Skip to content
Menu

İran’ı kim yönetiyor? İşte İran’ın Bizans modeli yönetim tablosu

AMERİKA BÜLTENİ (19 Mart 2012)

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, dini lider Ayetullah Ali Hamaney, Temyiz ve Uzlaşma Şurasının başkanı Haşimi Rafsancani, Basıciler ve devrim muhafızlarının arasındaki iktidar hiyerarşisi ve çekişmeleri, İran’ın geleceği konusunda belirsizlik ve soruları her geçen gün artırıyor.  Peki İran’ı kim yönetiyor ve rejimin ana unsurları kimlerden oluşuyor? İşte yeni başlayanlar için İran’ın yönetim şekli ve yapısı hakkında kısa bir klavuz:

Devlet başkanlığı en üst makam mı?

Hayır. Devlet Başkanı, halk oyu ile seçilen, kabine üyelerini seçen ve İran Meclisine karşı sorumlu olan kişi. Ancak İran İslam Cumhuriyeti, evrensel anlamda anayasal bir demokrasi değil. Yani ülkenin en yüksek otoritesini halk veya meclis seçmiyor. İran Devlet Başkanının üzerinde dini lider Büyük Ayetullah ve onun etrafındaki bir grup elit molla ve müçtehidin güçlü denetim ve idari yetkileri var. Politik kurumlarda demokrasi işliyor görünse de, ülkenin bütün hayati kurumları dini liderin ve etrafındaki müçtehidlerin kontrolünde.

Dini liderin yönetimdeki rolü ne?

1979 devrim anayasası, ‘Rehber-i Muazzam’ denen Büyük Ayetullah’a çok büyük ve kritik yetkiler vermekte. Silahlı kuvvetlerin başkomutanı da devlet başkanı değil, ‘Büyük Ayetullah’. Kara, deniz, hava kuvvetleri ile devrim muhafızlarının komutanlarını atama ya da gerekli gördüğü anda görevden alma yetkisine de sahip. İran’ın yüksek yargısının yönetimini, devlet televizyon ve radyolarının yöneticilerini, medya organlarının yöneticilerini ve cuma hutbelerinin imam hatiplerini de yine ‘dini lider atıyor.

Bugüne kadar sadece 2 kişi bu konumda yer aldı. Bugünkü büyük Ayetullah Ali Hamaney, Humeyni’nin 1989’da hayatını kaybetmesinden sonra bu makama geldi. Hamaney, ülkenin bütün bürokrasisini, ideolojik ve idari komiser olarak kontrol altında tutan 2000 mollanın başı konumunda. Bütün bu nedenlerle, Büyük Ayetullah’ın devlet erkindeki yeri, ‘’Yarı papa, yarı başkomutan, ülkenin tek yüksek yargıcı’’ gibi benzetmelerle anlatılıyor.

‘Rehberi Muazzam’ Ayetullah’ın ‘muazzamlığı’ ne kadar?

Teorik olarak Büyük Ayetullah, 86 müctehid imamın üyesi olduğu Rehberler Meclisinin denetimi altında. 86 üyeli bu özel meclis, Vatikan’da Papa’yı seçen Kardinaller Kurulu gibi. Rehberler Meclisi yılda iki kez toplanıyor. ‘Velayet-i Fakih’ olarak adlandırılan Büyük Ayetullah’ın performansını ve işlerini görüşüyor. Büyük Ayetullah’ı görevden alma yetkisine sahip. Ancak bütün bunlar kağıt üzerinde yetkiler. Uygulamada, daha çok Büyük Ayetullah’ın tüm kararlarını onaylayan, ona karşı zayıf bir kurul bu. Rehberler meclisinin günümüzde başkanı Mahdavi Kani.

Rehberler Meclisi, doğrudan halk oyu ile seçiliyor. Ancak kimlerin aday olacağına ise Büyük Ayetullah’ın başkanlığındaki 12 kişilik Nigahban Şurası (Koruyucular Kurulu) karar veriyor. Rehberler Meclisinin üyelerinden biri olan Ali Ekber Haşimi Rafsancani İran Devlet başkanı oldu. Ancak son yıllarda, Rafsancani ile Ali Hamaney arasında da çekişme yaşanıyor. Rehberler Meclisi genel olarak muhafazakar şii müçtehidlerin çoğunluğuna sahip. Kimlerin bu meclise aday olabileceğine ülkenin en güçlü kurulu olan ve bir tür Anayasa Mahkemesi konumundaki Nigahban Şurası karar verdiği için bu pek de sürpriz değil. Nigahban Şurası üyelerinin 6’sını Büyük Ayetullah doğrudan atıyor. Diğer 6’sını ise Büyük Ayetullah’ın atadığı Başyargıç atıyor.

Nigahban Şurası ne iş yapar?

