Skip to content
Menu

ABD önseçim klavuzu: “Caucus”, “primary” ve diğer merak ettikleriniz

secim-2016

AMERİKA BÜLTENİ (1 Şubat 2016)

ABD Anayasası yazıldığı zaman siyasi partiler bulunmadığı için, başkanlık seçiminden farklı olarak önseçimlere dair anayasal bir mevzuat mevcut değil. Bu sebeple başkanlık önseçimi sistemi, nerdeyse her eyalette farklı usullülere tabi.

1970’li yılların başından itibaren önseçim yapma şekilleri konusunda özellikle iki büyük partinin yapmaya başladığı reformlar, sistemi her geçen yıl biraz daha belirli hale getirmektese de, kaos görüntüsü henüz giderilebilmiş değil. Bundan dolayı önseçim süreci, Amerikalı seçmen için bile zaman zaman anlaması güç bir karmaşaya neden olabiliyor. ‘Önseçim’ konusuna yeni başlayanlar için konuyu bir nebze anlaşılır kılabilecek temel sorular ve yanıtları şöyle:

Genel olarak önseçim nedir?

ABD’de Kasım ayında başkanlık seçimi var. Partilerin başkan adaylarının belirlenmesinde, tıpkı Kongre üyelerinin, eyalet valilerinin veya belediye başkanlarının seçimlerinde de olduğu gibi parti genel merkezlerinin hiçbir yetkisi yok. İsteyen herkes bir partiden başkan aday adayı olabilir. Bir partinin aday adayları, aday oldukları partideki diğer aday adayları ile önce bir seçim yarışı yapar. İşte partilerin, doğrudan halkın katılımıyla başkan adaylarını belirledikleri bu seçimlere Amerikan politik literatüründe genel olarak ‘primary (önseçim)’ deniyor.

Önseçimler, bütün ülkede aynı günde yapılmıyor. Her eyalet kendi önseçim tarihini kendisi belirliyor. Ancak, uzun yıllardır süren bir gelenek olarak Iowa ve New Hampshire eyaletleri ülkenin ilk önseçimlerinin yapıldığı iki eyalet olarak bu yarışta ayrı bir yer kazanmışlardır.

Başkan aday adayları eyaletlerdeki önseçimlerde, her eyaletin, partinin ulusal kurultayına göndereceği delege sayısında çoğunluğu ele geçirmeye çalışır. Önseçim maratonu genellikle başkanlık seçim yılının birinci veya ikinci ayında başlar, Haziran ayına kadar tamamlanır.

Başkanlık seçim yılının yaz aylarında ise her iki partinin genel kurultayı (convention) toplanır. Eyaletlerdeki önseçimlerde kazandığı delege sayısı en fazla olan aday adayı, bu kurultayda resmen partinin başkan adayı olarak ilan edilir. Hangi adayın kurultayda en fazla delegeye sahip olacağı önseçimlerde anlaşıldığı için kurultaydaki seçim çoğu zaman bir formaliteye dönüşüyor. Aday resmen olmasa da fiilen Haziran ayına kadar belli olmuş oluyor. Parti kurultayı da daha çok seçime dönük birlik ve propaganda şovuna dönüşüyor.

Önseçimler ülke çağında standart şekilde mi yapılıyor?  

Hayır. Genel olarak ‘primary’ ve ‘caucus’ şeklinde yapılırlar. Ancak ‘primary’ ve ‘caucus’ usülleri de partiden partiye veya eyaletten eyalete değişebiliyor.

‘Primary’ usulü nedir?

