Skip to content
Menu

Yeni başlayanlar için Yemen’de olan biteni anlama klavuzu

Hadramut Vadisi'ndeki antik Şibam kenti, UNESCO Dünya Kültür Mirası içinde yer alıyor.
Hadramut Vadisi’ndeki antik Şibam kenti, UNESCO Dünya Kültür Mirası içinde yer alıyor.

AMERİKA BÜLTENİ (26 Mart 2015)

Antik Romalılar, çöllerle kaplı Arabistan yarım adasının aksine bereketli topraklarından dolayı Yemen’e ‘Mutlu Arabistan’ derlermiş. Saba Kraliçesi Belkıs döneminde (M.Ö. 700 civarı) coğrafyasının en zengin ve müreffeh ülkesiymiş. Bugün ise Ortadoğu’nun en yoksul ülkesi. Yemen, açlık, susuzluk, yoksulluğun üstüne radikal terör grupları ile mezhep geriliminin yol açtığı bir istikrarsızlık ve şiddet sarmalında. Husiler adlı isyancı grubun başkent San’a‘yı ele geçirmesiyle bir kez daha bölünmenin eşiğine gelen ülkedeki kaos, Suuudi Arabistan’ın liderliğindeki koalisyon güçlerinin 26 Mart’ta başlayan hava saldırıları ve operasyonları ile yeni bir aşamaya geçti. Peki Yemen’de ne oluyor? İşte yeni başlayanlar için özet bir Yemen klavuzu:

Bugünkü Yemen nasıl bir tarihsel arka plana sahip?

Osmanlıların 16’ncı yüzyılda kurduğu hakimiyet, Zeydi imamların isyanıyla yaklaşık 1 asır sonra sona erdi. Coğrafya, yaklaşık iki asır, birbirinden bağımsız yerel otoritelerin kontrolünde kaldı. 19’ncu yüzyılda İngilizler güneydeki Aden’e çıkınca Osmanlılar da kuzeydeki Zeydi bölgelerine girerek Yemen Vilayetini yeniden kurdu. 1905 yılında Osmanlar ve İngilizler, ülkeyi Osmanlı hakimiyetindeki kuzey Yemen ve İngiliz hakimiyetindeki güney Yemen olarak ayıran sınırda anlaştılar. Osmanlı devleti yıkılınca kuzey Yemen’de Zeydi imamların kontrolünde bağımsız bir krallık ilan edildi. 1962 yılında Arap milliyetçiler, Mısır lideri Nasır’ın desteği ile krallığı yıktı ve cumhuriyet ilan etti. Ancak bunun üzerine Suudiler, İngilizler ve Ürdün’ün desteğindeki krallık yanlıları ile Mısır’ın desteklediği cumhuriyetçiler arasında yıllar süren bir iç savaş başladı. 1968 yılında cumhuriyetçiler kazandı Yemen Arap Cumhuriyeti’ni ilan etti. Çok geçmeden Sosyalist Yemen güçleri sahneye çıktı ve 1970 yılında Güney Yemen’i ele geçirerek Yemen Halkının Demokratik Cumhuriyeti’ni ilan etti. Soğuk Savaşın geri kalanı boyunca Sovyet bloğunun desteklediği Güney Yemen ve Batı bloğunun desteklediği Kuzey Yemen, 1990 yılında birleşti ve 1978’den beri Kuzey Yemen’i yöneten Ali Abdullah Salih birleşik Yemen’in devlet başkanı oldu. Salih, 2010’da başlayan Arap Baharı’na kadar liderliğini sürdürdü. Arap Baharı Yemen’e de yansıyınca Salih, ABD ve Suudi Arabistan’ın da desteklediği geçiş süreci anlaşmasıyla cumhurbaşkanlığını 2012’de seçilen Abdurrabuh Mansur Hadi’ye devretti. Ancak demokratik süreç, geçişteki kadar başarılı gelişmedi.

Yemen-Religious-Map

Bugünkü kaosun ana aktörleri kimler?

Husiler

Şiiliğin Zeydi mezhebine mensup bir şii militan grubu. Grup adını kurucuları Hüseyin Bedreddin El Husi’den alıyor. El Huti, 2004 Zeydi isyanının da lideriydi ve aynı yılın Eylül ayında Yemen ordusu tarafından öldürüldü. Kendileri gibi Zeydi olan Salih’e karşı 10 yıl içinde birkaç isyan girişiminde bulundular. Grubu bugün El Husi’nin kardeşi Abdulmelik El Husi yönetiyor. 21 Eylül 2014 günü ülkenin başkenti San’a’ya giren Husiler, BM gözetiminde hükümet ile bir birlik hükümeti kurdular. Ama daha fazla etki isteyen Husilerin 4 ay sonra devlet başkanlığı sarayı ve önemli kurumları kuşatması sonrasında, 22 Ocak 2015’te devlet başkanı Mansur Hadi ve bakanları, Husilerin talebini kabul etmeyip topluca istifa ettiler. Husiler 6 Şubat 2015 günü yayınladıkları anayasal deklarasyonla Husilerden oluşan bir yönetim konseyi kurdu. Ancak Husi yönetimi, uluslararası toplum tarafından tanınmadığı gibi ülke içinden de büyük muhalefetle yüzyüze kaldı. Bununla beraber San’a’dan sonra ülkenin üçüncü büyük şehri Taiz’i de ele geçirdiler ve Yemen’in ticaret merkezi olan Aden üzerinde baskı oluşturmaya başladılar. Halen ülkenin 21 vilayetinden 9’unu ellerinde bulunduruyorlar ama bütün ülkeyi ele geçirebilmelerine pek şans verilmiyor.

Ali Abdullah Salih

Ülkeyi yaklaşık 30 yıl boyunca yöneten Salih, istifasından sonra da ülke politikasındaki ağırlığını bırakmadı. Ordu ve polis güçleri içinde de önemli oranda desteğini korudu. Kendisi de Zeydi olan Salih’in, son 15 yıl içinde kendisine karşı da defalarca isyan eden Husi’lerin son isyanının yükselişinde etkisine ve işbirliğine ilişkin çok sayıda işaret var. Şubat 2015’te tamamlanan BM raporu da Salih’in Husilere, başkenti ele geçirmeleri sırasında doğrudan destek sağladığını kayıt altına aldı. Salih’in partisi Genel Halk Kongresi, Husilerin, Hadi ile Eylül 2014’te kurdukları ‘birlik hükümeti’ni boykotuna destek verdi. Parti, Hutilerin 6 Şubat’ta ilan ettiği anayasal deklarasyona başta itiraz etti ama 10 gün sonra itirazını geri çektiğini açıkladı. Birçok analist, her ikisi de Zeydi olmasına rağmen, Salih ve Husiler arasındaki ittifakın da, ilk iktidar çekişmesinde bozulacak bir ittifak olduğuna dikkat çekiyor.

Mansur Hadi

Yemen’in 2012’de devlet başkanı seçilen Mansur Hadi, halen uluslararası toplum ve BM tarafınan devlet başkanı olarak görülüyor. Ordu ve polis güçlerinin bir kısmı ile Suudi Arabistan, ABD ve Katar’ın fiili desteğine sahip. Ocak ayında istifasını Parlamento reddetti. Husilerin başkent San’a’da tuttuğu ev hapsinden Şubat ayında kaçarak, bir zamanlar Güney Yemen’in başkenti olan Aden’e çekildi. Ancak Husilerin son günlerde Aden’i de baskı altına almasından sonra buradan da ayrılarak açıklanmayan ‘güvenli’ bir yere gitti.

Arap Yarımadası El Kaide (AQAP)

El Kaide’nin Yemen kolu olan örgüt, ülkedeki en büyük terör grubu. Charlie Hebdo baskınıyla bütün dünyanın dikkatini çekti. Devlet Başkanı Hadi de, muhalifi Ali Abdullah Salih de, ABD de, Husiler de bu terör örgütüne karşı savaşıyor. Ancak ülkenin devlet otoritesi bulunmayan büyük bölümünde hızla büyüyüp mevziler elde ederek, hem iç savaşın önemli bir aktörü oluyor hem de küresel çapta bir terör tehdidi oluşturuyor. Dünyanın Yemen’deki krizden dolayı alarma geçmesinde en önemli sebeplerden biri de bu.

