Skip to content
Menu

Senato’daki ‘filibuster’ tartışması nedir?

kongre-abd

CEMAL TUNÇDEMİR

5 Aralık 2012

6 Kasım’da yapılan seçimle oluşan 113’ncü Kongre, bir önceki yine iki parçalı bir Kongre tablosu ortaya çıkardı. Kongre’nin ana organı olan 435 üyeli Temsilciler Meclisi’nde çoğunluk Cumhuriyetçi Parti’de. Her eyaletin 2 üye ile temsil edildiği 100 sandalyeli Senato’da ise çoğunluk ‘teknik’ olarak Demokrat Parti’de. Niye teknik olarak diyoruz.

Normalde bir yasanın kabul edilmesi için Senato’da 51 oyluk salt çoğunluk yetiyor. Ancak uygulamada, gerekli çoğunluk oyu 60’a yükselmiş durumda. Bunun nedeni ise Senato korsanları.

60 oy, “ölümüne muhalifi” olan yasa tekliflerinin, Amerikan Anayasasında olmayan ama Senato içtüzüğünün 22’nci maddesinde izin verilen bir korsanlığa kurban gitmemesi için gerekli yasal limit. Amerikan siyasi geleneğinde “filibuster (filibastır okunuyor)” olarak adlandırılan bu korsanlık hakkı, ilk oylamasında 60 oy almış tekliflere karşı kullanılamıyor.

Amerikan siyasi geleneğinde, Senato’da bir yasa teklifi hakkında nihai oylama yapılması Fransızcadan ödünç alınan “cloture” kelimesiyle ifade ediliyor. Yasal olarak 51 olan ‘cloture’ sayısı, filibuster tehditleri nedeniyle fiilen ‘60’a çıkmış durumda. Bu 5’te üçlük çoğunluğa süper çoğunluk, deniyor ve 100 sandalyeli Senato’da sağlanması oldukça zor bir çoğunluk.

Filibuster” kelimesi, Flemenkçe ‘korsan‘ anlamına gelen ‘vrijbuiter‘ kelimesinin İspanyolca versiyonu ‘filibustero’dan geliyor. Senato’da, kürsünün sonu belirsiz bir süreliğine işgal edilmesini ifade etmek için kullanılıyor. Temsilciler Meclisinden farklı olarak, 1806 yılından beri Senato’da senatörlerin, konuşma sürelerini sınırlayan bir kural yok. İşte “ölümüne muhalifi” bulunan konular gündeme geldiğinde, bazı Senatörler, kürsüye sefer tasları, meyve, tatlı ve su ile çıkıp saatlerce belki de günlerce konuşarak (ki gündemle ilgili olması bile gerekmiyor. Shakespeare okuyanlar bile olmuş) oylamaya geçilmesine fiilen engel olabilmekte. Bu geleneğe “filibuster” bu eylemi gerçekleştiren Senatöre de “filibusterer” deniyor.

Sinema tarihinin klasik politik filmlerinden biri olan “Mr. Smith Goes to Washington” filminin, sinema tarihine de geçen en önemli sahnesinde, Jefferson Smith adlı güneyli idealist genç senatörün, başkente çöreklenmiş, Kongre’ye uzanmış derin yolsuzluk çarkının işini kolaylaştıran yasaya karşı, 23 saat süren bir “filibuster” eylemi gerçekleştirerek, oylamayı engellemesi canlandırılır.

1806 yılında başlayan “sınırsız konuşma özgürlüğü”, 1917 yılında birinci Dünya Savaşı devam ederken, Başkan Woodrow Wilson’ın istediği savaş yasalarına karşı ardı sıra kullanılınca, bu korsanlığı sınırlamak için çözüm yolu olarak “cloture” çözümü bulundu. 1917 yılından beri artık 60 oyda, filibuster hakkı iptal oluyor. İşte bu 60 oya ulaşmanın garanti olmadığı durumlarda, “filibuster” eyleminin kendisinden çok, bu konudaki tehdit bile, yasa tekliflerinin görüşülmeye geçmeden gündemden kalkmasına yetiyor. Son yıllarda görüş ayrılığının bazı konularda iyice derinleştiği Amerikan Senatosunda, “filibuster” tehdidi sebebiyle gündemden kalkan tekliflerin oranı yüzde 50’yi geçiyor. Tek bir senatörün ‘filibuster’ tehdidi, tüm ülkenin istediği bir yasanın geçmesini engelleyebiliyor. Günümüzün Senato lideri Nevada Senatörü Harry Reid (D) gibi zayıf liderlerin döneminde ise bu iş çığırından çıkıyor.

