AMERİKA BÜLTENİ (25 Kasım 2012)
ABD’de kendini ‘solcu’ olarak tanıtanların oranı 1976 yılından beri en yüksek seviyeye çıktı. Özellikle Reagan’lı yıllarda ‘solcu’ kelimesi en itibarsız dönemini yaşadı ve 1984’ten beri de nerdeyse bir hakarete dönüşmüştü. Açıktan ‘solcu’ olduğunu söyleyenlere marijinal gözüyle bakılıyordu. Ancak son yapılan kamuoyu araştırmasında her dört Amerikalıdan biri politik görüşünü ‘solcu’ olarak açıkladı. Bu, 36 yıldır en yüksek oran. 1980’li yıllarda ise ülkedeki solcu oranı yüzde 10’lara gerilemişti. Peki neden solculuk yeniden popüler hale gelmeye başlıyor.
Demokratlar Obama ile ‘solculuğu’ yeniden hatırladı
Washington Post’tan Aaron Blake, Barack Obama’nın, devlet hakkında konuşurken, uzun yıllardır hiçbir Demokrat yöneticinin konuşmadığı üslupta konuşma cesareti gösterdiğine dikkat çekiyor. Sosyal devlete vurgu yapıyor ve federal sosyal programların rolüne dikkat çekiyor her fırsatta. Obama kendisini ‘solcu’ olarak hiç nitelemedi ancak Amerikan halkının büyük bölümü ve analistler Obama’nın politikalarını ‘sol politikalar’ olarak nitelendiriyor. Demokrat Parti’nin çoğunluk partisi olmasının da etkisi var. Zira, Franklin Delano Roosevelt’ten beri ilk defa Demokrat Parti art arda iki başkanlık seçiminde halkın çoğunluğunun ayını ilk defa alıyor. Ve parti bu başarıyı ‘solcu’ olarak nitelendirilmiş bir başkanla yakaladı. Bu da parti içinde ‘solcu olmak o kadar da kötü değil’ görüşünü yaygınlaştırıyor.
Blake ayrıca, ülkedeki en büyük nüfus değişimlerinin potansiyel solcu olanlarda olduğuna da işaret ediyor. Örneğin kendini hiçbir dine bağlı hissetmeyen Amerikalıların oranı 2004 yılındaki yüzde 18’den bu yılki yüzde 24’e yükseldi. Üniversite mezunlarının oranı da aynı dönemde yüzde 48’den yüzde 53’e ulaştı. Cumhuriyetçilerin göçmen reformu yüzünden küstürdükleri Hispanik seçmenlerin oranı da 2004’teki yüzde 10’dan bugün yüzde 13’e yükseldi.
Wisconsin’de yayınlanan Milwaukee Courier gazetesine konuşan eyalet milletvekili Leon Young ise ‘solcu’luğun yükselişindeki en önemli nedenin Amerikalıların yaşadığı değişim olduğunu belirtiyor: Artık daha genç, değişik etnik arka planlardan (siyah, Latino, Uzakdoğulu) ve kesinlikle daha az beyaz bir seçmen kitlesi var.