Skip to content
Menu

Endişe yok! Dünya’yı meteorlardan Birleşmiş Milletler koruyacak!

Asteroids_passing_Earth

CEMAL TUNÇDEMİR

3 Aralık 2013

Bilim kurgu sevenler için tanıdık bir senaryo; Bir göktaşı hızla Dünya’ya yaklaşmakta. Eğer, rotası değiştirilmezse veya imha edilmezse gezegenimize çarparak, insanın önlemekte çok yetersiz kalacağı büyük bir felakete yol açacak. Bilim kurgulardaki bir çok senaryonun aksine, bu pekala gerçekleşebilecek bir senaryo. Bir bilimsel teoriye göre, dinozorların soyunun tükenmesine 65 milyon yıl önce 10 kilometre çapındaki bir meteorun Dünya’ya çarpması sebep oldu. Konunun uzmanlarına göre, sadece 100 metre çapında bir göktaşı, Dünya’ya çarptığında en az 12 nükleer bombanın birden patlamasına eşdeğer etki yapar. Yani tehdit ciddi…

Ama endişe etmeyin, Birleşmiş Milletler konuya el attı. Artık rahat rahat uyuyabilirsiniz! Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Uluslararası Göktaşı Uyarı Grubu’nun (IAWG) kurulmasını nihayet onayladı. Yeni kurulan çalışma grubu, dünyanın her tarafındaki rasathane, astronom ve uzayla ilgili çalışmalar yapan resmî kurumlar arasında koordinasyon sağlamakla görevli olacak.

Eski NASA astronotu Ed Lu ve diğer Uzay Kâşifleri Birliği (ASE) üyeleri yıllardır böyle küresel bir haberleşme ağı kurulmasını talep ediyordu. Tamamı dış uzaya uçmuş insanlardan oluşan ASE, 2009 yılında Birleşmiş Milletler’e “Asteroid Threats: A Call for Global Response (Göktaşı Tehdidi: Küresel Hazırlık için Bir Çağrı)” başlıklı bir de rapor sunmuştu. Raporun önceki uyarılar gibi BM bürokrasisi içinde kaybolması uzun sürmedi. Ta ki bu yılın başına kadar… Şubat ayında 20 metre çapında bir göktaşı atmosfere girdikten sonra 440 kilotonluk enerji çıkaran bir patlamaya sebep oldu. Patlamadan sonra Rusya’nın Ural Bölgesi’ndeki Chelyabinsk kenti üstüne düşen parçalar, binden fazla kişiyi yaraladı. Şu gerçek dehşetle hatırlandı; Dünya’da şehir düzeyinde tahribat yapabilecek yakın göktaşlarının yüzde 99’u henüz bilinmiyor. İşte bu olay sonrası, Uzay Kâşifleri Birliği ile B612 Vakfı’nın uyarıları ciddiye alınmaya başlandı.

Dünya’yı göktaşı çarpması tehdidinden koruma amacıyla 2002’de kurulan B612 Foundation adını, Antoine de Saint-Exupéry’nin klasikleşmiş masalında Küçük Prens’in memleketi olan ‘göktaşı’ndan alıyor. Vakfın kuruluş amacı, en geç 2015 yılına kadar bir göktaşının yörüngesini değiştirebilecek kontrol mekanizmalarını oluşturmaktı.

B612 Vakfı da ASE de, Yerküre’yi böylesi bir dış uzay tehdidinden koruyabilecek koordinasyon ve aksiyonun sadece uluslararası bir organ tarafından yapılabileceğine inanıyor. Birleşmiş Milletler’in Yerküre’yi göktaşlarından koruma planı, ağırlıklı olarak Uzay Kâşifleri Birliği(ASE) ile Ed Lu’nun göktaşlarıyla mücadele için kurduğu B612 Vakfı’nın planlarından derlenmiş 3 sac ayağına sahip.

1- BEKLENMEDİK DURUMLARA HAZIR OL

Birleşmiş Milletler, üye devletlerin eline bakan bir kurum. Dolayısıyla bu aşamada BM’den çok üye devletlerin ayrı ayrı hazırlığı çok önemli. ASE üyesi de olan ve 1969’da Apollo 9 seferine katılan astronot Rusty Schweickar, birkaç gün önce Amerikan Doğal Tarih Müzesi’ndeki konferansta, dünyanın uzay gücü sahibi devletlerinin hiç birinin sorumluluk üstlenmediğine dikkat çekti (videonun tamamı aşağıda):

“Dünyada, Yerküre’yi bu tür tehditlerden koruma sorumluluğu yüklediği bir kurumu olan tek bir devlet bile yok. Uzay konusunda en ileri kurum olan NASA’nın da göktaşlarının rotalarını değiştirme ya da imha gibi bir misyonu yok.”

