Skip to content
Menu

ABD, Ay’a neden nükleer bomba atmak istedi ve neden vazgeçti?

AMERİKA BÜLTENİ (27 Kasım 2012)

ABD’nin Soğuk Savaş’ın en keskin günlerinin yaşandığı 1950’li yılların sonunda, Sovyetlerin parıltısını söndürmek için oldukça çılgınca bir yol düşündüğü ortaya çıktı: Ay’a atom bombası atarak Rusya’ya gözdağı vermek.

James Bond ya da bilim kurgu filmlerindeki kaçık ve çılgın kötü karakterlerin planı sanabilirsiniz ama ABD, bir zamanlar, Sovyetlere gözdağı vermek için ciddi ciddi ‘Ay’a nükleer saldırıda bulunmayı planlamış. Sovyetlerin 4 Ekim 1957’de ilk uyduyu (Sputnik) yörüngeye oturtmasını çılgınca kıskanan ABD, buna karşılık olarak, Ay’da dünyadan çıplak gözle görülebilecek dev bir mantar bulutu oluşturmak için harekete geçer.

ABD Hava Kuvvetleri, 1958 yılında fizikçi Leonard Reiffel ile temas kurarak, nükleer saldırı  için çalışma hazırlamasını ister. Bu çok gizli plan, ‘Ay Araştırma Uçuşları Çalışması’ şeklinde masum bir adla ya da X-Files tadındaki ‘’Project A119’’ adıyla biliniyor.  Reiffel, şimdilerde ‘Illinois Institute of Technology Research Institute’e dönüşen, zamanın ‘Armour Research Foundation’ında göreve başlar. Ekipte, o zamanlar üniversite öğrencisi olan ve toz ve gazın yerçekimi düşük ortamda nasıl yayıldığı üzerine araştırmalar yapan, -sonraki yılların efsane astronomu- genç Carl Sagan da vardır.

Reiffel, 2000 yılında İngiliz Observer gazetesine yaptığı açıklamada, ABD’nin o yıllarda bunu yapabilecek teknolojiye sahip olduğuna dikkat çekmiş ve 1959 yılında ilk kıtalararası balistik füzesini de yapan ABD’nin hedefini en fazla 2 mil sapmayla vurabileceğini kaydetmiş.

Bu sapmaya ABD çok önem veriyordu çünkü patlamanın dünyadan net şekilde görülebilmesini arzuluyorlardı. Bu nedenle de Ay ufkunda patlamanın meydana gelmesini ve böylece Güneş’in oluşacak mantar bulutunu aydınlatmasını istiyorlardı. Ancak, dünya kamuoyunun Ay’da bu şekilde bir patlama yapılmasına sıcak bakmayacağı ve ABD’ye karşı negatif bir hava oluşturacağı düşüncesiyle projeden vazgeçildi. Ayrıca, Ay’a muhtemel insani seyahatlari olumsuz etkileyebileceği de düşünüldü.

ABD Hava Kuvvetleri, plan deşifre olduğundan beri bu konuda resmi bir açıklama yapmayı reddediyor. Ancak, 1996 yılında ölen efsane astronom Carl Sagan’ın biyografisini yazan Keay Davidson, 1990’lı yıllarda, Sagan’ın 1959 yılında Miller Enstitüsü’ne burs için başvurduğunda plandan bahsettiğini keşfetti. Reiffel ise 2000 yılındaki röportajında, Sagan’ın burs için ulusal bir sırrı ifşa suçu işlediğini belirtiyor. Plana ait tüm resmi dökümanlar 1987 yılında imha edildi.