Skip to content
Menu

Beklenen…

sinem-soykanSİNEM SOYKAN

Herkesin bir hikayesi vardır, içinde bir yerlerde sakladığı.
Herkesin bir hayatı vardır sadece kendisinin yaşadığı.
Herkesin bir umudu vardır, derinlerde taşımaktan bıkmadığı.
Buraya gelenlerin hikayeleri uzun, karışık, hüzünlü. Doğmak zor değil, zor olan yaşamak. Her şeye rağmen insan olarak kalmak. Kimisi tıklım tıklım yalnız,kimisi de çok kalabalık. Herkesin bir derdi var ve bir unutulmuşluğu. Sürekli bir şeylerden kaçmaktan yorulmuş kalpleri. Uzaklıkları düşündüklerinde aklına gelen hatıralarla doluyor gözleri.
Geçmişi unutmaya çalışanlar, sevdiklerini unutmaya çalışanlar, hayalkırıklıklarını unutmaya çalışanlar ve sonunda kendini unutanlarla dolu burası. Her alıp verdikleri nefeste ciğerlerini patlatmaya çalışıyorlar akıllarından geçen hatıralarla.  “Gün bir, uyandım.. Gün iki, uyanacağım.. Gün üç, uyanmalıyım.. Yaşamaya devam etmek için bir neden bulmayım. Yeniden gülümsemek için bir neden, unutmak için ve yeniden başlamak için kendime bir masal yaratmalıyım. Kimse görmemeli neyden kaçtığımı, kimse bilmemeli canımı neyin acıttığını. Ben dahil, hiç kimse.. Değişmeye geldim buraya.. Hayır hayır kaçmaya.. Belki de sadece yaşarken öldüğümü görmesin diye sevdiklerim.  Nelerden vazgeçtiğimi, neye dönüştüğümü görmesinler diye. Masumiyet oyunları içinde kaybolmuş ruhumun acısını bilmesinler diye.” Hep bir gitmek cümlesi ağızlarda. Nereye ait olduğunu bilemediğim kalpler çarpıp duruyor kaldırım taşlarına. ‘eski’ artık çok uzakta. Denizler var arada, okyanuslar.. Dağlar ve gökyüzüne süzülen kuşlar. Özgürlük.. Çek içine şu anı, korkma, yaşıyorsun hala. Hala bir umut var güneşe. Üşümüşsün, üşümüş kalpleri. Susmuş sonunda, dinlenilmemekten değil konuşmamaktan. Dinleseler de anlaşılmayacağını bildiğinden sıkılmışsın bu eski ezgileri tekrar etmekten. Susuyorsun. Susuyor ve gülümsüyorsun. Neye güldüğünü merak ediyorlar. Neden ağladığını merak ettiklerinden daha çok. Yalnızsın. Ne çok şey geçmiş başından. Hayatından çıkarmaya çalıştıkların daha çok yük olmuş omzuna.  Sen her fırlatmaya kalktığında anılarını, daha çok işliyor onlar hafızana.
Herkesin kendine göre bir yolu var.
Herkesin aklında sadece kendine sakladığı bir soru.
Her sorunun cevabı yok ama. Ya da her cevabın bir sorusu. Buraya cevap bulmaya gelmiş insanlar.  Gelenler boğulmuş cevaplar içinde. O kadar ki soruyu unutmuşlar. Neye cevap vermeye çalıştıklarını, neyi çözmeye çalıştıklarını. Önce aynaya bakmayı unutmuşlar sonra  da gözlerinin neyi aradığını. Kalplerini bırakmışlar ve gelmişler. Kopup gitmiş içlerinden en büyük parçaları. Kalmış çok uzaklarda. Nereden geldiklerini unutmuşlar. Ve de nereye neden geldiklerini. Tekrarlanan hatalar ve yaşanmışlıklardan ibaret varlıkları. Ne kadar uzağa giderlerse gitsinler kaçamıyorlar kendilerinden. Gecenin en karanlık anında üzerlerine çöken o ağırlık alıp götürüyor onları diğerleri ile birlikte bilinmezliğe. Koşup kurtulmak istiyorlar, hep daha uzağa. Bırakmak istiyorlar üzerlerine sinen kokuyu, terk edip gitmek istiyorlar tüm varlıklarını. Bırakamıyorlar ama, kalmamış hiç güç bacaklarında. Umutları olmayanın gücü olmaz. Tökezleyip düşüyorlar her iki adımda. Nefesleri kesiliyor, korkuyla bakıyorlar arkalarına. Kaçtıkları tek şey kendi gölgeleri.
Herkesin bir bildiği var.
Ve herkesin bir bilmediği.
Bildiklerini sanıyorlar,her şeyi. Burası her şeyi bildiğini sananlarla dolu. Bilmedikleri tek şey kendileri. O kadar uzun zaman olmuş ki durup düşünmeyeli bilmiyorlar bile ne hissettiklerini. Görüyorlar, duyuyorlar ama ağızlarından çıkan ses çelikten bir robotunki gibi. Yapmalısın etmelisin ile biten her cümlenin sonuna koyuyorlar o gizli özneyi.  ‘ben’ demeye halleri kalmamış bencilliklerinden.
Herkesin bir nedeni var.
Herkesin bir özlemi.
Hayalleri dönmek, hayalleri geçen onca senenin öcünü almak hayattan. Yirmi yıl öncesinin hayaletiyle savaşmak amaçları. Tüm benliklerini kaplamış acıları, öyle ki görünmüyor  artık mutlulukları. Göremiyorlar hala yaşadıklarını, zamanın hala aktığını. Bir gün geri dönseler ne yaparlar bilemiyorum. Aradıklarını bulabilirler mi ya da gerçekten bulmak isterler mi, bilemiyorum. Ama bulsalar hiç bir şey yapamayacaklarını biliyorum. Geçmişle yaşayanını geleceği olmaz çünkü. Ve gelecek yoksa sen de yoksundur. Maskelerin ardına saklanmış ruhsuz bedenlerini taşıyorlar yarına. Sadece bir gün intikam alabilmek için hayattan. ‘seni yendim’ diyebilmek için. Boşuna çabaları. Biliyorlar kendileri de, kabul etmek istemiyorlar sadece. Çünkü kabul ederlerse yaşamak zorunda kalırlar ya da ölmek.
Herkesin bir herkesi var.
Bir de “hickimse”si.  O “kimse” için yaşıyorlar.

***

Sinem Soykan: İzmirli. 9 Eylül Üniversitesi mezunu. Yıllarca muhabir olarak çalıştı. ABD’de gazetecilik eğitimine devam ediyor.  soykan.sinem@gmail.com