Skip to content
Menu

Doğal felaketlerin en Amerikalısı; Tornado

CEMAL TUNÇDEMİR 

14 Nisan 2012

Hayatımda ilk ciddi hortumu 8 yıl kadar önce Missouri’nin St Louis kentinden Kansas City’e giderken gördüm. Interstate 70 Otoyolunda bizi durduran şerif, ileride hortum oluştuğunu söyleyerek geçişimize izin vermedi. Oluşan konvoyla beraber yaklaşık 10-15 kilometre öteden geçen hortumu dehşet içinde seyretmiştik. Uğultusunu o mesafeden bile duymak mümkündü. Tamamen kırsal kesimde oluştuğu için etrafa bir zarar vermediğini ümit ediyorduk. Hortumun ne yapacağı belli olmadığından şerif orda megafonuyla bize, hortumun yön değiştirmesi halinde yapacaklarımızı anlattı: Kesinlikle ama kesinlikle arabanın içinde oturmayacaktık. Hortum yaklaşırsa, arabadan mümkün olduğunca uzaklaşıp, yere yüzü koyun kapaklanacaktık. Bizi kurtarsa kurtarsa yeryüzü kurtaracaktı. Şerif, bize, ‘yere sarılın’ diyordu. Çünkü hortumda arabalar adeta bir tabuta dönüşüyor.

Ben ve diğer Türk arkadaşım dehşet içindeyken yöreden oldukları belli bazı Amerikalılar bunun çok da büyük bir hortum olmadığını söylediler.

Bilinen en şiddetli ve yıkıcı rüzgarlar olan hortumlar, ABD’nin bu bölgesinin kaderi. Amerikalıların ‘Büyük Plato (Great Plains)’ dediği, Mississippi Nehrinin batısı ile Rocky Dağlarının arasında kalan devasa alan (ki nerdeyse Türkiye’nin iki katı büyüklükte bir alan), sayısal olarak dünyada hortumların başkenti olarak biliniyor. Ancak, Mississippi Nehrinin hemen doğusu ile Appalachian Dağları arasında güneye kadar uzanan ve Amerikalıların ‘’Dixie Alley’’ dediği bölge ise yıkıcı hortumlarıyla ünlü.  Sebebi tam bilinmiyor ama bu bölgede hortumlar oluştuğunda yeryüzünde çok daha uzun süre kalıp yol alıyor ve bu da tahrip güçlerini artırıyor.

Neden hortumlar artık çok can alıyor?

Küresel ısınmanın etkisi var mı? Uzmanlara göre hayır. Yıkıcı hortumların güzergahındaki Güney eyaletlerinde nüfusun hızla artmasının ve ucuz prefabrik evlerin sayısının çoğalmasının sonucu. Son 50 yılda kaydedilen hortum sayısının iki kat artığına dikkat çeken bilimadamları bunun nedeninin ise, tornado güzergahlarında daha çok insanın yaşamaya başlaması ve daha çok evin inşa edilmeye başlanması olarak görüyor.

Amerikalıların ‘tornado’ dediği hortum, çoğunlukla bizim boranbulut dediğimiz kümülonimbüs bulutları ile yer yüzü arasında şiddetle dönen bir rüzgar kolonu. Çoğunlukla gökgürültülü fırtına sistemleri oluştuğunda sıcak ve soğuk havaların çarpışmasıyla oluşuyor. Bu çarpışmada şiddetli rüzgar ne yöne döneceğini şaşırıyor ve girdaplar oluşuyor. Isınan havanın yükselme isteği bu girdapları döner bir kolon şeklinde yükselmeye başlıyor. Rüzgar bu dönüşü hızlandırdıkça hızlandırıyor ve belli bir şiddetten sonra hortuma dönüşüyor. Havadaki basıncın azalması, su buharının suya dönüşmesi gibi reaksiyonların etrafa yaydığı yüksek enerji de, hortum için adeta yakıt görevi görüyor.

Büyük Plato, Kanada’dan gelen soğuk hava ile Körfez’den gelen tropik havanın sık sık karşı karşıya geldiği bir düzlük. Ve dünyadaki hortumların sadece yarısı, Büyük Plato’nun ‘’Tornado Alley (Hortum Vadisi)’’ olarak adlandırılan güney kesimlerinde meydana gelir.

Uzaktan görüldüğünde huniye benzeyen hortumlar, Antarktika dışında dünyanın bütün kıtalarında uygun şartlar oluştuğunda meydana gelebiliyor aslında. Ancak, ABD’nin iç kesimlerindeki büyük düzlük, bir hortum cenneti. Bu bölgede yılda ortalama bin defa şiddetli hortum meydana geliyor.

