Skip to content
Menu

Amerika, Kolomb’u nasıl keşfetti?

Chicago’daki 1892 Columbia Dünya Fuarının merkezindeki dev Kolomb heykeli

AMERİKA BÜLTENİ (12 Ekim 2017)

12 Ekim 1492 sabahı Yeni Dünya’ya ulaştıktan 4 yıl sonra 1496’da Kolomb, bugünkü Dominik Cumhuriyetini kapsayan Santa Domingo kolonisinin valisiydi. İşinden nefret ediyordu. Kolonideki yoldaşlarını ve özellikle de asillere liderliğini kabul ettiremiyordu. Çünkü bu kişilerin bu yeni ülkeyi kolonileştirme gibi bir dertleri yoktu. Mümkün olan en kısa sürede zenginleşip geri dönmekten başka dertleri yoktu. Kolomb ise onların bu altın şehvetini karşılayacak bir yönetim sergileyemiyordu. Kolonin kendisi de, Kolomb’un 1492’de yola çıkmak için İspanya hanedanlığına verdiği zenginlik sözleri de fiyaskoya dönüşmeye başlamıştı. İspanya krallığının 1500 yılında adaya gönderdiği müfettiş, Vali Kolomb’u ‘vazifeyi suistimal’ suçundan tutukladı. Kolomb, ‘kaşif’i olduğu Amerika kıtasından İspanya’ya bir geminin içinde bu kez zincirlenmiş olarak gönderildi. Mahkeme karşısına çıkmak için 7 ay zindanda kaldı. Zincirlerinin sökülmesini bütün bu sürede reddetti. Hatta ölürse zincirleriyle gömülmeyi vasiyet etti. Ancak 1502 yılında son bir seyahat daha yapmasına izin verildi. 1506’da öldü. İspanyollar ve tarihçiler de dahil herkes tarafından unutuldu gitti. Ta ki yaklaşık 300 yıl sonra Yeni Dünya’da kurulacak devlet tarafından yeniden keşfedilinceye kadar…

Amerika’nın Kolomb’u keşfi

Aslında ilk kez bir İngiliz dergisi 1738 yılında 13 koloniden oluşan Yeni Dünya için ‘Kolomb Ülkesi’ anlamında ‘Columbia’ adını kullanmıştı. Jonathan Swift de Gulliver’in Gezileri adlı klasiğinde Amerika yerine ‘Columbia’ adını kullandı. Liliput cücelerinin dünyasının adı olarak bu isim onlarca yıl karikatürleşti. İngiliz Parlamentosunda bu koloniler için hangi ismin kullanılacağı da onlarca yıl tartışma konusu oldu ve bu sürede ‘Columbia’ sıkça kullanıldı. ABD’nin kurucu babaları da bu nedenle isme büyük aşinalık kazandı.

13 kolonide, İngiltere’den bağımsızlık duygusu güçlendikçe de, birliklerini, o zamanın uluslararası dili olan Latince’ye uygun bir şekilde isimlendirme ihtiyacı da doğdu. ‘Columbia‘ bu ihtiyacı karşılayan şiirsel bir isimdi. Hem Latince olması, bir çoğu Roma uygarlığı tutkusuyla bilinen kurucu babalara da sempatik geliyordu. 1790 yılında ABD’nin ilk devlet gemisi olacak 1783 yapımı gemiye ‘Columbia’ adı verildi. Daha sonra keşif gemisine dönüşen ‘Columbia’nın keşfettiği coğrafyalara da (Örneğin Kanada’daki ‘Bristish Columbia’) bu geminin adı verildi.

Columbia gemisinden 200 yıl sonra 1981’de inşa edilen uzay mekiğine de aynı amaçla ‘Columbia’ adı verilecekti. Columbia mekiği 2003 yılında atmosfere girdikten kısa süre sonra parçalanacak ve 7 mürettebatı ile okyanusa gömülecekti.

New York Kraliyet Üniversitesi (King College), İngilizlerin New York’tan çıkarılmasından sonra 1784’te adını ‘Columbia Üniversitesi’ olarak değiştirdi.

1791 yılında ülkenin başkenti olmak üzere hiçbir eyalete bağlı olmayan bir ‘federal başkent’ inşa etme kararı alındığında da bu başkente ‘DC’ yani ‘District of Columbia (Kolomb Ülkesinin Bölgesi)’ adı verildi. Sonradan başkentin ismine ülkenin ilk başkanı Washington’un adı da eklendi.

Dönemin ünlü yazarı Washington Irving’in de 1838 yılında Kolomb’un ilk biyografisini yazması ile Kolomb bir Amerikan efsanesine dönüşmeye başladı.