Gerekli sürede keşfedilememiş yaklaşan bir göktaşına karşı yapılabilecek pek fazla bir şey yok. Dünya’ya çarpacak cismin, çarpmadan yıllarca önce tespit edilmesi gerek. ‘‘Eğer 1 yıldan daha uzun sürede tehlikeli bir göktaşını keşfedemediysek, kendinize güzel bir kokteyl hazırlayın, dışarı çıkın ve gümbürtüyü seyredin’’ şeklinde kara mizahla vurguluyor bu âcizliği Schweickar.

Bu sebeple öncelikle, Dünya ülkelerinin, IAWG’nin zamanında bir asteroidi tespit edememesi durumuna karşı, ‘beklenmedik durum’ planının hazır olması gerek. Bu çerçevede Birlemiş Milletler, dünyadaki afet yardım organizasyonlarına da, göktaşı çarptıktan sonra yapabilecekleri çalışmalar ve bunlara hazırlık konusunda kılavuzluk yapmayı da amaçlıyor. Çarpmayı önleyemesek bile, çarpmadan sonra küresel acil müdahale ve yardım organizasyonumuz hazır olmalı.

BM Genel Kurulu’nun kabul ettiği karar tasarısı, BM delegelerini ülke yönetimlerini tehdit konusunda bilgilendirmekle görevlendirirken, üye ülkelerin yönetimlerine de bir an önce bu tür afetler için plan ve bütçelerini hazırlamaları çağrısı yapıyor.

2- GÖKTAŞINI, O SENİ BULMADAN ÖNCE BUL

Birlemiş Milletler’e göre Chelyabinsk meteoru bir ‘Uyan ey insan!’ alarmıydı. Çünkü kimse bu meteorun Dünya’ya yaklaştığından haberdar değildi. Çarpıncaya kadar fark edilmedi bile. Scientific American dergisinden Clara Moskowitz’in de belirttiği gibi, “Bu meteordan, Dünya’nın büyük gözlemevleri ve resmî uzay daireleri de biz sıradan insanlar gibi Twitter ve YouTube aracılığıyla haberdar oldu.”

Yeni kurulan IAWG’nin ana misyonu işte bu olacak; göktaşlarını dünyaya çarpmadan önce tespit edip, çarpmasını engellemek. Bu anlamda IAWG, ‘ölümcül potansiyel’ taşıyan meteor ve göktaşı tespit eden ülke, gözlemevi ve bilim insanlarının bilgi takas merkezi olacak. Bu konuda herkesin bilgi ekleyip bilgi alabildiği küresel bir bilgi bankası gibi…

IAWG ayrıca kendi göktaşı tespit kızılötesi görüş teleskobuna sahip olacak. B612 Vakfı’nın finansmanını sağladığı Sentinel Uzay Teleskobu’nun umulduğu gibi 2017 yılında faaliyete geçmesiyle BM’nin uzayı gözleyen kendi gözü olacak.

Astronot Lu, tehdidin boyutuna “Dünya’nın yakın çevresinde keşfettiklerimizin 100 katı göktaşı var. New York’u veya daha büyük bir alanı yok etmeye yetecek büyüklükte en az 1 milyon göktaşı var” şeklinde dikkatimizi çekiyor. Bilim insanları, Dünya’ya tehdit oluşturabilecek kadar yakın seyreden göktaşı ve meteorlara, Near-Earth Objects (Dünya’ya Yakın Objeler) ifadesinin kısaltması olarak NEO diyor. Sadece 2012 yılında yeni 8 bin 800 NEO tespit edildi. 580 bin civarında NEO biliniyor. Dünya’ya çarpma potansiyeli taşıyan en az 1 milyon NEO daha olduğu tahmin ediliyor.

BM planının birinci sacayağının mottosu ‘hazır ol’sa, ikinci sacayağının mottosu da, ‘bilmek, hazırlığın yarısıdır’ diyebiliriz. Scientific American’dan Moskowitz, ‘‘Bir uzay aracı, yaklaşan bir göktaşına Dünya’ya 5-10 yıl kala çarpmayı başarabilirse, Dünya’yı teğet geçmesine yetecek küçük bir rota değişikliği yapabilir’’ diye kaydediyor. Bu da bizi üçüncü sacayağına getiriyor;

3- BAKTIN ÇOK ÜZERİNE GELİYOR VUR GİTSİN!