Seçmenlerin, tıpkı normal bir seçimde olduğu gibi sandığa giderek oy kullandığı önseçim yöntemidir. Herkesin oyu gizlidir. Her iki siyasi partinin de son 30 yılda yaptığı reformlar, genel olarak eyaletlerde “primary” denen önseçim yönteminin yaygınlaşmasına sebep oldu. Günümüzde, Cumhuriyetçi Partinin de Demokrat Partinin de büyük kongre delegelerinin yüzde 80’i önceden kaydını yaptırmak şartıyla isteyen herkesin oy kullanabildiği “primary” yöntemiyle seçilmekte. Bu yöntemde, oy vermek isteyen eyalet sakinleri sadece tek bir partinin tek bir adayı için oy kullanabilmekte. Diğer partide oy kullanma hakkını kaybetmekte. ABD’de her iki parti için de geleneksel olarak ilk ‘primary’ eyaleti New Hampshire‘dır.

‘’Open primary’’ ve ‘’closed primary’’ nedir?

Bazı eyaletlerde, “primary” usulü önseçimde, sadece o partiye resmen üye olan seçmenler oy kullanabilmekte. Bu tür ‘primary’lere ‘closed primary (kapalı önseçim)’ denmekte. Ancak, sadece kendi partilerinin değil herkesin beğendiği adayı seçmek isteğiyle eyaletlerin çoğunda “open primary” denen bir sistem uygulanır. Burada, parti üyeliği şartı aranmadan 18 yaşından gün almış dileyen bütün vatandaşlar, önseçimde oy kullanabilmekte. Tek yapmaları gereken, önseçimden önce süresi içinde o partinin önseçiminde oy kullanmak için kaydını yaptırmak. Her iki ‘primary’ türünde de seçmen sadece bir partinin önseçiminde oy kullanabilir.

Caucus nedir?

Primary’den farklı olarak seçmenler sandığa gidip oy kullanmıyor. Eyalette önceden belirlenen toplanma yerlerinde ‘caucus (‘kaakız’ şeklinde okunuyor)’ adı verilen kongrelerde toplanıyorlar. Her bir ‘caucus’ bölgesine ‘precinct’ deniyor. Caucus günü her bir ‘precinct’ içinde önceden belirlenmiş okullarda, kiliselerde, kasaba odalarında ve hatta bazı yerlerde önceden belirlenmiş evlerde toplanan partili gruplar, kimin destekleneceğini tartışıyor. Tartışma oturumları sonunda hemen orada açık oylama yapılıyor. “Caucus” kelimesinin nerden geldiği konusunda görüş birliği yok. En fazla taraftarı olan görüşe göre Algonquin Kızılderililerinin, konsey anlamında kullandığı “cau-cau-as” sözcüğünden geliyor.

Iowa ‘caucus’ı nasıl yapılıyor? 

2012 yılında yapılan değişiklikle, ‘kazanan hepsini alır’ sistemi terk edildi ve ‘oranlı’ sisteme geçildi. Bu da popüler adayların işini zorlaştırıyor ve az bilinen adayların da şansını artırıyor. Her iki partinin ‘caucus’ yöntemi ise farklı.

Cumhuriyetçilerin Iowa’da ‘caucus’ yöntemi

Iowa’daki 1784 ‘caucus’da toplanan Cumhuriyetçi seçmenler, destekledikleri aday adayının adını yazıp oyunu kullanmış oluyor. Bu oylar eyaletin 30 delegesinin dağılımını belirliyor. Bu 30 delegeden en fazlasına sahip olan aday adayı ‘caucus’ın birincisi olmuş oluyor. Seçilen delegeler, hangi aday için seçilmişlerse partinin ulusal kurultayında seçildikleri adaya oy vermekle yükümlüler. Sonradan oylarını değiştiremezler.

