Skip to content
Menu

CDC’nin ‘’yüzde 6’’ istatistiği komplo teorisinin ispatı mı?

AMERİKA BÜLTENİ (31 Ağustos 2020)

Dünyada 25 milyonu aşkın COVID-19 vakası var. 850 bine yakın kişi, bu virüsün neden olduğu sağlık sorunları nedeniyle yaşamını yitirdi.  Milyonlarca kişi evinde veya hastanelerde halen sağlık mücadelesi veriyor. Ama bütün bu ‘gerçekler’, ”koronavirüs diye bir şey olmadığına, bu uydurma tehdidin abartılarak küresel bir plan için panik yaratıldığına” inananların kanaatlerini değiştirmeye yetmiyor. ABD Salgın Hastalıkları Önleme ve Mücadele Dairesi CDC’in önceki gün yayınladığı rapordaki bir istatistik bu kesimlerin sarıldığı yeni ‘delil’ oldu. 

CDC’nin raporu ne diyor? 

Raporun ‘yan hastalıklar (comorbidities)’ alt başlığında, şu cümle yer alıyor: 

‘’Tablo 3’te ölümlerin sadece yüzde 6’sında ölüm sebebi olarak ‘sadece KOVID-19’ gösteriliyor.’’

Yani CDC’nin, ölenlerin sadece yüzde 6’sının ölüm sebebinde ‘sadece KOVID-19’un ölüm sebebi olarak gösterildiğini raporlaştırdığı doğru. Kaldı ki CDC, ölüm raporlarından derlediği bu istatistikleri her hafta yayınlıyor. Yani yeni bir durum yok. 

Peki neden bu haftaki rapor yankı yaptı?

Bu cümle, raporun kastından ve bütününden ayrıştırılarak, sosyal medyada, ‘ölümlerin yüzde 94’ünün korona ile ilgisi yok’ şeklinde  yorumlandı. Bilim karşıtı tutucu çevreler ve komplocu açıklamalara eğilimli kesimlerce, KOVID-19’un gerçek bir hastalık olmadığına ve dünyanın planlı olarak kandırılarak boş yere eve hapsedildiği iddiasına gerekçe yapıldı. Donald Trump’ın da Twitter’dan bu komplo teorilerini paylaşması bu gerçek dışı yaklaşımın hızla yayılmasına yol açtı. 

Ancak ABD Başkanı Trump’ın da retweet ettiği bu gerçek dışı Tweet mesajı, Twitter tarafından kaldırıldı.

Trump’ın bu paylaşımdan beklentisi ne?

ABD, KOVID-19 ile mücadelede dünyadaki en başarısız ülkelerden biri. Dünyadaki bütün ölümlerin yüzde 20’si ABD’de gerçekleşti. Ölü sayısı 180 bini geçmiş durumda. Seçime iki ay kala Trump, bu konudaki tepkilerin hedefinde yer alıyor. Kaldı ki, salgının güney eyaletlerinde de yayılmasından sonra Cumhuriyetçi tabanın bir kesiminde bile bu başarısızlığa karşı hoşnutsuzluk var. Bir çok Demokrat analist, Trump’ın, sadece yüzde 6’nın KOVID-19’dan öldüğü, KOVID’ten öldüğü belirtilenlerin yüzde 94’ünün, KOVID’ten değil diğer sağlık sorunları nedeniyle öldüğü iddiasını, bilim karşıtı veya virüs hastalıkları konusunda bilgisiz tabanını iknada elverişli bir araç olarak gördüğü düşüncesinde. 

Yüzde 6 gerçekte ne anlama geliyor?

CDC’nin raporunda, KOVID-19 ölümlerinin sadece yüzde 6’sının KOVID-19’dan kaynaklandığı diğerlerinin KOVID-19 ile ilgisi olmadığı belirtilmiyor. Ölümlerin sadece yüzde 6’sında, ‘vakanın ölümüne, KOVID-19’un yanı sıra ek başka sağlık sorunlarının da katkı yaptığı’ belirtiliyor. 

Koronavirüs zaten bulaştığı her insanı öldüren bir virüs değil. Şeker, kalp, astım, obezite, zatürre gibi sağlık sorunları olanlar, bu açıdan yüksek risk grubunu oluşturuyor. Yani, KOVID-19’a yakalandıklarında yaşamsal risklerle yüz yüze kalabilirler. KOVID 19’a yakalandıktan sonra ölen bir astım hastası, sırf bu ek hastalığı olduğu için ölüm sebebi KOVID olmaktan çıkmış olmuyor. Yine KOVID-19 nedeniyle zatürre olan bir vaka öldüğünde, ölüm raporunda zatürre de belirtildiğinde, yani ‘’yüzde 6’nın içinde yer almadığı için’’, KOVID-19 kurbanı olduğu gerçeği değişmiyor. 

ABD’de nüfusun yüzde 65’inde ‘mevcut ek sağlık sorunları’ var. Yani, KOVID-19 nüfusun yaklaşık üçte ikisi için ciddi bir sağlık tehdidi. Yüzde 6’cıların iddia ettiği gibi ‘tedbirler abartılmıyor’. Aksine, virüs salgınlarında ‘panik yaratma’ en doğru ve etkili mücadele olduğu halde, dünyanın bir çok ülkesinde politik çıkarlar nedeniyle verilerin olduğundan düşük gösterilmesinin yol açtığı rehavet, koronavirüsün hızlı yayılmasının en önemli nedeni.  

Virüs hastalıkları hakkında bilgisizlik salgını

‘’Yüzde 6’’nın komplocu zihin yapısı olanlar, bilim karşıtları ve ABD’li muhafazakar politik kesimlerce sosyal medyada ‘’trending topic’’ haline getirilmesi, virüs hastalıkları konusunda yeterli bilgiye sahip olmayanların da kafasını karıştırıyor. Influenza’dan HIV’e kadar bir çok virüs, çoğunlukla zaten doğrudan ölüm nedeni değil. Çoğunlukla yan hastalıklar aracılığıyla ölüme yol açıyorlar.

Örneğin, AIDS hastalığına neden olan HIV virüsü doğrudan öldürücü bir virüs değil. Bağışıklık sistemini bozarak, başka hastalıkların öldürmesine zemin hazırlıyor. ABD’de halen 1,1 milyon HIV virüsü taşıyıcısı var. Ve bunların çok önemli bir kısmı HIV taşıyıcısı olduğundan bile habersiz normal yaşamlarına devam ediyor. HIV, bağışıklık sistemini zayıflatarak bünyeyi kanserden vereme kadar bir çok tehdide açık hale getiriyor ve çoğu zaman bu hastalıkların arka planındaki HIV tespit edilemiyor bile. Bu, HIV’nin ciddi bir sağlık tehdidi olmadığı, abartıldığı anlamına gelmiyor.