Senato tarihinin en kayda değer “filibuster” eylemlerinden biri, Amerikan Senatosunun en uzun süre senatörlük yapan üyelerinden biri olan Strom Thurmond tarafından 1957 yılında siyahlara haklarını iade eden sivil haklar reform yasa tekliflerine karşı gerçekleştirildi. Ancak reform yasalarını savunan senatörler de sefer tasıyla gelince, Thurmond, kürsü işgaline 24 saat 18 dakika sonra başarısızlıkla son verdi.

Obama yönetimi en büyük mağdurdu

Filibuster’dan en fazla ağzı yanan ABD yönetimi ise Obama yönetimi oldu. Senato, yasama faaliyetinin yanı sıra ABD Başkanı’nın federal kurumlara tüm atamalarını da onaylama makamı. Ancak Cumhuriyetçi Partiler, filibuster rekoru kırarak Obama’nın bir çok atamasının göreve başlamasını engellediler. ABD tarihinde Senato’nun filibuster yöntemiyle Başkan’ın atamasını engellemellerinin yarısı tek başına Obama döneminde gerçekleşti. Örneğin bugüne kadar ABD başkanı tarafından atanan 23 federal bölge hakimi Senato’da engellenerek reddedildi. Bunların 20’si Obama’nın atadığı hakimler oldu. Senato’dan geçen hakimler bile, atamalarının oylanarak onaylanmasını Bush dönemindeki hakimlerden ortalama 100 gün daha fazla beklediler. Bu da, iki dönemdir Senato’da çoğunluk oluşturan Demokratları ve Obama yönetimini, ‘filibuster’ı aşacak formül arayışına itti.

Senato lideri Harry Reid, bir süredir artık bir istismara dönüşen ‘Filibuster’ hakkında reform için yıl başında düğmeye basmış bu dönem reformu gerçekleştireceklerini duyurmuştu. 21 Kasım Perşembe günü sürpriz şekilde iç tüzük değişikliğini gündeme alarak oylattı ve düzenleme 48’e karşı 52 oyla Senato’dan geçti. Artık bir senatör, sadece filibuster tehdidi ile oylamayı durduramayacak. Tehdit eden senatöre ‘buyur kürsü senin, anlat derdini’ denecek. Ve senatör kürsüyü terkettiğinde de ‘cloture’ oylaması yapılacak. Ancak artık filibuster geçtiği için de cloture için 60 oy değil 51 oy yetecek. Yine bundan böyle, Federal mahkeme hakimliklerine ve kurum yönetimlerine yapılan tüm atamalar, basit çoğunluk olan 51 oyu aldıklarında onaylanmış sayılacak.

Filibuster, Senatörlerin, kendilerini ölümden bile çok korkutan birşeyden, ‘’dikkate alınmamaktan’’ koruyan en önemli silahlarıydı. Ancak 52 senatör bu güçlerinden feragat ederek nerdeyse fonksiyonsuz hale gelen ABD Kongresi’nin önemli bir tıkanıklığını açtılar.  Hassas bir geleneği temsil etmesi nedeniyle filibuster’ı değiştirmek, ‘nükleer opsiyon’ olarak değerlendiriliyordu. Obama yönetiminin de bastırmasıyla Harry Reid bu politik nükleer silahın tetiğini çekti. Bu oldu bittiye çok öfkelenen Cumhuriyetçilerin nasıl bir hamle yapacakları merak konusu.