Yeni Papa seçimi ve potansiyel adaylar hakkında merak ettiğiniz herşey
AMERİKA BÜLTENİ (12 Şubat 2013)
Papa 16. Benedikt’in Vatikan’da Latince gerçekleşen toplantı sırasında hiç beklenmedik bir anda, 28 Şubat günü saat 20:00 itibarı ile Roma Piskoposluğu vazifesinden (dolayısıyla Papalıktan) ayrılacağını açıklamasının yankıları sürüyor. Toplantıda bulunanlardan Meksika’lı Monsenyör Oscar Sanchez o anı, ‘’hepimiz kalakaldık. Kardinaller şaşkınlıkla birbirlerine bakıyordu. Sözünü bitirince Papa ayağa kalktı, duasını yapıp çıktı. Çok basit oldu. Kimse beklemiyordu’’ şeklinde anlattı. Peki bundan sonra ne olacak? İşte merak ettiğiniz herşey:
Papa’lar istifa edebiliyor mu?
Hayır. Papalar istifa edemezler ancak görevlerinden feragat edebilirler. İstifa, bir üst makama sunulan bir dilekçedir. Katolik inancına göre Papa’lık en üst otoritedir. Dolayısıyla dünya medyasındaki ‘istifa’ terimi yanlış. Zaten Papa Benedikt de, Latince yaptığı konuşmasındaki süpriz açıklamasında Latince ‘renuntiare’ yani ‘feragat’ ifadesini kullanıyor.
Papalıktan ‘feragat’ eden Papa, yeni Papa seçildiğinde hangi ünvanla anılacak?
Herkesin kafasını karıştıran konulardan biri de bu. Katolik dünyası uzun süredir yaşamadığı bir sorun yaşayacak. 16’ncı Benedikt olarak anılmaya devam mı edecek yoksa Kardinalliğine kadar kullandığı asıl ismi Joseph Ratzinger’e mi dönecek kimse bilmiyor. Eski Papa’nın Vatikan protokolündeki yeri de belirsiz.
Kimler Papa seçilebiliyor?
Aslında her erkek Katolik seçilebilir. Papa’nın kardinal olması hatta rahip olması bile gerekmiyor. Hatta Kardinaller Koleji, Katolik olmayan bir erkeği bile, eğer Katolikliğe girecekse Papa seçebilir. Ancak uygulamada, Kardinal olmayan birinin Papa seçilme şansı nerdeyse hiç yok. Kardinal olmadığı halde Papa seçilen son kişi, 1379 yılında bu makama seçilen Papa 6. Urban olmuştu.
Kardinaller toplandıktan sonra ‘mutlaka’ bir Papa seçmekte zorunda oldukları için, hiç kimsenin favorisi olmayan bir isim de eğer üzerinde çoğunluk uzlaşırsa Papa seçilebilir.
Papa seçilecek kişi ile ilgili yazılı olmayan gayriresmi bir kural da mutlaka İtalyanca konuşabilmesi. Çünkü Papa aynı zamanda Roma Piskoposu’dur. Ve diğer bütün Piskoposların taşıdığı sorumlulukların benzerini taşır. Roma Piskoposu olamayan Papa da olamaz. 1958 – 1963 yılları arasında sadece 5 yıl Papalık yapmasına rağmen tarihin Katolikler ve Katolik olmayanlar arasında en sevilen Papası olarak anılan 13’ncü John’ın bu popülaritesinin en önemli sebeplerinden biri de Papa’dan daha çok Roma Piskoposu gibi hareket etmesi oldu.
Yeni Papa olma şansı en yüksek görülen isimler kimler?
Normalde bir Papa’nın ölmesinden sonra seçim yapılmasına rağmen bu kez eski Papa yaşıyorken seçim yapılacak. Dolayısıyla, 16’ncı Benedikt’in Papa olarak kalan 16 gününde halefi olacak isimle ilgili bir ima ve işarette bulunup bulunmayacağı önemli.
Papalık seçiminde oy kullanma hakkında sahip 80 yaşından küçük 125 kardinal arasında İtalyan kardinal sayısı 30. Bu da, papalığın on yıllardır Alman ve Polonyalı papalardan sonra yeniden bir İtalyan’a geçme olasılığını artırıyor.