Bir tür Anayasa Mahkemesi olan Nigahban Şurası, aynı zamanda Yüksek Seçim Kurulu görevi de görür. Devlet başkanlığına, parlamentoya ve meclislere aday olan herkesin adaylığını oanylama ya da veto etme yetkisine sahip. Parlamentonun kabul ettiği her yasa ancak Nigahban Şurasının onayı ile yürürlüğe girebilir. İran’ın İslami şeriatına aykırı gördüğü yasaları veto etme yetkisine sahip. Ancak bu kurul ile Meclis arasındaki görüş ayrılıkları üzerine 1988 değişikliğinde, 38 üyeli bir Temyiz Uzlaşma Şurası oluşturuldu. Bütün üyeleri Büyük Ayetullah tarafından atanan bu şurada, devletin yönetim, yargı, yasama erklerinin liderleri, rehberler konseyindeki müçtehidler ile Büyük Ayetullah’ın uygun gördüğü kişiler yer alıyor.

Nigahban Şurasının başkanı kim?

Şuranın oluşturulduğu 1989 yılından beri başkanlığını Haşimi Rafsancani yürütüyor.  İran Devlet Başkanlığı da yapan Rafsancani 1989- 1997 yılları arasında İran devlet başkanlığı da yaptı. 2005’te yeniden devlet başkanlığına aday oldu ancak, o seçimde Hamaney’in örtülü desteğine sahip Mahmud Ahmedinecat’a yenildi.

İran rejiminin halk üzerindeki baskı ve denetim aracı ne?

İki önemli araç var:

Devrim muhafızları ordusu (Pasdaran)

En başta, İran’ın ‘derin devlet’ kolluğu olan 125 bin kişilik devrim muhafızları ordusu var. Ülkenin normal ordusu (arteş) sınırları koruyup iç ve dış güvenliği sağlarken, devrim muhafız ordusu (pasdaran) ülkenin rejimini koruma ve kollamakla görevli. Pasdaran 1979 devrminden sonra Ayetullah Humeyni tarafından, ABD’deki ‘National Guard’ ya da Türkiye’deki ‘Jandarma’nın bir benzeri olarak kuruldu. Ancak Irak – İran savaşı Pasdaran’ı geleneksel savaş gücüne de sahip bir orduya dönüştürdü. Günümüzdeki yapısını Kızılordu’ya benzetenler de var. Bazıları ise, ekonomi kompleksi, mafya ve KGB karışımı özel bir yapı diye nitelendiriyor. Bazı analistler, Pasdaran’ı İran’ın rejim yönetimin omurgası olarak nitelendiriyor.

Pasdaran’ın ülke politikasındaki ağırlığı ise, bir önceki ılımlı devlet başkanı Hatemi’ye karşı açık bir politik muhalefet olmaya başlamasıyla başladı.  2004 seçimlerinde Meclisin 290 koltuğundan 16’sını Pasdaran emeklilerinin kazanmasıyla görülmemiş boyuta yükseldi. Ali Hameney de, bu tarihten itibaren eski Pasdaran komutanlarını ülkenin bütün kritik makamlarının başına atamaya başladı. Pasdaran, politikanın yanı sıra ülke ekonomisinin de en etkin gücü konumunda. Kara para piyasasından stratejik endüstrilere kadar birçok ekonomi sektörü Pasdaran’ın kontrolü altında. Sadece enerji ve inşaat alanında 12 milyar dolardan fazla varlığa sahip 100’den fazla şirketi var. Örneğin, Pasdaran’ın bir mühendislik firması olan Hatem-ul Enbiya, kurulduktan sonra, petrol ve gaz alanında tam 750 devlet ihalesini kazandı.

Pasdaran’ın en vurucu gücü ise ‘Kudüs Gücü’ denilen paramiliter unsuru. 1000 kadar kişiden oluşan bu seçkin örtülü güç, İran’ın bazı dış ve komşu ülke örtülü operasyonlarını yürütüyor.  Washington, 2011 Ekim’in de Kudüs Gücünü, ABD’deki Suudi Arabistan Büyükelçisine suikast hazırlığında olmakla suçladı.

Rejim polisi – Basic

İran rejiminin ikinci kolluk gücü, önceleri fiilen, 2007 yılından itibaren ise resmen devrim muhafızları ordusunun komutasında olan paramiliter Basic milisleri. Ülke genelinde 90 bin kişi olan Basiciler, rejim taraftarı gönüllülerden seçiliyor.

Tek parti rejimlerindeki parti teşkilat ocaklarına benzeyen bir yapıya sahip Basiciler, İran – Irak savaşı sırasında örgütlü ve etkili bir milis gücüne dönüştü. Üyelerinin mayınlı bölgelere gönüllü olarak girip yürüyerek, İran ordusuna yol açmalarıyla ünlendiler.  Savaştan sonra ise, halkın İslami rejime bağlılığını ve yaşayışını denetleyen bir tür zabıta / rejim polisi gücüne dönüştü. Ellerinde sopa ve coplarla, rejime aykırı giyinen, davranışlarda bulunan, toplanan İranlıları dövmeleriyle ünlüler. 1980’lerde bir Basic şefi olduğu iddia edilen Mahmud Ahmedinecat döneminde ise Basici’lerin etkisi doruğa çıktı. Basic üyesi olmak İran’da günlük hayatı oldukça kolaylaştırıyor. Basıciler üniversitelere çok daha rahat giriyor. İkramiye ve maaşları yüksek. İş kurduklarında kredi almaları çok daha kolay.

AMERİKA BÜLTENİ‘ni Twitter’dan takip edebilirsiniz