlar ile ‘kutsal savaşa’ girmesini ister. Bunların kafayı yemiş ideolojilerinin FBI’a sızmasına müsaade etmeksadece hata değil aynı zamanda FBI’ın gerçek teröristlerle mücadelesine de darbedir’’