AMERİKA BÜLTENİ (21 Ağustos 2013)
Çarşamba günü Suriyeli aktivistlerin geçtiği haber ve görüntüler bütün dünyada büyük bir şoka neden oldu. Suriyeli aktivistler, Şam’ın dışındaki muhalif yanlısı Ghouta banliyösüne düzenlenen kimyasal saldırıda ölenlerin sayısının en az 1300 olduğunu ileri sürüyor. Hastanelere getirilen ölü ve yaralılara müdahale eden doktorlar, bu kurbanların üzerindeki belirtilerin sinir gazlarına ait olduğunu tespit etti. Görüntülerde ölenler arasında çok sayıda çocuk olduğu da görülüyor. Eğer bu bilgiler doğruysa, bu saldırı, 1988’de Halepçe’den beri en büyük kimyasal gaz saldırısı.
Amatör fotoğraf videolar da yaşanan dehşeti şu şekilde kaydediyor:
DİKKAT: Videolarda rahatsız edici görüntüler var.
WARNING: These videos are disturbing and graphic.
Suriye yönetimi ise kimyasal gaz kullanıldığı iddiasını yalanlıyor. Uluslararası toplumda da şimdilik temkinli bir tepki var. İngiliz Dışişleri Bakanı William Hague ilk tepki gösteren isim oldu. Avrupa Birliği de acil inceleme talebinde bulundu. Beyaz Saray ise haberlerden ‘derin endişe duyulduğunu’ belirterek, BM’den acil inceleme talebinde bulundu. Tüm gözlerin Obama yönetimine dönmesinin nedeni, ABD Başkanı Barack Obama, 20 Ağustos 2o12’de, yani saldırıdan tam bir yıl önce, Suriye yönetimine, ‘kimyasal silah kullanımının kendileri için bir kırmızı çizgi’ olduğu uyarısında bulunmuş olması. Obama yönetimi, geçtiğimiz Haziran ayında Suriye’nin kimyasal silah kullandığına yüksek oranda inandığını açıklamış ancak her hangi bir reaksiyon göstermemişti. Şimdi merak edilen, Obama’nın uyarısından bir yıl sonra aynı gün kimyasal silah kullanılmasına ne karşılık verileceği.
Bugünlerde ortaya çıkan bir mektup ABD yönetiminin, Suriye’de askeri bir harekata ya da Suriye muhalefetine cruise füzeleri gibi doğrudan etkili silah yardımı yapmaya çok da istekli olmadığını bir kez daha gösterdi. ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Martin Dempsey, New York milletvekili Eliot Engel’ın konu ile ilgili sorusuna yazdığı cevabi mektubunda şu açıklamada bulunuyor:
‘’Suriye bugün iki taraftan biri tercihiyle karşı karşıya değil. Çok sayıda taraftan birini seçmekle karşı karşıya. Kişisel inancım o ki, seçeceğimiz taraf, dengeler onların lehine değişeceği zaman Suriye’nin ve bizim çıkarlarımıza yararlı olmaya hazır olmuş olmalı. Bugün için hazır olduklarını söyleyemeyiz’’
ABD devleti içinde de, Suriye’deki mevcut çatışma statükosunun aslında ABD lehine olduğunan inanan unsurlar olduğu geçtiğimiz aylarda medyaya sızmıştı. Bu çevrelerde, ‘’Esad’ın canavar bir despot olduğuna’’ inanılmakla birlikte, onun yerine geçebileceklerin ondan daha iyi olacağına inanç yok. Daha da önemlisi, mevcut çatışma ortamının, hem İran’ı, hem Hizbullah’ı hem de Esad’ı ciddi şekilde meşgul edederek ABD çıkarlarına hizmet ettiği tespiti yapıyorlar. Bu yaklaşımı benimseyenlere göre Suriye’de kısa vadede bir çözüm ABD açısından çözüm olmayabilir.
Washington Post’tan Max Fisher ise Obama yönetiminin askeri harekat seçeneğine mesafeli olmasının nedenlerini sıralarken, yeni bir dış askeri müdahalenin ABD iç politikası açısından oldukça yüksek risk barındırdığına dikkat çekiyor öncelikle. Suriye’de uzlaşma arayışında önemli yeri olması nedeniyle Esad’ı tamamen gözden çıkarmamak da bir başka yaklaşım. Fisher’e göre Obama Suriye’de tansiyonun düşmesini hedefliyor daha yükselmesini değil. Fisher, Obama yönetiminin, geçen yıl ki ‘kırmızı çizgi’ ilanından beri Suriye yönetimine karşı kullandığı dili oldukça yumuşattığına da dikkat çekiyor. En önemlisi ise, önemli bir bölümünü ‘aşırı görüşlerin’ oluşturduğu Suriye muhalefeti ile özdeşleşmek de istemiyor.
Ancak başını Arizona Senatörü John McCain’in çektiği bazı Kongre üyeleri ve aktivist çevreler, ABD yönetimin Suriye’deki kanlı sürece müdahale etmemesine tepkili. Bu çevrelerin bugün yaşananlarla birlikte Obama’ya yönelik ‘kırmızı çizgi geçildi’ baskısını daha da yoğunlaştırmaları bekleniyor.
Örneğin Jeffrey Goldberg, Bloomberg’teki yazısında, bugün yaşananlarda, Obama’nın daha önceki kimyasal silah haberlerine gerekli tepkiyi vermemesinin etkili olduğunu savunarak ekliyor:
‘’Esad, ne BM, ne Obama, ne diğer Batılı güçlerin ve ne de Arap Birliği’nin hiçbirinin kendisini durdurmak için kılını kıpırdatmayacağını biliyor. Haklı olma ihtimali çok yüksek’’
Suriye’deki kimyasal saldırının Birleşmiş Milletlerin 20 kişilik gözlemci heyetinin ülkeye geldiği günlerde yapılması ise tepkileri daha da artırıyor. Suriyeli aktivist Mohammed Saeed, AP Haber ajansına şöyle konuştu: ‘’BM heyetinin gelişi sırasında yapılması şaka gibi. Beşar, bu silahları kullanıyor ve dünyaya, çok da umurunda olmadığını ilan ediyor’’