Böylesi bir durumda en güçlü aday Milan Kardinali Angelo Scola. Milan kardinali olmadan önce Scola, venedik Piskoposuydu ki bu 20’nci yüzyıldaki tüm Papaların durakları arasındaydı. Scola, uygarlıklar arası çatışma tezine karşıtlığı ve İslam ile Hıristiyanlık arasındaki diyalogun yükseltilmesi çabalarıyla biliniyor.
Papalığın yine Avrupa’da kalması halinde ikinci büyük aday ise aristokrak bir Avusturya ailesinin son 3 asırda çıkardığı üçüncü kardinal olan Viyana Başpiskoposu Christoph Schoenborn. Viyana Piskoposu’nun en önemli özelliği teolojik yaklaşım açısından Benedikt ile aynı yaklaşıma sahip olması.
Eğer Papalık Kuzey Yarımkürede kalacaksa üçüncü önemli aday ise, Kanada’nın Quebec eyaleti kardinali Marc Ouellet. Neşeli ve mütevazı kişiliği ile Katolik dünyasının starlarından biri olan Kardinal Ouellet sosyal konulardaki tutuculuğuyla biliniyor. Marc Ouellet, bütün dünyada piskoposluğa seçilecek isimleri belirleyen Piskoposlar Kurulu’nun da başı. İngiliz Telegraph gazetesi Ouellet’i, Afrikalı bir Kardinal’ın seçilerek papalığı zayıflatmasından endişeli Avrupalı kardinalleri korkutmayacak, aynı zamanda da Avrupa dışında olmasıyla küresel kilise vurgusuna neden olabilecek isim olarak nitelendiriyor. Marc Ouellet ise daha önce Papa olmayı ‘kabus’ olarak nitelendirmişti.
Dünya Katolik nüfusunun üçte ikisi, Güney Amerika, Afrika ve Asya’da yaşıyor. Kilisenin başına bir kez daha Avrupalı bir ismin seçilmesi bu devasa Katolik toplumda rahatsızlığa neden olabilir. Eğer Kardinaller Kurulunun önceliği bu endişe olursa adı en çok gündeme gelenlerden biri Ganalı Kardinal Appiah Turkson. 2003 yılında John Paul tarafından karidnal yapıldığında Vatikan’ın en genç prensi olmuştu. 60 yaşındaki genç kardinal, şimdiden, dinler arası diyalog, Afrika’da Hristiyanlık ve dünyadaki tüm Hristiyan mezheplerinin birliği konularının şampiyonu olmuş durumda. Turkson tam 6 dil konuşabiliyor.
Afrika’lı Katoliklerin bir diğer yıldız ismi ise Nijeryalı Kardinal Francis Arinze. Kardinal Arinze’nin 80 yaşında olmasını en büyük dezavantajı olarak görenler çoğunlukta olsa da, bazı analistler ise tıpkı 78 yaşındaki Benedikt’in seçilmesi gibi Arinze’nin de ‘görevi fazla uzun olmayacak güvenli bir papa’ olarak görülebileceğine işaret ediyor. Doktrin olarak tutucu olan Arinze ve Turkson, Afrika kökenli olmaları nedeniyle liberalleri de mutlu edebilecek isimler.
Katolik dünyasının en kalabalık ülkelerine evsahipliği yapan Güney Amerika’ya ilk kez papalık gidecekse en büyük aday, liberal Katolik dünyasının yıldızı Kardinal Oscar Rodriguez Maradiaga. Honduraslı Kardinal, saksafon ve piyano çalan bir caz sanatçısı ama hepsinden önemlisi ise sosyal adalet savaşçısı. Artık bir Afrikalı ya da Güney Amerikalı Papa’nın zamanının geldiği düşüncesini yıllardır açıktan dile getiriyor: ‘’Güney yarımküreli bir Papa, dünyanın geleceğini tehdit eden en büyük savaşın, zengin-fakir savaşının çözümünde insanlığa katkı sunar’’
Öte yandan 2005’teki konklave’de Papa seçilen Benedikt’in hemen arkasından en fazla oyu alan Buenos Aires Kardinali Jorge Marion Bergoglio’nun adı da gündemde. 76 yaşındaki Bergoglio, eğer seçilirse, tarihte Papa seçilen ilk Cizvit papazı olacak. Mütevazi kişiliğiyle bilinen Bergoglio, gazetecilerden uzak durması ve makam arabası yerine toplu taşım aracı kullanmasıyla da dikkat çeken bir isim.
‘’İlk Afrikalı Papa olabilir’’ diye uzun yıllardır adı gündemde olan Durban Başpiskoposu Wilfrid Fox Napier, Hindistan kökenli Kardinal Ivan Dias, Cenova Başpiskoposu Angelo Bagnasco, Sydney Başpiskoposu George Pell, Potekizli Kardinal Jose Saraiva Martins, Mexico City Başpiskoposu Rivera Carrera, Amerikalı Başpiskopos Raymond Burke de adı Papalık kulislerinde geçen isimler arasında.
Papa seçimi nasıl yapılıyor?
80 yaşından küçük tüm Kardinaller, Latince’de “işi olmayanlar dışarı“ anlamına gelen “extra omnes“ ifadesi dile getirilerek Sistine Şapeli’ni boşaltır. Ardından şapelin büyük kapısı kilitlenir. Kardinallerin Papa seçimi toplantısına verilen Latince isim “Konklave“ de “anahtarla kilitlenmiş“ anlamına geliyor. Bu kapalı toplantı bir Papa seçilinceye kadar devam eder. Tarihteki en uzun ‘konklave’, 13’ncü Yüzyılda Papa ilan edilmesi 3 yıl süren 10. Gregor için yaşanmış. 1939 yılında Papa 12. Pius’un birkaç gün içinde seçilmesi ise en kısa süreli Konklave’lardan biri. Konklave süresince kardinallerin dünya ile tüm bağlantısı kesilir. Şahsi ya da teknolojik hiçbir iletişim kuramazlar.
Papa seçilince ilk ne yapılıyor?
Kardinaller Papa olması için bir isim üzerinde anlaşınca ilk olarak Kardinaller Koleji Dekanı, bu kişinin kendisine bu seçimi kabul edip etmediğini sorar. Evet cevabı alınca, bu kez hangi isimle anılmak istediğini sorar. Seçilen kişi o andan itibaren resmi olarak Pontifex Maximus yani ‘Kutsal Roma Başpiskoposu’ olur. Kardinaller kendisine bağlılıklarını bildirir ve beyaz Papalık elbisesi ve külahını giyer. Bütün bu serenomi, ‘Gözyaşı Odası’nda gerçekleşir. Papaların, aldıkları yeni mesuliyetin büyüklüğünü farkederek diz çöküp gözyaşları içinde dua etmesi nedeniyle oda bu isimle anılıyor.
Bu törenlerden sonra Kardinaller Koleji’nin başı, ‘konklave’ odasından çıkarak bütün dünyaya şu şekilde başlayan açıklamayı yapar:
Annuntio vobis gaudium magnum. Habemus Papam. (Büyük bir mutlulukla ilan ediyorum. Artık bir Papamız var)
“Habemus papam“, yani “artık bir papamız var“ cümlesi ile tüm dünyaya yeni papa seçildiği duyurulmadan önce ise oy pusulalarının bir sobada yakılması gelenekler arasında. Vatikan Sarayı’nın bacasından çıkan beyaz duman papanın seçildiği anlamına gelen bir işaret. Eğer kazanan yoksa, oy pusulaları siyah renk veren bir kimyasal madde ile yakılıyor.
‘Mağrur olma Papa, bu dünya gelip geçici’
Papa seçildikten birkaç gün sonra ise St. Peter Bazilikası’nda ilk Papalık ayini yapılır. Bu ayine gelen Papa, altara doğru yürürken bu yürüyüş 3 kez, bir kamışa sıkıştırılmış ketenin yakılmasıyla durur. Her yakma anında bir kişi yeni Papa’nın kulağına eğilerek, “Pater sancte, sic transit gloria mundi (Kutsal Papa, dünyada herşey fanidir)’’ cümlesini söyler. Böylece Papa’ya, ‘’geldiği güçlü konuma rağmen bir fani olduğu ve bir gün onun da öleceği’’ hatırlatılır.