Skip to content
Menu

Türkiye’ye güzel haber mi? Meğer depremler, en büyük altın üreticisiymiş

altin-depremAMERİKA BÜLTENİ (21 Mart 2013)

Öyle anlaşılıyor ki altın için o sihirli tavuğu bulmaya ya da binlerce yıl süren bir jeolojik süreci beklemeye gerek yok. Birazcık sismik aktivite yeter de artar.

Avustralya Üniversitesi’nden Richard Henley ve Queensland Üniversitesi’nden Dian Weatherley’in, Nature Geoscience dergisinde Pazar günü yayınlanan araştırmasına göre dünyanın altın rezervlerinin yüzde 80’den fazlası birkaç saniyede gerçekleşen depremlerle göz açıp kapanıncaya kadar oluşuyor.

New Scientist’te konu ile ilgili makalesinde Jeff Hecht, jeologların, altın yataklarının oluşması için, mineral içeriği zengin suların yerin 5-30 kilometre derinliğindeki çatlaklara akması gerektiğini uzun süredir bildiğini vurgulayarak, ‘’Ancak altının bu çatlaklarda nasıl ilerlediği jeologlar için net değildi’’ diye yazdı.

Avustralyalı bilim insanlarının araştırmasını yorumlayan Hecht’in açıklamasına göre dağları meydana getiren yeraltı depremleri, kayaları birbirlerinden o kadar hızlı ayırıyor ki, içerdikleri yüksek basınçlı sıvılar o anda buharlaşıyor. Geride, altın da dahil olmak üzere birçok mineral içeren artıklar kalıyor. Bilim insanlarının “flash vaporization (ani buharlaşma)” dediği bu süreç, yer yüzeyinin yaklaşık 30 kilometre derinliğinde gerçekleşiyor. Bir deprem, sadece birkaç saniyede fay hattının yüzeyinin her metrekaresinde 0.1 miligram altın açığa çıkarabiliyor. Önce mikroskobik ölçüde olan altın, depremlerin devam etmesiyle tabakalaşmaya başlıyor. Hesaplamalara göre aktif bir fay 100 metrik-ton altını 100,000 yıldan kısa sürede oluşturabilir.

Altın stoğunun üçte biri yerin derinliklerinde

Günümüzde bilinen altın rezervlerinin üçte birinin yeraltının derinliklerinde bulunduğunu kaydeden Jeff Hecht, yeraltındaki altının bir kısmının kazılan madenlerden çıkarıldığını, bir kısmının da erozyonla karıştıkları nehir akıntılarından toplandığını vurguladı. Dünyadaki ticari altın stoğunun yüzde 45’i, Güney Afrika’nın Witwatersrand havzasından elde ediliyor. Söz konusu madenin, büyük olasılıkla içinde ani buharlaşma yaşamış bir dağda 2 milyar yıl boyunca oluşan altın yatağının erozyonla ortaya çıkmasıyla oluştuğu tahmin ediliyor.

Geride kalan altının yüzde 10’u ise yine depremler sayesinde yanardağların 2 kilometre derinliğinde oluşuyor.

Altının nasıl oluştuğu her zaman tam anlamıyla bir muamma olageldi. Bazı teorilere göre altın madeni dünyaya çok uzun zamanlar önce çarpan meteorlarla geldi. Bazı teorilere göre ise toksin yiyici bir bakterinin dışkısından oluşuyor. Avustralyalı bilim insanlarının yeni bulguları ise bu muammayı biraz daha çözecek gibi.