Demokratların ‘caucus’ yöntemi

Demokrat Partinin Iowa caucus yöntemi ise çok daha karmaşık. Her bir ‘precinct’te toplanan Demokrat seçmenler, destekledikleri adaylara göre gruplara ayrılıp oturuyor. Kararsızlar için de ayrı bir bölüm oluyor. Toplanma bittikten sonra yarım saat boyunca gruplar diğerlerini kendi adayları konusunda ikna etmeye çalışıyor. Her grubun, diğer gruplardan insan çekmeye çalışan özel görevlileri olur. Gruplar arası atışmalar, spor tribünündeymiş gibi destek gösterileri ile güç gösterisi yapılıyor. Kararsızlar her grubun yanına gidip adaylarla ilgili sorular sorar. Yaklaşık 30 dakikalık bu süre sonunda salonda hareketlenme durdurulur ve her aday için toplanan gruplar sayılır. Bu noktada yüzde 15 barajı devreye girer. Yani, bir adayın delege seçtirebilmesi için grubuna katılan sayısı o ‘precinct’teki ‘caucus’a katılanların en az yüzde 15’i olmalı. Ardından 30 dakikalık yeni bir maraton başlar. Bu kez, ilk sayımda yüzde 15 destek almamış adayın seçmenleri, destekledikleri ikinci adayın grubuna katılır veya çekimser olur. Ardından nihai sayım yapılır ve adayların aldıkları oya göre ‘county’ dağılımındaki delege sayıları belirlenir. Bu delegeler de sonraki günlerde katılacakları oylamalarda eyaletin, partinin ulusal kurultayına gidecek 52 delegesinin adaylar arasındaki dağılımını belirler. ‘County’ delegesi seçilenler oylarıyla bağlı olduğu için medya genellikle bu aşamadaki sayıma göre eyalette en fazla delege kazanan adayı birinci ilan eder. Sonraki günlerde yapılacak resmi oylamayı beklemez.

Hangi eyaletlerde ‘caucus’ yöntemiyle önseçim yapılıyor?

10 eyalette önseçim ‘caucus’ yöntemiyle yapılıyor. Bunlar: Iowa, Nevada, Maine, Minnesota, North Dakota, Wyoming, Colorado, Kansas, Alaska, Utah eyaletleri.

Washington, Idaho, Nebraska ve Kentucky eyaletlerinde ise her iki yöntem de uygulanıyor. Bu eyaletlerdeki bazı seçim bölgelerinde önseçim yapılırken bazılarında ise ‘caucus’ yapılıyor.

Geri kalan bütün eyaletlerde önseçim, ‘primary’ usulü ile gerçekleşiyor.

Bu oylamaların denetimini kim yapıyor?

Caucus yöntemiyle yapılan önseçimleri, partinin eyalet teşkilatı gerçekleştiriyor. Bütün sorumluluk onlarda. Ancak, ‘primary’ yöntemiyle yapılan önseçimleri, Eyalet yönetimi ve resmi seçim kurumları gerçekleştiriyor.

Önseçimlerde eyalet bazında baraj var mı?

Sadece Demokratlarda var. Demokrat Parti, 2000 yılında yaptığı bir değişklikle gerek “primary” sistemi gerekse de “caucus” için, bir adayın o eyaletten delege çıkarabilmesi için yüzde 15 oy alma barajı getirdi. Bu da, bir eyalette yüzde 15 barajını aşamayacağını anlayan adayların, o eyaletteki seçmenlerine “ikinci tercih” adaylarını önceden ilan etmelerine yol açıyor.

Hangi adayın kaç delege kazandığı nasıl anlaşılıyor?

Aslında burada Demokratlar Cumhuriyetçiler arasında çok önemli bir fark var. Cumhuriyetçi Parti’de eyaletlerin çoğunda ‘winner take all (kazanan hepsini alır)’ sistemi var. Eyalette en fazla oya ulaşan aday bütün delegeleri kazanmış sayılıyor. Demokratlarda ise oranlı oy sistemi var. Yüzde 15’i geçen her aday oy oranı ölçüsünde delege kazanıyor. Cumhuriyetçi sistem, yarışın Şubat ayı ya da Mart başında netleşmesine neden oluyor. Ancak genel olarak, aday tabanın çoğunun oyunu almış aday olmadığı için yöntem eleştiriliyor. Demokratlardaki daha zahmetli ama daha demokratik yöntem nedeniyle ise genelde seçim yarışı yaz başına kadar sürebiliyor.

Her eyalet, parti büyük kongresine kaç delege gönderebiliyor?

