Skip to content
Menu

Trump: ABD’de Amerikan bayrağı yakmak suç olsun

american-flag-burning

AMERİKA BÜLTENİ (29 Kasım 2016)

ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump, Twitter üzerinden ülkenin gündemini belirlemeye devam ediyor. Trump’ın başlattığı son tartışma ise ‘ABD’de Amerikan bayrağı yakmanın yasaklanması’. Trump, Salı günü attığı Tweet’te, ‘’Kimsenin Amerikan bayrağı yakmasına müsaade edilmemeli. Eğer yakarlarsa bunun Amerikan vatandaşlığını kaybetmek veya 1 yıl hapis gibi sonuçları olmalı.’’ dedi.

Trump’ın Tweet’inin üzerinden çok geçmeden rakibi Hillary Clinton’ın da senatörken 2005 yılında Kongre’ye bayrak yakmaya bir yıl hapis cezası ve 100 bin dolar para cezası getiren bir yasa teklifi sunduğu ortaya çıktı. Ancak bu tekliflerin önünde büyük bir engel var: Yüksek Mahkeme.

Yüksek Mahkeme: Bayrak yakmak ifade özgürlüğü

Öncelikle, ABD Yüksek Mahkemesi, Kongrenin, bir yasayla, insanların Amerikan vatandaşlığını kaybedeceği suç oluşturamayacağını hükmetmiş durumda. Ancak daha önemlisi, ABD’de bayrak yakmak halen suç değil ve yasal bir yaptırımı yok. Çünkü ABD Yüksek Mahkemesi, bu konuda önüne gelen her iki davada da, insanlara tehlike oluşturmayacak bir şekilde yapılırsa bayrak yakmayı, ifade özgürlüğü sayarak, Anayasanın ifade özgürlüğünü garanti altına alan birinci ek maddesinin (First Amendment) koruması kapsamında olduğu içtihadı oluşturdu. Her iki içtihatta olumlu oy kullanan mahkeme üyeleri arasında bu yılın ilk aylarında yaşamını kaybeden ve Trump’ın seçim kampanyası boyunca ‘yerine aynı kafada birini koyacağım’ vaadinde bulunduğu muhafazakar yargıç Antonin Scalia da vardı.

Cumhuriyetçi Partinin 1984 yılındaki Dallas Kurultayı sırasında bayrak yakarak dönemin başkanı Reagan’ın politikalarını protesto eden Gregory Lee Johnson adlı aktivist, Texas mahkemelerince halkın çoğunluğunca kutsal görülen bir değeri aşağıladığı gerekçesiyle mahkum edildi. Yüksek Mahkeme, Johnson’ın temyiz başvurusunu gündemine almayı kabul etti. 1989 yılında Texas v. Johnson davasında, 9 üyeli ABD Yüksek Mahkemesi, 5 üyesinin (Scalia’nın yanı sıra Anthony Kennedy, William Brennan, Thurgood Marshall ve Harry Blackmun) oyları ile Johnson’ın ‘bayrak yakmak sembolik bir konuşmadır’ tezine katılarak, Anayasanın Birinci Ek Maddesinin, bunun cezalandırılmasına engel olduğuna hükmetti. Hükümde, Johnson’ın bu protestosunu, asayiş ve huzura tehdit olmayacak bir şekilde gerçekleştirdiğine dikkat çekildi.

Yüksek Mahkemenin aynı beş üyesi, bir yıl sonra önlerine gelen U.S. v. Eichman dosyasında, Johnson’ın eylemine karşı Kongre’nin kabul ettiği 1989 tarihli Bayrak Koruma Kanununu Anayasa aykırı bularak iptal etti. Yüksek Mahkemenin İçtihat Hükmünde şu ifadeler kullanıldı:

‘’Bayrak yakmanın toplumun çoğunluğunu rencide ettiğinin farkındayız. Ancak, Yüksek Mahkemenin daha önce defalarca yine ifade özgürlüğü kapsamında gördüğü, dini ve etnik kimlikler hakkında düşmanca sözler sarfetmek veya küfürlü aşağılayıcı karikatürler de toplumun çoğunluğunu rencide eder. Eğer Anayasanın Birinci Ek Maddesinin bir temel ilkesi varsa o da, devletin bir ifade eylemini veya fikiri, sırf toplumun çoğunluğu bunlara katılmıyor veya rencide oluyor gerekçeleriyle yasaklayamayacağıdır. Bayrağa saygısızlığı suç haline getirmek, bu ulusal amblemi saygın ve saygıya değer hale getiren özgürlüğü zayıflatmaktır.’’

Uzun yıllar mahkemenin tutucu kanadının en etkili ismi olan Scalia, bayrak yakmanın suç sayılmasına karşı oy verişini, yıllarca, kişisel inancına aykırı olsa da Anayasanın lafzi yorumlanması gerektiğine olan inancının bir sonucu olduğunu vurgulayacaktı. Geçen yıl katıldığı bir konferansta, Anayasanın lafzına bağlılığı nedeniyle, hukukçu olarak özellikle ifade özgürlüğü davalarında kişisel inancına aykırı kararlara katıldığını belirten Scalia, ‘’Benim kişisel inancıma kalsa, bu bayrağı yakan sandaletli karışık sakallı her hippiyi hapse tıkarım. Ama ben kral değilim’’ diye konuşmuştu.

Yüksek Mahkemenin içtihadına kadar 48 eyalette süren bayrak yakma yasağının iptalinde başrolü oynayan Gregory Lee Johnson ise hala bayrak yakmaya devam ediyor. Son olarak Cumhuriyetçi Partinin Ağustos ayındaki Cleveland Kurultayı sırasında bayrak yakma eylemi gerçekleştirirken polis tarafından, kendi pantolonunu da yaktığı ve çevreye yangın tehdidi oluşturduğu gerekçesiyle tutuklandı. Davası tutuksuz süren Johnson, polisin iddiasının gerçek dışı olduğunu ve bayrak yakma eylemi sırasında elbisesinin tutuşmadığını ve çevreye yangın tehdidi oluşturmadığını savunuyor. ABD’de yükselen milliyetçi dalgaya karşı bu eylem geleneğine başlayan Johnson, on yıllar süren bayrak yakma eylemlerini ABC televizyonuna değerlendirirken, ”ABD’de bugün aynı milliyetçi şovenizm hem de artarak sürüyor.” diye konuştu ve yeni yasalar çıksa bile bayrak yakarak protestosunu sürdürmeye kararlı olduğunu söyledi.

Peki Trump, durup dururken bu konuyu neden gündeme getirdi?

Reason yazarı Jesse Walker’a göre, çünkü toplumda büyük desteği olan bayrak yakmanın yasaklanması konusunu konuşmak Trump için, ‘bugünlerde sıkça konuşulan başkanlığı süresince mal varlığının nasıl yönetileceği ve şirket çıkarları ile ülke çıkarlarını nasıl ayıracağını tartışmaktan çok daha cazip bir tartışma.

Walker, ‘bayrak yakmanın suç sayılmasını’ isteyen Trump’a bir şeyi daha hatırlatıyor; Amerikan bayrak Kanunu:

”Bayrak, malzeme olarak artık sergilenecek bir amblem olmayacak kadar yıprandığında, saygın bir şekilde imha edilmelidir. Tercihen yakılarak…”

***

Amerika Bülteni’ni Twitter’dan takip etmek için: