Skip to content
Menu

Kongre’den, Obama’nın ‘egemen bağışıklık doktrini’ vetosuna veto

obama-

AMERİKA BÜLTENİ (28 Eylül 2016)

11 Eylül’den zarar gören Amerikalıların, Suudi Arabistan aleyhine ABD’de doğrudan dava açmasına mümkün kılmak için hazırlanan ‘JASTA’ tasarısının yasalaşmasına Obama’nın vetosu da engel olamadı. Obama’nın vetosundan sonra ABD Senatosundan aynı tasarıya yapılan yeni oylamada, sadece bir senatör Obama’ya destek verdi. Senato’dan 1’e karşı 97 oyla geçen yasa, aynı akşamTemsilciler Meclisinde yapılan oylamada da 77’ye karşı 348 oyla yeniden kabul edildi ve yasalaştı. Obama böylece, 8 yılllık başkanlığının bitmesine aylar kala ilk kez, veto kararının Kongre’den veto yemesi ile yüzleşmiş oldu.

Yabancı devletler ve liderleri ABD mahkemelerinde yargılanabilecek

Kısaca JASTA adıyla bilinen “Justice Against Sponsors of Terrorism Act (Terörizm Destekçilerine Karşı Adalet Yasası)” daha önce hem ABD Temsilciler Meclisi hem de Senato’dan geçmişti. Yasa, yabancı devletlere ABD mahkemelerinde bağışıklık kazandıran 1976 tarihli yasada değişiklik yaparak, ABD mahkemeleri için ‘egemen bağışıklık doktrini’ne istisna getiriyor. Buna göre, yabancı devletlerin, ABD sınırları içindeki bir terörist eylemde rol oynadıkları tespit edilirse, ilgili devletin ve yetkililerinin ABD’deki federal mahkemelerde yargılanmalarına kapı aralanıyor.

”Dış politika avukatlara havale edilecek”

11 Eylül terör saldırısını gerçekleştiren 19 kişilik terörist grubunun 15’i Suudi Arabistan vatandaşıydı.  11 Eylül mağdurlarının Suudi Arabistan aleyhine ABD mahkemelerinde açtığı davalar, bir devletin veya devlet başkanının yabancı mahkemelerde yargılanmasına engel olan ‘egemen bağışıklık doktrinine’ takılıyordu. 11 Eylül mağdurlarının kampanyası sonuç vermiş ve tasarı Kongre gündemine gelerek kabul edilmişti.

Obama’nın yasaya karşı çıkarak veto etmesi de, yasa etrafındaki partiler üstü koalisyonu bozmadı. Demokrat Parti Senato grubunun liderlerinden Chuck Schumer, Obama’nın vetosunun aşılması için büyük çaba harcadı. Obama’nın partisi Demokrat Partide sadece Senatör Harry Reid, Obama’nın yanında yer alırken, geri kalan bütün Demokrat Senatörler de Cumhuriyetçi meslektaşları ile beraber yasa lehinde oy kullandı.

Yasaya başlangıçta Obama’ya veto acısı yaşatmak için büyük hevesle sahip çıkan Cumhuriyetçilerde ise zafer havası yerine tedirginlik hakim olması da dikkat çekiyor. Cumhuriyetçi Partili senatör Bob Corker ise, tasarının yasalaşması halinde ABD dış politikasının duruşma avukatlarıa hizmet eden bir yapıya dönüşebileceği endişesini dile getirdi. Yasadan en karlı çıkacak sektör olan duruşma avukatları sektörü, büyük çoğunluğu ile Cumhuriyetçi Partiye muhalefeti ile biliniyor. Ayrıca, yasanın ABD’nin uluslararası güvenlik politikalarında yol açabileceği sonuçlar da Cumhuriyetçileri tedirgin ediyor.

AB: Diğer ülkeler de kendi istisnalarını getirebilir

Avrupa Birliği de JASTA yasasından duyduğu rahatsızlığı birçok kez dile getirmişti. AB’ye göre ABD’de egemen bağışıklığa istisna getirilmesinin ardından diğer ülkeler de egemen bağışıklığa kendi istisnalarını getirme yoluna başvuracak ve bu uluslararası ilişkilerde öngörülemez sonuçları olacak.

Pentagon’un rahatsızlığı da durdurmadı

Dünyada, yabancı ülkelerde askeri varlığı ve aktivitesi en fazla ülkenin ABD olması nedeniyle, bu yasaya karşı en büyük muhalefet ise beklendiği gibi ABD Genelkurmayından ve Pentagon’dan gelmişti. ABD Genelkurmay Başkanı Joseph F. Dunford, Kongre’ye gönderdiği mektupta, yasanın ABD’nin yurtdışındaki askeri birlikleri açısından önemli sorunlar yaratabileceğine dikkat çekmişti. Kongre’ye mektup yazan ABD Savunma Bakanı Ashton Carter da, JASTA’nın yasalaşması halinde ABD’nin yabancı ülkelerin mahkemelerinde dava konusu olacağını ve bu yargılamaların ‘’hoş olmayan şeylerin açığa çıkması’’ ile sonuçlanabileceği uyarısında bulunmuştu. Carter, Temsilciler Meclisinin ilgili komitesine gönderdiği mektupta, ‘’Bu tür davaların, Washington’ı, gizli bilgileri ve hassas bilgileri ifşa etmekle, ABD’ye hasım olacak yönetimlerin sebep olacağı maliyet arasında seçim yapmak gibi oldukça zor bir durumda bırakacağına’’ dikkat çekmişti. ABD’nin, Ortadoğu’daki gelişmeler ve terörle mücadele gibi konular nedeniyle oldukça kritik gördüğü Suudi Arabistan ile ilişkilerini derinden sarsma ihtimali de bir başka endişe kaynağıydı.