Skip to content
Menu

2017’de ABD gündemine damga vuran Rusça sözcük; Kompromat

CEMAL TUNÇDEMİR
31 Aralık 2017

Bill Clinton’ın başkanlığının son yılında, başında Janet Reno’nun bulunduğu ABD Adalet Bakanlığının, kürtaj karşıtı bazı derneklerle ilgili gizli bir terör soruşturması yürüttüğü yönündeki dedikodular, muhafazakar kesimleri hareketlendirmişti.

İşte o günlerde Amerikan muhafazakar kesimlerinin en popüler tabloid gazetesi New York Post’un muhafazakar köşe yazarı Rod Dreher’ın üyesi olduğu Katolik kilisesinden, bağlantıları çok güçlü bir isim ona, Bill Clinton yönetiminin ‘’kürtaj hakkı düşmanlarına’’ karşı FBI’ı kullanmak istediğini ancak FBI’da bazı üst düzey isimlerin buna direndiğini” anlattı. Bu kişi daha sonra Dreher’ı, FBI’daki bir üst düzey isimle, Robert Hanssen ile de irtibatlandırdı ve Hanssen’e kefil olduğunu söyledi. Muhafazakar bir gazeteci için o günlerde bu adeta altın bir kaynaktı.

Dreher hemen Hanssen’i aradı. Hanssen ona, Clinton’ın yönetiminin kürtaj karşıtlarını devlet düşmanı ilan edip halletmeye çalıştığını ama FBI’ın içinde buna bir direniş olduğunu açıkladı. Dreher’ın, ‘üst düzey bir FBI kaynağına’ dayandırarak bunu yazdığı köşe yazısı muhafazakarların gündemine bomba gibi düştü. Yazı bir çok muhafazakar yayın organında yeniden yayınlandı. Ve bu kesimde söz konusu dedikoduya olan inancı iyice pekiştirdi.

Bundan yaklaşık 1 yıl sonra 18 Şubat 2001 Pazar sabahı, emekliliğine sadece 3 ay kalmış Robert Hanssen, Virginia’daki bir banliyönün sessiz bir parkının köşesindeki ‘Ellis’ kod adlı bir zulaya, içinde çok gizli bir çok devlet belgesinin olduğu plastik bir torbayı saklarken, 10 kadar silahlı FBI ajanının kendisini izlediğinden habersizdi. Belgeleri gizli zulaya yerleştirip de geri ayrılmaya yeltendiğinde ortaya çıkan ajanlar tarafından kıskıvrak yakalandı. O sırada, hemen yakınlarda Arlington’da bir başka FBI timi, ‘Lewis’ kod adlı zulanın etrafında gizlenmiş, kimliği belirsiz bir Rus ajan tarafından yerleştirilen ve Hanssen’in alması gereken pakedi, Hanssen’in gelmemesi üzerine, Rus ajanın geri almak için gelip gelmeyeceğini bekliyordu. Rus ajan gelmedi. ‘Lewis’ kod aldı zulaya, Hanssen’in alması için bırakılan paketten tamamı 100 dolarlardan oluşan 50 bin dolar çıkmıştı.

Hanssen, karşısında meslektaşlarını gördüğünde şok olmuştu. Ama asıl büyük şoku, Rusların kullandığı zulaya belge yerleştirmeye gelecek ve yıllardır kimliğini çözmeye çalıştıkları “Graysuit (gritakımlı)” kodlu işbirlikçinin, FBI’ın sovyet casuslarını izlemekle görevli karşı istihbarat yöneticisi olduğunu gören FBI yaşıyordu. FBI Başkanı Louis Freeh, ABD’ye karşı gerçekleşmiş en büyük ihanetlerden biri ile karşı karşıya olduklarını ve bu çift taraflı ajanın ABD’ye verdiği zararın muazzam olduğunu söyleyecekti. Soruşturma sonunda Hanssen’in 1985 yılında Sovyet istihbaratınca devşirildiği ve o tarihten beri, Sovyetlerin yıkılmasına rağmen Rus ajanlarca kullanılmaya devam edildiği ortaya çıktı.