Birleşmiş Milletler’in biz Dünyalıları korumak için enformasyon ve koordinasyondan aksiyona geçeceği aşama bu. Eğer IAWG, ‘bilinmeyen bir cisim yaklaşıyor kaptan!’ uyarısı verirse, BM Uzayın Barışçı Amaçlarla Kullanımı Komitesi devreye girecek. Evet, Birleşmiş Milletler Uzay İşleri Ofisi bünyesinde 1959 yılından beri böyle bir komite var.

Tabii ki bu komite uzayda aksiyon yapan bir komite değil. Nerdeyse birçok BM komitesi gibi bürokratik aksiyondan ibaret. IAWG’den uyarı geldiği anda bu komite, BM üyesi ülkeleri tespit edilen meteor veya göktaşının imhası veya rotasının saptırılması için işbirliği konusunda harekete geçirmeye çalışacak.

Wired’ analisti Nicholas Tufnell’in de belirttiği gibi, göktaşına bir uzay aracı çarptırarak rotasında hafif bir değişiklik sağlamak en kolay savunma yöntemi. Ancak, komitenin öngördüğü tek savunma yönteminin bu olmadığına dikkat çekiyor Tufnell:

“Nükleer bomba, kinetik darbe, (yer)çekim traktörü ve hatta göktaşını bir tür güneş ışığı yelkeni gibi hareket ettirecek alüminyum yansıtıcı ile kaplamak gibi farklı alternatifler de var.”

Fakat, Bruce Willis’in başrol oynadığı ‘Armageddon’ filminde de kullanılan ‘nükleer bomba’ opsiyonu tartışmalı. Discovery.com’da yayımlanan bir analizde, mevcut nükleer bombaların meteoru parçalayabilecek yeterlikte enerjiye sahip olmadığına dikkat çekiliyor.

Filmde Astronot Harry’nin (Willis) patlattığı nükleer bombanın o meteoru o şekilde parçalamaya yetmeyeceğine dikkat çeken Bad Astronomy adlı popüler uzay blogunun yönetmeni Phil Plait, “Armageddon filmindeki meteorun büyüklüğünü düşündüğümüzde, o meteoru parçalamak için, güneş kadar enerji çıkarabilecek bir nükleer patlamaya ihtiyaç var” tespitinde bulunuyor ve ekliyor: “Şahsen dünyada böyle bir silahımız olmamasını tercih ederim.”

Yani mevcut kapasitemizle en güvenli ve yapılabilir müdahale, göktaşına 10-15 yıl önceden hızla çarparak rotasını değiştirmeye çalışacak bir uzay aracı göndermek. Ne var ki, rotasında ince bir değişiklikle dünyayı teğet geçen meteor tehdit olmaktan çıkmıyor. Güneş’in etrafındaki turunu tamamladığında yine yanı başımızdan geçecek. Bu durumda da, tek çözüm iki uzay aracı birden göndermek. Biri çarpmayla rota değişikliği yapacak. Diğeri ise rotası hafif değişen göktaşını adım adım takip edecek. Göktaşına belli bir yakınlıkta seyredecek bu uzay aracı, kendi çekim ağırlığını da kullanarak göktaşını güvenli bir yörüngede tutacak.

Uluslararası Uzay İstasyonu’nda 7 ay bulunmuş ve halen B612 Vakfı Başkanı olan Ed Lu, “Bundan 100 yıl önce bir göktaşı Dünya’ya çarpsaydı buna kaderimiz derdik.”  diye konuşuyor ve ekliyor:

“Ancak bundan 20 yıl sonra gezegenimize bir göktaşı çarparsa bu aptallığımız olur. Bu gezegen üstündeki insan türü olarak çok daha iyisini bilip yapabilecek bir potansiyele ulaştık.”

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu karar tasarısının ‘bir iskelet’ olduğunu belirten B612 ve ASE üyesi eski astronot Schweickart ise, “İskelet diyorum çünkü henüz ne eti ne kasları var. Bundan sonraki mücadelemiz de bunun için olacak.” tespitinde bulunuyor.

Elbette ki bütün bu planların başarısı Birleşmiş Milletler’in performansına bakıyor. İlk 3 sacayağında başarı sağlayamayan BM, her zamanki sorun çözüm yöntemine de dönebilir. Yani, Genel Kurul’da dünyayı tehdit eden göktaşını kınayan bir karar tasarısı çıkarıp, Güvenlik Konseyi’nden geçirmeye çalışmak… Tabii ki Güvenlik Konseyi’nin 5 daimî üyesinden biri, hangi ülkeye çarpacağını öğrenince doğal refleksle veto etmezse…

CEMAL TUNÇDEMİR‘i Twitter’dan takip edebilirsiniz