Skip to content
Menu

Amerika’nın keşif ruhunun sonu gelir mi?

ABD’de resesyon yüzünden bilimsel araştırmalara ayrılan fonların azaldığı yolundaki kaygılara rağmen, ABD Ruhsat ve Patent Dairesi’nin bu yıl rekor sayıda keşfi değerlendirmesi bekleniyor.

Jane O’Brien, 22 Temmuz 2011

Yaşam bilimlerinden güneş enerjisine ve cep telefonu uygulamalarına kadar çeşitli alanlarda yarım milyonu aşkın başvuru bekleniyor.

Bu durum, Washington’da açılan ve Amerika’nın keşif tarihini ve Amerikalıların bilimsel keşifler için özel bir dehaya sahip oldukları inanışını ele alan dev bir sergiyle aynı zamana rastladı.

Sergiyi hazırlayanlardan ABD Ruhsat ve Patent Dairesi’nin direktörü David Kappos, “19’uncu yüzyıla borçlu olduğumuz miras sorunlarımızı çözebilmek için keşif yeteneğinde saklı olan iyimserlik ve bu doğal inançtır” diye konuştu.

Kappos, “Bu ruh 200 yıl önce nasılsa hala capcanlı” dedi.

Washington’daki Smithsonian Amerikan Sanat Müzesi’nde açılan Dev Amerikan Harikalar Salonu, objelerden tablolara ve resimlere kadar bir çok eser sergileniyor.

Sergide doğa üzerine çalışmaların, teknoloji ve mühendislik alanındaki ilerlemelerin o dönemde yeni yeni oluşan demokrasinin şekillendirilmesine nasıl yardımcı olduğu tartışılıyor.

Sergiyi düzenleyen küratör Claire Perry, ABD’nin ilk yıllarda yeterli insana sahip olmadığını, bağımsız bir ülkede ekonomiyi canlandırabilmek için emek yükünü hafifleten, verimli makineler inşa etmeleri gerektiğinin bilincinde olduklarını söylüyor.

19’uncu yüzyıl Amerika’sı sosyal krizin hakim olduğu bir ortamdı.

Eski Amerikan Başkanları Thomas Jefferson ve John Adams, Amerika’nın bağımsızlığının ellinci yılında öldü ve Amerikalılar ülkenin kurucuları olmadan varolamayacağı kaygısına kapıldı.

Ancak Amerikalılar aynı zamanda demokrasi deneyiminin başarısını koruyabilmesi için “keşfin” kilit önem taşıdığının farkına vardılar.

Küratör Perry, bu kişilerin demokrasi için özel bir sorumluluk hissettiklerine dikkat çekiyor.

Perry, “botanik bilimi üzerine konuşmaları takip ettiler, jeoloji üzerine kitaplar okudular ve mekanik alanda ilerlemeler kaydettiler. Her biri, bir katkıda bulunabilmeleri için kendilerine uygun bir yer olduğunu düşünüyordu.” diyor.

Yapılan keşifler ise büyük ölçüde bireysel çabalara dayanıyordu.

Doğanın sömürüsü

Her yıl araştırma ve geliştirme alanında 6,5 milyon dolar fon ayıran Battelle Vakfı, 21’inci yüzyılda yeni fikir ve araçların artık işletme ve kurumların mali açıdan desteklediği uzmanlardan oluşan ekiplerin ürünü olduğunu belirtiyor.

Vakfın sözcüsü T R Massey, “Yaratıcılık, bugün artık daha çok keşiflerin yönetimi ve mevcut teknolojilere yeni uygulamalar yaratmaktan geçiyor.” diyor.

Öte yandan Amerika’nın keşif ve teknoloji alanındaki üstünlüğüne meydan okuyan ülkeler de yok değil.

Battelle’in elindeki verilere göre Çin’in araştırma ve geliştirme alanındaki harcamalarının ABD’nin ardından ikinci sırada geldiğini gösteriyor.

Bunun sebebi, eğitime beklenmedik ölçüde yatırım yapılması sayesinde yüksek kalifiye iş gücünün oluşması olarak açıklanıyor.

Battelle, Amerika’nın kök hücre alanındaki çalışmalara yeterli yatırım yapmamasının, “bu ülkede önümüzdeki yıllarda bir keşif krizi yaratabileceği” yolunda uyarıyor.

ABD Başkanı Barack Obama, daha fazla harcama yapılacağını belirtse de ABD Kongresi’nin bütçe açığını kesme yolları araması sebebiyle fonlar tehlikeye düşebilir.

ABD Ruhsat ve Patent Dairesi, ülkedeki patent başvurularının yarısının yabancı yatırımcılardan geldiğine dikkat çekiyor.

Battelle’in sözcüsü Massey, “19’uncu yüzyıldaki dev deneyim bizi şu an olduğumuz yere taşıdığı ve ABD hala keşiflerin öncüsü. Ama dünyanın geri kalanı da bize yetişmeye başladı bile.” diye konuştu. (BBC)