Partilerin büyük kongrelerine katılacak eyalet delegesi sayısı, her parti tarafından hazırlanan bir formülle hesaplanır; burada eyaletin nüfusu, eyaletlerin partinin ulusal adaylarına geçmişte verdikleri destek, gün itibarı ile eyaletteki makamlara parti adına seçilmişlerin sayısı ve parti liderlerinin sayısı gibi faktörler dikkate alınır.

Önseçim 50 eyalette de olacaksa Iowa ve New Hampshire eyaletleri neden bu kadar önemli?

1972 yılından beri her iki parti de önseçim maratonunu Iowa’dan başlatıyor. Iowa aynı zamanda ilk ‘caucus’ eyaleti. Hemen ardından önseçimin yapıldığı New Hampshire ise ‘primary’ yöntemiyle önseçim yapılan ilk eyalet. Bu iki eyaleti kazanan adaylar genel olarak büyük rüzgar yakalıyor ve geri kalan eyaletlerde de kazanıyor. Özellikle New Hampshire bu açıdan çok önemli. Iowa ise genel olarak yarıştan elenenleri belirliyor.

John McCain 2008’de Iowa’da dördüncü olmasına rağmen, New Hampshire’de kazandı ve sonrasında kazandığı popülarite ile partinin adayı oldu.

Obama, 2008’de Iowa’yı kazanınca adaylığı ciddiyete alındı ve Hillary’e karşı kazanabileceği fikri tabana yayıldı. McCain 2000’de ise New Hamshire’de George Bush’u yenmiş ancak sonrasında South Carolina’da yenilince art arda diğer eyaletleri de kaybedip adaylığı W. Bush’a kaptırmıştı. Başkan Harry Truman 1952’de New Hampshire önseçimini kaybedince yarıştan çekilmiş ve yeniden aday olmaktan istifa etmişti. Aynı şekilde Başkan Lyndon Johnson da, 1968’de New Hampshire’de istediği oya ulaşamayınca adaylıktan çekilmişti.

Diğer kritik eyaletler hangileri?

Nevada ve South Carolina eyaletleri. Genel olarak partiler ön seçim sürecini ülkenin dört köşesine yaymak istedikleri için bu iki eyalete de ‘Süper Salı’ denen ve çok sayıda önseçimin aynı gün yapıldığı tarihten önce yapmasına izin veriyor.

Süper Salı nedir?

Her önseçim maratonunda genellikle Iowa, New Hampshire, South Carolina ve Nevada’da önseçimler tamamlandıktan sonra aynı günde 10’dan fazla eyaletin önseçiminin yapıldığı Salı gününe süper salı deniyor. Çok sayıda eyalette aynı gün önseçim yapıldığı için yarışta dramatik sonuçlara yol açabiliyor ve kırılma anı kabul ediliyor. Bu yıl, 12 eyalet ve Amerikan Samoa adalarında önseçimlerin yapılacağı 1 Mart Salı günü, ‘süper salı’ olacak.

En fazla delege sayısına sahip eyaletler hangileri?

California, Cumhuriyetçi Partide 172  ve Demokrat Partide 546 delege oyu ile ilk sırada. Texas, New York, Pennsylvania diğer kalabalık delegeli eyaletler arasında.

Bir aday adayının partinin adayı olabilmesi için ülke genelinde toplam kaç delege oyu kazanması lazım?

Bir adayın partinin başkan adayı olabilmesi için o partinin ülke genelindeki toplam delege sayısının salt çoğunluğunu elde etmesi gerekiyor.

Cumhuriyetçi Partinin başkanlık kurultayına katılacak delege sayısı toplamı 2470. Bir aday adayının, partinin adayı olabilmesi için 1236 delege oyu kazanması gerekiyor.

Demokrat Partinin başkanlık kurultayına katılacak toplam delege sayısı ise 4763. Yani 2382 delege oyuna ulaşacak aday, partinin başkan adayı olacak.

AMERİKA BÜLTENİ‘ni Twitter‘dan ve Facebook‘tan takip edebilirsiniz