IŞİD

IŞİD’in kendine San’a Vilayeti adını veren Yemen kolu da ülkedeki bir diğer radikal sünni terör grubu olarak ortaya çıktı. 20 Mart Cuma günü San’a daki Zeydi camilerine saldırıp 152 Şii Müslümanı öldürmesinden önce pek bilinmiyordu. Bu saldırı ülkede bir mezhep çatışması riskini de yükseltti.

İran

İran, ABD’nin 2003’te Irak işgalinden beri Ortadoğu’da artan bir etkiye sahip. Şii Husilere de önemli destek sağladığına dair belirtiler var. Husilerin başkenti ele geçirip parlamentoyu feshetmelerinden sonra Al Arabiya’ya konuşan bir muhalif politikacı, olan biteni ‘’İran Devrimi’nin tekrarı’’ ve ‘’İran projesinin yayılması’’ şeklinde nitelendirmişti. Reuters haber ajansı da 2014 Aralık ayındaki bir haberinde, adını vermediği üst düzey bir İranlı yetkilinin, İran Kudüs Gücü’ne bağlı birkaç yüz kişiden oluşan personelin Yemen’de Husi militanlarını eğittikleri şeklindeki sözlerine yer vermişti. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry de, Şubat 2015’teki bir açıklamasında İran’ın, Husilerin Yemen hükümetini devirme girişiminde rol oynadığını belirtti.

Suudi Arabistan

2012’de kurulan Hadi hükümetinin en büyük bölgesel destekleyicisi Suudi Arabistan. Suudi Arabistan, desteğinin askeri boyutunu açığa vurarak 26 Mart sabahı Husi mevzilerine büyük bir hava operasyonu başlattı. Suudi Arabistan, operasyonun amacını ‘Yemen’in meşru hükümetini savunma’ olarak ilan etti. Suudi Arabistan’ın en büyük endişesi ise Yemen’deki kaosun kendi ülkesine de sıçraması ve dahası güneyinde İran’a bağlı bir rejim oluşması.

Suudi Arabistan’a ait Al Arabiya televizyonuna göre operasyona Suudi Arabistan’ın yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Kuveyt, Katar, Ürdün, Fas ve Sudan uçakları da katıldı. Mısır, Ürdün, Sudan ve Pakistan ise her hangi bir kara operasyonuna asker vermeye hazır olduklarını bildirdi. ABD ise lojistik ve istihbarat desteği sağladığını açıkladı. Arap yarımadasında operasyone destek vermeyen tek ülke Umman.

Yemen’deki kriz bir Şii – Sünni savaşı mı? 

Tam anlamıyla değil. Her ne kadar isyancı Husiler nüfusun yüzde 42’sini oluşturan Şii Zeydilerden ve Husilerin devirmeye çalıştığı devlet başkanı Hadi nüfusun yüzde 56’sını oluşturan Sünnilerden olsa da aralarındaki mücadele bir mezhep savaşından çok bir aşiret ve iktidar mücadelesinin sonucu. Yemen’de genel olarak bir Şii-Sünni çatışması geleneği yok. Zeydiler, bütün Şii dünyası içinde ibadet pratiği Sünnilere en çok benzeyen toplum. Bugünkü kaosun her iki cephesinde de hem Zeydi hem Sünni isimler var. Ancak IŞİD, kaosu bir iktidar savaşı olmaktan çıkarıp bir mezhep savaşına dönüştürme çabasında. Örgüt Şii sivilleri hedef alan kanlı saldırılarının devam edeceğini ilan etti. Gözlemcilere göre bu saldırılar devam ederse, Yemen, Irak ve Suriye’dekine benzer bir mezhep çatışmasına sürüklenebilir.

Resmi anlaşmazlık konuları ne?

Husiler politik amaçlarını resmen deklare etmediği için gözlemciler çeşitli fikirler yürütüyor. Husi hareketinin destekçileri, 2011 geçiş anlaşmasındaki yanlışlıkları düzeltmeyi amaçladıklarını iddia ediyor. Onlara göre, bu yanlışların başında eski rejimin elitlerinin güç ve yolsuzlukları korunmaya devam edilmesi geliyor. El Kaide ile savaşmak ve güçsüz devlet yönetiminin oluşturduğu güvenlik boşluğunu doldurmak istediklerini belirtiyorlar. Hükümetin bilinçli şekilde boşluk yaratarak, El Kaide’nin güçlenmesine zemin hazırladığını savunuyorlar. El Kaide ise, Husilerin dinen ‘sapkın’ olduklarını iddia ediyor ve Husi hedeflerine saldırıyor.