Haber kamuoyuna açıkladığında en büyük şoku ise bir yıl önce onunla irtibat kuran muhafazakar yazar Dreher yaşıyordu. Dreher, haberi duyduğu sabah yaşadığı şoku, 16 yıl sonra ilk kez bu hafta muhafazakar politika dergisi ‘American Conservative’de yayınlanan yazısında anlattı.

Nasıl şaşırmasın ki? Hanssen, tam bir Katolik aile babasıydı. Ailesine çok düşkün görünen, son derece dindar bir bürokrattı. FBI’daki meslektaşlarına sürekli, ‘Allahsız dinsiz Sovyetler’ konuşmaları yapıyordu. Katolik tarikatı Opus Dei’nin üyesiydi. Başkent Washinton DC’de Yüksek Mahkeme üyesi Antonin Scalia ve FBI Başkanı Louis Freeh gibi çok kudretli isimlerin de gittiği elit Katolik kilisesindeki dini ayinlerin müdavimiydi. Kilise rahibinin verdiği bilgiye göre de 10 yılı aşkın süre her sabah 6:30’daki ayini hiç kaçırmamıştı.

‘’Bir muhafazakar Katolik gazeteci-yazar olarak diyebilirim ki, ben, bu kadar güçlü bir dindar görüntüye sahip Hanssen’in bana anlatacağı her şeye ama her şeye inanmaya hazır gazetecilerden biriydim’’ diye yazan Dreher, daha sonra Hanssen’in kendisinden çok daha ünlü bir muhafazakar köşe yazarına daha haber ve yorumlarında ‘kaynaklık’ yaptığını öğrendiğini de aktarıyor.

Elbette ki Hanssen, özel olarak yetiştirilmiş bir ajan değildi. Sonradan devşirilmişti. Peki, dindar bir katolik, neden ‘Allahsız’ dediği Sovyetlere çalışmıştı? Hanssen’in, karısı da dahil herkesin bildiği, tanıdığı ve gördüğü yüzünde, dindar katolik bir bürokrat vardı. Ancak, bir de sadece Rus ajanların bildiği bir yüzü daha vardı. Bob Hanssen bir seks manyağıydı. Bu doyumsuz seks hastalığı ile yaşadığı ilişkiler ağı, Sovyet ajanların eline altın tabakta bir ‘kompromat‘ sunmuştu. Şantajla başlayan birliktelik daha sonra ücretli bir işbirliğine dönüşmüştü. Hanssen bu işbirliğiyle elde ettiği para ile, zevklerinin peşinde bütün dünyayı dolaşabiliyordu. Uzun yıllar boyunca, gizlemekte son derece başarılı olduğu çift kimlikli yaşam sürmüştü.

İngilizcenin en büyük sözlüğü olan Oxford İngilizce Sözlüğü her yıl olduğu gibi bu yıl da ‘yılın kelimesini’ seçmeye hazırlandığında oldukça zor bir seçimle yüzyüze kalacaktı. Çünkü yılın kelimesine en yakın üç adaydan biri İngilizce değil Rusça bir kelimeydi; ‘Kompromat’.

‘Kompromat’, Rusçada, ‘özellikle ünlü ve etkili kişilere karşı şantaj, itibarsızlaştırma veya sadakatini pekiştirme amaçlı kullanılabilir materyalleri’ ifade eden bir sözcük. 1930’lu yıllar Sovyet gizli polis jargonundan Rus politik literatürüne geçmiş. Sovyet döneminde daha çok Komünist Partisi içindeki güç mücadelelerinde rakipleri kulvar dışı bırakmak veya zayıflatmak için ‘kompromat’ kullanılıyordu. Bununla beraber, zaman zaman Moskova’yı ziyaret eden veya başka yerlerdeki yabancı diplomatlar da tuzağa çekilerek haklarında ‘kompromat’lar oluşturuldu. Hakkında ‘kompromat’ oluşturulan diplomatlar, gazeteciler, yabancı yetkililer, isimlerinin saygınlığını veya evliliklerini kaybetmek yerine Sovyet ajanlarıyla gizli işbirliğini daha katlanılır bir sıkıntı buluyordu.