Çevirdiği toz bulutu ve enkazlarla beraber saatte ortalama 180 kilometre hızla dönen bu tabiat dansı, 3-5 kilometre ortalama seyahat ettikten sonra kendiliğinden sakinleşip yok oluyor. İşte o güzergahta önüne çıkan şehri, evi, hayvanı,

Insanı da yutup başka yerlere atarak.  Tren vagonlarını uçurdukları, asfaltı söküp attıkları bile görülüyor. Hortumlardan sonra şahsi eşyaları 70 – 80 kilometre uzaklıkta bulunan insanlar var.

Tıpkı depremlerin Richter ölçeği gibi, hortumların da ‘’Enhanced Fujita (EF)’’ ölçeği var. EF 1 şiddetindeki bir hortum mobil evleri arabaları rahatlıkla uçurabilir. EF 5 şiddetindeki bir hortum ise geçen yıl Alabama’da meydana geldiği gibi, beton binaları bile yerle bir edebilir.

Tornado, Twister, Cyclone 

Tornado, İspanyolca’da ‘gök gürültülü sağanak yağmur’ anlamına gelen ‘tronada’ sözcüğünden İngilizceye geçmiş. Kelimenin kökeniyse Latince gök gürültüsü anlamına gelen ‘tonare’ sözcüğü. Ayrıca yine Amerika’da hortum için bazen sokak diliyle ‘twister’ dendiği de oluyor. Yaşlı Amerikalılar ise sayklon (cyclone) diyor. Hortum dediğimizde birçoğumuzun aklına ilk gelecek şeylerden biri olan Oz Büyücüsü filminde Kansaslı Dorothy’i evinden uzaklara savuran da ‘sayklon’ olarak adlandırılıyor. Hortumla ilgili yapılmış en meşhur film ise kendisine ‘Twister’ demeyi tercih etti.

Çapı bazen kilometre uzunluğuna bile ulaşıyor

Bu hortumların bazılarının saatteki hızının 500 kilometreyi bulduğu, çapının da 2 kilometreye ulaşıp 100 kilometre boyunca ilerlediği de olabiliyor. Bu yüzden hortumlar, ABD’nin iç kesimlerinde yaşayan insanları tehdit eden en büyük tabii afet. 

Mesela 18 Mart 1925’te Missouri, Illinois ve Indiana eyaletini vuran ve tarihe The Great Tri-State Tornado adıyla geçen hortum, geride 700’den fazla ölü bırakmış. 1913 yılında Omaha’yı yerle bir eden hortumda ise 115 kişi ölmüş. Ancak o yıllarda hortum uyarı sistemleri yoktu ve iletişim bugünkü kadar kolay değildi.

Meteoroloji önceden haber vermede aciz

Nerdeyse bütün hava sistemlerinin oluşumunu önceden tespi tedebilecek teknolojik imkanlara ulaşan meteoroloji, hala tornadoların oluşmasını önceden tespit etmekte aciz. Meteorolojilerin hortum alarm sistemleri hala insan gözcülere dayalı.

Bugün çok geniş bir alanda birçok Amerikan eyaletinde tornado alarm sistemi var. Hareketleri önceden öngörülemediğinden, her hangi bir hortum bir yerleşim yerine 30 kilometre yaklaştığında o yerdeki alarm sistemi uyarıya başlıyor. 
Yani, ortalama olarak, alarmın çalışarak insanlara kazandırılabilecek süre 13 dakika civarında. 
Bu da düzenli bir tahliye için oldukça yetersiz bir süre. Herkes kendi başının çaresine bakmak zorunda.

Birgün bir hortuma yakalanırsanız yapabileceğiniz en iyi şey yeryüzüne mümkün olduğunca yakın durmak. Yüzüstü yere kapaklanmak en iyisi. Eğer bir kapalı mekanda yakalandıysanız, mutlaka bodruma inmeniz gerek. Bodrum yoksa en güvenli yer evin iç koridoru. Penceresi olan her yerden uzak durun. Unutmayın, hortumlarda arabalar ölüm tuzağıdır.

Geçen yıl Alabama’da meydana gelen hortumun dehşetini yaşayan bir kadın, yaşadıklarını, ‘’En iç kesimde olduğu için banyoya kapandık. Kapılarımız hızla titremeye pencerelerimiz patlamaya başladı. Uğultu ve basınçtan dolayı kulağım patlayacak sandım. Hortum geçtikten sonra banyodan çıkınca kendimizi açık havada bulduk. Sadece evimiz değil mahallemiz bir kaç dakikada yok olmuştu.’’ şeklinde anlatmıştı.

Her coğrafyanın doğayla sınavı başka. Ama en önemlisi, hortumun, depremin, kasırganın yıkıcı olmadığını, bizim ‘yerleşme’ anlayışımızın bu yıkıcılığa neden olduğunu unutmamak.