Skip to content
Menu

Wuhan kentinin Çin ekonomisi açısından önemi ne?

AMERİKA BÜLTENİ (29 Ocak 2020)

Wuhan kenti, Aralık ayı sonundan itibaren görülen coronavirüs salgını nedeniyle 23 Ocak günü tamamen karantina bölgesi ilan edildi. 29 Ocak günü itibarı ile 132 kişi bu virüsten dolayı yaşamını yitirirken, virüsün bulaştığı insan sayısı 6000’e yaklaşmış durumda. 

Wuhan, Çin’in merkezinde yer alan ve ülkenin endüstriyel ve ulaşım kavşaklarından biri olan Hubei eyaletinin başkenti. Çin’in nüfusu en kalabalık 7’nci şehri ve ülkenin merkez kesimindeki en kalabalık şehri. Sanayi şehri Wuhan, ülke sanayii, nakliye ve ulaşımındaki bu rolü nedeniyle, ‘ülkenin ana caddesi’ diye adlandırılıyor. Bir çok yabancı kaynak da bu özelliği nedeniyle Wuhan’a, Çin’in Chicago’su nitelemesi yapıyor. 11 milyon nüfuslu kentin 2019’daki ticaret hacmi 35 milyar doları aştı. Dünyadaki 500 büyük şirketin 300’den fazlası Wuhan’da ticari faaliyet yürütüyor. Renault SA, PSA Group Peugeot, IBM, HSBC, Siemens, Walmart, Ericsson, Microsoft, Wuhan’da bina ve faaliyete sahip küresel devlerden bazıları. Kent, Çin’in milli otomotiv sektörünün de kalbi konumunda. Alman, Amerikan, Japon ve Fransız firmaları gibi bazı küresel otomobil üreticilerinin de Wuhan’da fabrikaları var. Wuhan, son yıllarda başta optik olmak üzere yüksek teknolojinin de merkezi olmak için yatırımlarını artırmıştı. Şehirde 350’den fazla bilimsel ve teknolojik araştırma enstitüsü faaliyet yürütüyor.

Coronavirus salgınının, şimdiden, Çin’in bu yıl 5.9 olarak öngörülen ekonomik büyümesini, yarım ile 1 puan arasında düşük gerçekleşmesine neden olacağı düşünülüyor. Salgının boyutlarının büyümesinin ise çok daha ciddi ve küresel ekonomik etkileri olabilir.

Çoğu ekonomist, 2003 yılındaki SARS salgını sırasında da görülen ekonomik negatif etkilerin salgının kontrol altına alınmasından sonra kısa ömürlü olduğuna dikkat çekiyor. Yine günümüzdeki Çin’in, kültürel, ekonomik ve teknik altyapı olarak bir salgınla mücadele etmeye 2003 yılındaki Çin’den çok daha hazırlıklı olduğuna da vurgu yapılıyor.

Bununla beraber bazı ekonomistler ise 2003’ün Çin’i ile 2020 Çin’i arasındaki farka dikkat çekerek, sadece virüsün değil ekonomik etkilerinin de bütün kürede ciddi şekilde hissedilebileceği uyarısı yapıyor. 2003 yılından bugüne Çin, küresel ticaretini muazzam ölçülerde arttırdı. 2003 yılında 1,5 trilyon dolar büyüklüğüne sahip Çin ekonomisi, 2019 yılı sonu itibarı ile 14 trilyon dolar civarında bir büyüklüğe sahip. Çin ekonomisi, 2003 yılında küresel gayrisafi hasılanın yüzde 4’ünü oluştururken günümüzde yüzde 16’sını oluşturuyor. Çin, son 17 yılda insani ve ekonomik olarak neredeyse bütün dünya ile entegre hale geldi. Örneğin Mercedes, toplam otomobil satışlarının yüzde 30’unu sadece Çin’de gerçekleştiriyor. BMW, nerdeyse aynı orana sahip. Starbucks’ın ülkedeki cafe sayısı 5000’e yaklaşmış durumda.     

Öte yandan Çin’de yeni yıl tatil nedeniyle on milyonlarca Çinli turisti ağırlamak için aylardır hazırlık yapan bir çok Uzakdoğu ülkesinde turizm sektörü de salgından oldukça olumsuz etkilendi. Dünyanın en büyük turizm destinasyonlarından biri olan Tayland’ın ağırladığı her üç turistten biri Çinliydi. Aylardır süren protesto gösterileri nedeniyle ekonomisi hali hazırda durgunluğa girmiş olan Hong Kong, kentte coronavirus taşıyıcısı vakasının da 10’a yaklaşmasıyla, çok daha ciddi bir ekonomik türbülansın eşiğine gelmiş durumda. Güney Kore, Japonya, Tayvan gibi bir çok komşu ülke, salgının ülke insanlarına oluşturduğu tehdidin yanı sıra ekonomilerine oluşturmaya başladığı potansiyel tehdide karşı da alarma geçmiş durumda.  

Salgının etkileri okyanus ötesi ülkelere de ulaşmış durumda. ABD’de hastalığın bulaştığı ikinci vakanın da ortaya çıkmasından hemen sonra Dow Jones endeksi 250 puan birden düşüş gösterdi. Salgın ABD ekonomisinde de yavaşlamaya neden oldu.