Sözcüğün uluslararası şöhrete ulaşmasında ise 1999 yılı Mart ayında Rus televizyonunda yayınlanan bir videonun rolü büyük oldu. Bir saunada çekildiği anlaşılan videoda, iki genç kızla sevişen orta yaşlı erkeğin Rusya Federasyonu Başsavcısı Yuri Skuratov olduğu iddia ediliyordu. Kasedin, dönemin ‘’FSB başkanına benzeyen bir kişi tarafından televizyon kanalına bizzat getirildiği’’ iddia edildi. Nitekim, Skuratov, kasedin sahte olduğunu ve kasetteki kişinin kendisi olmadığını savununca, Rusya istihbarat örgütü FSB’nin o günlerdeki başkanı Vladimir Putin, 8 Nisan günü bir basın toplantısı düzenleyerek, videoyu incelediklerini belirtti ve kamuoyundaki şüpheleri giderecek kesinlikte bunun Skuratov olduğunu ilan etti. Skuratov sadece saygınlığını değil bu açıklama sonrası işini de kaybetti.

Dönemin Rusya devlet başkanı Boris Yeltsin, bütün bu gelişmeye en çok sevinen isimdi. Çünkü, Skuratov’un Yeltsin’in ve yakınlarının yolsuzlukları ile ilgili çok ciddi bir soruşturması tamamlanmak üzereydi ve başsavcının elinde çok güçlü delilller vardı. Yeltsin, kendisini Skuratov belasından kurtaran Putin’in becerikliğine hayran kaldı ve bu video yayınlandıktan sadece bir kaç ay sonra 9 Ağustos günü Putin’i Rusya’nın başbakanı yaptı. Orada da kalmadı Putin’i, halefi ilan etti. Yeltsin’in halefi olarak görülen Yevgeni Primakov ve arkasındaki politik güç tasfiye olmuş, Putin ve arkasındaki bürokratik güç iktidar olmuştu.

Putin başbakan olduktan sadece bir kaç ay sonra, 31 Aralık 1999 günü, Boris Yeltsin sürpriz şekilde aniden devlet başkanlığından istifa ettiğini açıkladı. Rusya anayasasına göre Putin aynı gün vekaleten devlet başkanlığını üstlendi. Putin’in aynı gün devlet başkanı olarak imzaladığı ilk kararname, ‘’Rusya Federasyonun eski devlet başkanları ve ailelerinin dokunulmazlık garantisi’’ oldu. Böylece Yeltsin kenara çekilirken, kendisi ve ailesi hakkındaki yolsuzluk ve rüşvet dosyası da kapandı. 26 Mart 2000’de yapılan devlet başkanlığı seçimini oyların yüzde 53’ünü alan Putin kazandı. Ve Rusya, o tarihten beri Putin’in ülkesi.

Sovyet iç politikasının en tehlikeli silahlarından biri olan kompromat, Sovyet sonrası dönemde de Rusyanın gündeminden hiç düşmedi. Örneğin son olarak, 2000-2004 yılları arasında Rusya Başbakanlığı da yapan muhalif lider Mikhail Kasyanov’un seks kasedi, 2016 sonbaharındaki parlamento seçimlerinden hemen önce, Putin’in kontrolündeki bir Rus kanalında yayınlandı. Kasette, Kasyanov bir başka muhalif aktivist ile seks yapıyor ve ikili daha sonra diğer arkadaşları hakkında dedikodu yapıyordu. Kaset bu yönüyle sadece bir seks kasedi değil muhalefet cephesini karıştırma potansiyeli de taşıyordu. Kasyanov’un partisi Duma’da hiçbir sandalye kazanamadı.