Amerikalıların Kolomb tutkusu ise, Kolomb’un Amerika’ya gelişinin 400’ncü yılında zirveye çıktı. Fransa 3 yıl önce 1889’da Paris Dünya Fuarı ile dünyada o güne kadar görülmüş en büyük fuarı düzenlemişti. ABD, dünyaya Avrupa ile eşit olduğunu göstermek için kendi Dünya Fuarını yapmaya karar verdi. Kolomb’un Yeni Dünyaya ulaşmasının 400’ncü yıldönümü günü olan 12 Ekim 1892’de Chicago’daki ‘Columbian Exposition’ Fuarı açıldı. Dönemin Başkanı Benjamin Harrison’un fuarı açtığı gün Amerikan okullarında da ‘’Pledge of Allegiance’’ andı okunmaya başlandı.

Fuarın ana giriş salonuna Kolomb’un 71 dev portresi asıldı. Kolomb artık Amerikan rüyasının sembolü olmuştu. Bir yoksul yüncünün oğlu, döneminin bütün ünlü bilginlerine kafa tutarak ‘’hiçbir kimsenin daha önce gitmediği yere’’ gidiyordu. Mississippi’nin batısına geçmeye çalışacak öncülere ilham kaynağı oldu bu öykü. Dahası Kolomb, Amerikalıların o günlerdeki en büyük düşmanı olan İspanyollardan da değildi, İtalyandı. İspanya’nın ABD’yi bir keşfettik iddiasını rahatlıkla ret edebilirlerdi.

Başkan Harrison, Kolomb Ülkesi Fuarını açtığı günü, ‘Keşif Günü’ olarak ilan etti. Bu fikir, 1937 yılında ABD Kongresince de kabul edildi ve ABD’de her 12 Ekim ‘Kolomb Günü (Columbus Day)’ olarak resmi tatil oldu. Daha sonra ise bu tarih, her Ekim ayının ikinci pazartesi günü olarak değiştirildi.

Amerika’nın Kolomb’un bir zalim olduğunu keşfi

Kolomb’un kıtaya ulaşmasının 500’ncü yılını kutladığı 1992 yılında ise bambaşka bir Amerika ve bambaşka bir Kolomb algısı vardı artık. Amerika, Kolomb’u bir kez daha keşfediyordu. Kolomb, ”yerlilere karşı acımasız bir zalim” ve hatta ‘terörist’ olduğu iddiasıyla ülke çapında protesto edilmeye başlandı. Connecticut Nehri Powwow Cemiyetinin başkanı da olan Kızılderili lideri Ray Geer, New York Times gazetesine o günlerde yaptığı açıklamada, ‘’Neyin keşfi? Biz ondan önce de buradaydık’’ diye konuşacak ve ekleyecekti: ‘’Kolomb’un bizi keşfettiği söylemini son derece rencide edici buluyoruz’’.

Bu anti-Kolomb bakış her yıl daha güçlendi. Sonraki süreçte, ABD’de çok sayıda eyalet ve yerleşim birimi her Ekim ayının ikinci Pazartesi gününü, ‘Kolomb Günü’ olarak değil, ‘Yerli Topluluklar Günü’ olarak kutlamaya başladı. Salt Lake City, Los Angeles gibi büyük kentler de katıldı buna. Kolomb heykelleri sık sık vandalizm kurbanı oldu oluyor. New York’un ünlü ‘Columbus Circle’ meydanının ortasındaki Kolomb heykelini kaldırma teklifi, sık sık New York belediye meclisinin gündemine geliyor. Ancak yerel politikacılar, şehirde güçlü İtalyan Amerikan toplumu nedeniyle henüz buna cesaret edemedi.

Kolomb Günü’nü sadece İtalyan Amerikalılar ‘İtalya Günü’ olarak yürüyüşler yapıyor. Bu yürüyüşlere Amerikalı politikacıların katılımı da, artan baskıdan dolayı her yıl daha da azalıyor. Kolomb karşıtı gösteriler, 2000’lerin başında ABD’yi de aşıp, Orta ve Güney Amerika ülkelerine de sıçradı. Her yıl 12 Ekim’de kıtanın her yerinde yerli halklar ve aktivistler, protestolar düzenliyor.

Kolomb’un Amerika ile işi bitse de Amerika’nın Kolomb ile işi bitmiş görünmüyor. Mitler, gerçekler, aşırı övgüler, abartılı yergilerle dolu bir tartışmada Amerika hala gerçek ‘Kolomb’u keşfetmeye çalışıyor.

AMERİKA BÜLTENİ‘ni Twitter‘dan ve Facebook‘tan takip edebilirsiniz

Amerika’yı kim keşfetti?