Husilerin muhalifleri ise hareketin, İran’ın maşası olduğunu, ülkeyi Zeydi mollaların elinde bir teokrasiye dönüştürmek istediklerini iddia ediyor. Ulusal Diyalog Konferansı’nda ise Husiler, sivil devlet, demokrasi, dini özgürlükler ve federalizmi desteklediklerini deklare etmişlerdi. Görünen o ki, taraflar arasında büyük bir güvensizlik var.

Yemen krizi enerji piyasalarını neden dalgalandırdı?

Yemen, Arap yarımadasında petrol zenginliği olmayan tek ülke. Küresel petrol üretiminin yüzde 0.2’sini sağlıyor. Peki öyleyse neden Yemen’deki kriz enerji piyasalarını dalgalandırdı? Ülkenin coğrafi konumundan dolayı. Küresel enerji ticaretinin tam merkezinde yer alıyor. Dünyanın bir numaralı petrol üreticisi ile sınıra sahip. Ama daha önemlisi Körfez’den gelip Batı’ya giden petrol tankerlerinin kontrol noktasına sahip. Yemen’in kontrolündeki Bab’ül Mendep Boğazı, dünyanın dördüncü büyük ticari kontrol noktası. 2013 yılında günde ortalama 3,8 milyon varil petrol bu boğazdaki kontrol noktasından geçerek Batı’ya gidiyordu. Bundan dolayı küresel petrol fiyatı, Suudi Arabistan’ın bombalamasından sonra yüzde 5 artış gösterdi. Üstelik kriz, iki büyük petrol üreticisi ülkeyi Suudi Arabistan ve İran’ı da ‘örtülü bir savaş’ta karşı karşıya getirdi. Suudi Arabistan, OPEC’in Kasım ayındaki günlük 30 milyon varil petrol üretimi hedefini aşağı çekme teklifini reddeden kararına öncülük etmişti. Petrol üretimindeki yüksek oran, petrol fiyatlarını son 6 yılın en aşağı seviyesine çekmiş durumda. Bu durumun en fazla olumsuz etkilediği ülkelerden biri de İran.

***

GÜNCELLEME: 2017 itibarı ile durum ne? 

Arap baharına kadar 30 yıl Yemen’i yöneten Ali Abdullah Salih ile ittifak halinde Husiler Kuzey Yemen’i  San’a merkezli olarak kontrollerinde tutuyor. 2012’de devlet başkanı seçilen Mansur Hadi ve ona bağlı kalan hükümet güçleri ise Aden merkezli olarak Güney Yemen’de etkili. 2015 Mart ayından 2017 Ocak ayı sonuna kadar en az 10 bin kişi hayatını kaybetti. Bunun 4 binden fazlasını siviller oluşturuyor ki aralarında 1500’den fazla çocuk var. Suudi Arabistan’ın sivil yerleşim bölgelerini ayrımsız hava bombardımanı gerçekleştirmesi uluslararası toplum tarafından kınandı. 18 milyondan fazla nüfusun üçte ikisi yardıma muhtaç durumda. İki milyondan fazla kişi evsiz kaldı. Amal adlı 25 yaşında bir Yemenli kadın, ”Biz savaştan önce de fakirdik. Ama şimdi evimiz yok, açız ve bakmamız gereken çocuklarımız var. Her gece çocuklarımızı doyurabilmek ve dışarıda yürüyebilmeleri için ayakkabı alabilmek için nasıl para bulabileceğimizi, düşünmekten uyuyamıyoruz.” diye anlatıyor çaresizliklerini.

Yemen’deki tabloyu daha da kötüleştiren ise Somalili mülteciler. Sadece 2016 yılında 117 bin Somalili mülteci Aden Körfezini geçerek Yemen’e sığındı. BM, iç savaş ve Somalili mülteci akını nedeniyle Yemen’in İkinci Dünya Savaşından beri dünyanın yüzleştiği en büyük insani krize doğru sürüklendiği uyarısı yapıyor.

İLGİLİ İÇERİKLER:

Arap ülkelerinin bayrakları neden hep aynı renklerden oluşuyor?