Parasını ödeyen herkesin, başkaları hakkında ayıp veya suçlarının materyalini yayınlatabileceği ‘kompromat.ru’ diye bir Rus internet sitesi bile var. Sitenin kurucusu Sergey Gorshkov, siteyi, 1999 yılındaki ünlü seks kasedi skandalı sonrası kurmaya karar vermiş. Putin’in muhaliflere suikast talimatı verdiğine ilişkin iddiaların da yer aldığı siteye, Putin’in talimatı ile Rusya’dan erişim engellenmiş durumda.

Kompromat sözcüğünü bu yıl İngilizce konuşulan dünyanın gündeminin zirvesine taşıyan ise, 10 Ocak 2017 günü Amerika’yı sarsan bir haber oldu. ABD istihbarat servislerinin, Başkan Obama ile seçilmiş başkan Donald Trump’a bir brifingle verdiği iddia edilen habere göre, yabancı bir ihtihbarat kaynağından, Rus istihbaratının elinde Donald Trump ile ilgili seks ve finans içerikli ‘kompromat‘ olduğu öğrenilmişti. Bu bilgi, hem Obama’ya hem de Trump’a, dönemin Ulusal İstihbarat Başkanı James Clapper, FBI Direktörü James Comey, CIA Direktörü John Brennan ve NSA Direktörü Amiral Mike Rogers’tan oluşan en üst düzey istihbarat heyetince bizzat sunulmuştu. Rapora göre, Trump’ın, sahibi olduğu güzellik yarışmasının Moskova’da düzenenlenen yarışmasına katılmak için 2013 yılında gittiği Moskova’daki bir hotel odasında bir grup Rus hayat kadınıyla seks partisinin başından sonuna kadar Rus istihbaratınca videoya kaydedildiği iddia ediliyordu. Hatta, Rus kızların Trump’ın önünde ‘golden shower’ yaptıklarına kadar detaylı tasvir de yapılıyordu. Yine, Moskova Ritz-Carlton Hotelinde kısa süre önce Obama çiftinin de kaldığı başkanlık odasında ve yattığı yatakta, Trump ile ilgili bir başka kayıt daha olduğu da medyanın rapora dayandırdığı iddialar arasındaydı. Yine Trump’ın bazı Rus yetkililerle Amerikan yasalarına göre rüşvet sayılan alışverişler yapması ile bazı finansal ve emlak girişimlerindeki suçlarla ilgili de Rus servislerinin elinde yeterince ‘kompromat’ olduğu da aynı brifing ile ilişkili iddialar arasındaydı. İddiaya göre, Amerikan istihbarat servislerinin yöneticileri, ”bütün bu ‘kompromat’ yığınının, ABD başkanını, Rusya’ya karşı ‘zaafiyete ve manipüle edilebilir’ duruma düşürebileceği endişesini” görevdeki ve müstakbel başkan ile ayrı ayrı paylaşmışlardı.

Trump bu iddiaları kesin bir dille yalanladı. ‘Bende temizlik hastalığı var’ diyerek ‘golden shower’ türü bir fantezisi olamayacağını ima etti. Kremlin sözcüsü ise, ‘Kremlin, kimse hakkında kompromat biriktirmez’ diyerek iddiaları yalanladı. Bununla beraber, bazı Rus diplomatlarının sınır dışı edilmesiyle Rusya ile ABD arasında gerginliğin yükseldiği geçtiğimiz Eylül ayında, sağcı Rus lider Nikita Isaev, Russia 24 kanalına yaptığı açıklamada, ‘Trump’a karşı kompromatlarımızı kullanmanın zamanı geldi’ diye konuşacaktı. Aynı zamanda Rusya Modern Ekonomi Enstitüsü başkanı da olan Isaev, ‘Rusya’nın elinde kompromat var mı?’ sorusuna da, ‘Elbette, elimizde var bunlar’ diye yanıt verecekti.

