”Bela geliyorum der”: Doğuştan muhalif Michael Moore’un son kitabı raflarda
AMERİKA BÜLTENİ (13 Eylül 2011)
Oscar ödüllü belgeselci, beyzbol şapkalı propagandacı, çok satan yazar, sağcı Amerikalıların nefret objesi ve mavi yakalı provokatörün biri, kendini anlatacağı bir kitap yazsa sizce adı ne olur?
Başta ‘’9-11’’ olmak üzere belgeselleri, kitapları, eyemleri ve konuşmalarıyla Amerikan kültürünün ve politikasının fenomenlerinden birine dönüşen Michael Moore, bu kez, 13 Eylül Salı günü raflarda yerini alan, ‘’Stories from my life (Yaşamımdan anekdotlar)’’ alt başlıklı ‘’Here Comes Trouble’’ kitabıyla gündemde.
Michael Francis Moore, kitabında Michigan eyaletinin Flint şehrinde 23 Nisan 1954 günü, otomobil parça üretiminde işçi bir babanın oğlu olarak başlayan hayatının, 35 yaşında (1989) ilk belgeselini (Roger&Me) çektiği zamana kadarki döneminden 24 öyküyü, ilginç anekdotlar ve gözlemleriyle paylaşıyor.
Kitabın ortaya koyduğu en büyük gerçek şu ki, Moore, daha ‘doğuştan muhalif’ bir insan. Nitekim, o dönemde doktorların kendi annesi de dahil işçi annelerine, çocuklarını anne sütü yerine bebek maması ile besleme tavsiyelerinden duyduğu rahatsızlığı paylaşıyor ve ‘’Bu mama şişesi, Woodstock’ı, bayrak yakma eylemlerini ve PETA’yı yarattı’’ diyor.
Çocukluk döneminde, ABD’nin güneyine seyahat eder Moore ve hala devam eden ayrımcılık ortamından bazı tuvaletlerde ‘colored (siyahlar için)’ tabelası görmek delirtir onu. Elbette ki tuvalete gideceği zaman kullandığı tuvaletler her zaman üzerinde ‘colored’ yazılı olanlardır.
Ve bu muhalif genç daha lisedeyken, o dönemlerde ırkçı yaklaşımlarıyla bilinen Elks Club’da Abraham Lincoln hakkında konuşması için davet edilir. Elks Club’un genel başkanının da olduğu ortamda kulübü fırçaladığı konuşmasına, ‘’Nasıl cüret edersiniz’’ diye başlayıp, ‘’Kokmuş hayvan başıyla devam edebilirsiniz’’ diye bitirir, Elks Club’larda genellikle asılı olan geyik başına da atıfla… Bir liselinin bu şok konuşması ulusal medyanında ilgisini çeken ve CBS Evening News’den Walter Cronkite başta olmak üzere birçok ulusal kanal görüşmek ister. Yıldız doğmaya başlamıştır.
Peki bugün sol muhalif tavırlarıyla bilinen Moore’un Katolik rahibi olmak istediğini biliyor muydunuz? 1968 yılında Saginaw’daki St Paul İlahiyat Fakültesine girer. ‘’Martin Luther King ile beraber yürüyen rahipleri görmeyi çok seviyordum. Tarım işçilerini organize eden Cesar Chavez’e yardım eden din adamlarını çok seviyordum.’’ diyor. ‘Altar boy’ olmayı ve tütsü buhurdanlığını taşımayı onun için ilginç kılan Moore’ca bir yön daha var: ‘’Bu iş benim bütün keyif aldığım aktiviteleri tek işte topluyordu: Ateş, duman, ve enteresan kokuları teneffüs etmek’’
Peki, Moore karakterinde birine bir ilahiyat fakültesi dayanabilir mi? Hayır. Çok fazla soru sorduğu gerekçesiyle oradan da kovuldu.
Michigan Üniversitesindeki eğitimini de yarıda bırakan Moore, bir yandan Buick otomobil fabrikasında işçi olarak çalışırken bir yandan da daha sonra Michigan Voice’a dönüşecek The Flint Voice adlı 15 günde bir yayınlanan bir muhalif gazete çıkarmaya başlar. ‘’Eğitimli değildik ve kibar bir toplumda yaşamıyorduk. Şehirdeki en güzel dondurmacılar haberleri yapacak değildik’’ diyor. Gazete, şehrin tüm ekonomisinin dayandığı General Motors ile ilgili haberler yapar. Siyahları müşteri olarak kabul etmeyen hotelleri, onlara iş vermeyen işyerlerini afişe eder. Gazetenin hiç reklam geliri olmaz haliyle. Şarkıcı Harry Chapin’in verdiği yardım konserleriyle ayakta durmaya çalışır.
1986 yılında Amerikan solunun ikon dergilerinden Mother Jones’a yayın yönetmeni olur ve Los Angeles’a taşınır. Burada da sadece 4 ay dayanabilir. Yayıncı tarafından 4 ay sonra işten atılır. Neoconların amiral gemisi sağcı The Weekly Standard dergisi, Moore’un Nikaragua’daki Sandinista örgütünün insan hakları kayıtlarıyla ilgili yazıyı yayınlamayı reddettiği için kovulduğunu iddia eder. Moore ise, General Motor ile ilgili bir kapak yapmaları istenmediği için kovulduklarını belirtir. Weekly Standard dergisine tazminat davası açan Moore, sağcı Neoconlardan 58 bin dolar tazminat alır. Bu parayla da kendisini ülke gündemine sokacak Roger&Me belgeselini yapar. ‘Roger kim’ derseniz, General Motors’un o dönemdeki CEO’su Roger B. Smith.
Hikayenin gerisini biliyorsunuz, bela geliyorum der ve Moore, kendi deyişiyle ‘Amerika’nın en nefret edilen kişisi’ olur.
Son zamanlarda kilo verme çalışmaları da medyaya konu olan aşırı kilolu Moore, ‘’bana yumruk atarsanız’’ diyor açılış sayfasında, ‘’Şunlar olur: Öncelikle eliniz kırılır. Sonra ben üzerinize düşerim. Ama kasıtlı değil ve siz nefes almaya çalışırken emin olun ki sizin üzerinizden en kısa sürede kalkabilmek için elimden geleni yapmaktayımdır’’
Moore’a yumruk atmak öyle her babayiğidin ”altından kalkabileceği” bir hadise değil yani…
***
Kitaptaki 24 hikayeden birini BURADAN ve bir alıntıyı da BURADAN okuyabilirsiniz.
***
Stories From My Life
Michael Moore
427 sayfa. Grand Central Publishing.
Fiyatı: $26.99.