‘Kompromat’ sözcüğü İngiliz politikasında da bu yıl sıkça yankılandı. Bir dönem İngiliz Parlamentosunda Rusya dostluk grubu başkanlığı da yapan İngiliz İşçi Partili eski Avrupa Bakanı ve milletvekili Chris Bryant, Rus hükümetinin kendisine homofobik şantaj yaptığını açıkladı ve, muhafazakar politikacılar Dışişleri Bakanı Boris Johnson, Uluslararası Ticaret Bakanı Liam Fox, Avrupa ve Amerika Bakanı Alan Duncan, AB’den Ayrılma Süreci Bakanı David Davis hakkında da Rusların ‘kompromat’ biriktirmeye çalıştığını bildiğini açıkladı.

Sovyet ve Rus politik iktidarlarına muhalefetiyle bilinen, 12 yıllık çalışma kampı hapsinden sonra 1976’da sürgün edilmesinden beri Londra’da yaşayan 73 yaşındaki Rus yazar ve aktivist Vladimir Bukovsky’nin bilgisayarında 2015 yılında ‘çocuk pornosu’ materyalleri yakalanması ile ‘kompromat’ bir kez daha İngiliz medyasında gündem oldu. Bukovsky, kendi bilgisayarında böyle bir şeyin olmadığını, bir arka kapı yazılımı kullanılarak görüntülerine bilgisayarına yüklendiğini sonra da ihbarın yapıldığını iddia ediyor. Bu konudaki teknik inceleme sürerken, 2018 Şubat ayında görülecek dava, ‘kompromat’ sözcüğünü yeniden İngiltere gündemine taşımaya aday.

Oxford sözlüğü, kendi iç değerlendirmeleri sonunda yılın kelimesi olarak youthquake’te karar kıldı. Çünkü 1960’lı yıllardaki gençlik devrimi sırasında üretilen sözcüğün, 2017 yılı içinde kullanımı yüzde 40 artmıştı. Milenyum kuşağının, yani internet kuşağının, aktif politik yaşama dahil olması, İngiltere ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde sandığa giderek oy kullanması, anketlerde öngörülenlerin aksine sonuçlar çıkmasına neden olmuştu. Yeni kuşakların bu katılımı, son yıllarda hızla bütün dünyayı saran, muhafazakar milliyetçi popülist ve otoriter dalgaya karşı yeni bir dalga mı oluyor sorusu etrafında yığınla tartışma yapılıyor. Oxford’un yılın kelimesine diğer güçlü adayı ise, ‘kendi düşündüğüne ve kabulüne ters bir fikir veya sosyal değişime muhatap olduğunda hemen rencide olup sinirlenen alıngan Anglo Sakson muhafazakar erkekleri’ anlatan “broflake” sözcüğüydü.

‘Youthquake’ ve ‘broflake’ sözcüklerini, önümüzdeki sosyal ve politik değişim fırtınalarında 2017’deki kadar popüler olmasalar da duymaya devam edeceğiz görünüyor. Ancak, Robert Mueller’ın Trump’ın seçim kampanyası hakkında yürüttüğü Rusya soruşturmasının sonuçlanma olasılığı, 18 Mart’taki Rusya devlet başkanlığı seçimi, ABD’de bahar aylarında başlayacak önseçim maratonu ve sonrasında 6 Kasım’daki Kongre seçimi gibi kritik dönemeçler dikkate alındığında, ‘kompromat’ sözcüğünü 2018’de, 2017’dekinden bile daha fazla duyma olasılığımız çok yüksek.
CEMAL TUNÇDEMİR‘i Twitter’dan takip edebilirsiniz