Skip to content
Menu

Yazarlar tarafından uydurulmuş popüler sözcükler

rek-sekspir-kelime

AMERİKA BÜLTENİ (20 Kasım 2014)

Dildeki bir çok sözcüğün kesin kökenini, ne zaman dile girdiğini bilmek artık olanaksız. Ancak bazı sözcükler var ki o sözcüğü ilk defa kimin kullandığı bilinir. Çünkü, bir yazar tarafından bir eserinde uydurulmuştur. Ancak o eserde kalmamış ve toplumca da benimsenerek yaygın kullanıma girmiştir. Sözcükler üzerine sayısız yazısı olan Paul Dickson, ‘’Yazarlarca yazılmış sözcükler’’ alt başlıklı “Authorismsadlı kitabında, İngilizce’de yüzlerce yıl boyunca Shakespeare’den Joseph Heller’a kadar yazarlarca uydurulduktan sonra toplumca benimsenip yaygınlaşmış sözcükleri inceliyor.

Eserlerinde 17,245 ayrı sözcük kullanan William Shakespeare, İngilizce’ye en çok yeni sözcük kazandıran yazarlardan biri. Yüzlerce kelime uydurmuş. Yarım tebessüm için uydurduğu ‘smilet’ gibi bazı sözcükler yazdığı oyunlarda kalmış. ‘’Bump”, ”hurry”, ”critical” ve ”road’’ gibi bazıları ise günlük İngilizce’nin ayrılmaz parçaları haline dönüşmüş.

Muz cumhuriyeti (banana republic)’ gibi bazı sözcükler küresel popülarite yakalamış ve hatta İngilizce dışında farklı dillere tercümeleri yapılmış.

Paul Dickson, İngiliz The Guardian gazetesinde yayımlanan yazısında, yazarlarca uydurulmuş ve yaygınlaşmış kelimelerden kendi favorisi olan 10 tanesini belirlemiş. İşte onlardan bazıları:

Banana republic

Politik olarak istikrarsız, demokratik olmayan, ekonomisi büyük ölçüde tek bir tarımsal ürüne veya yer altı kaynağına dayanan sıcak iklim ülkelerine muz cumhuriyeti (banana republic) deniyor. Bu aşağılayıcı terim, ‘’O Henry’’ mahlas adıyla yazan William Sidney Porter tarafından kısa hikayelerini topladığı 1904 tarihli Cabbages and Kings (Lahanalar ve Krallar) adlı kitabında kullanılmıştır.

(Detaylı bilgi için: Muz Cumhuriyeti nedir?)

Beatnik

Beat kuşağının adı haline gelen bu sözcük, ilk defa San Francisco Chronicle gazetesinin köşe yazarı Herb Caen tarafından 2 Nisan 1958 günkü köşe yazısında kullanıldı. Caen, sözcüğü oluştururken, uzaya gönderilmiş ilk insan yapımı araç olarak o günlerin popüler fenomeni olan Sovyet uydusu Sputnik’ten esinlenmişti.

Cyberspace

Türkçe’ye ‘siber alem’ olarak geçen bu sözcüğü, romancı William Gibson, ilk defa 1982 yılında bir kısa öyküsünde kullandı. Ancak sözcüğün ünlenmesi, Gibson’un 1984 yılında yayımlanan Neuromancer adlı bilim-kurgu romanıyla oldu.

Freelance

İki anlamı var. Bugünkü yaygın anlamı, kadrolu iş sözleşmesi yerine, iş başına ücretle hizmet satılması şeklinde. Ancak, politikada veya sosyal hayatta her hangi bir bağı olmayana da freelancer deniyor. Sözcük ilk kez, Sir Walter Scott tarafından yazılan ve modern anlamda ilk tarih romanı kabul edilen 1820 tarihli Ivanhoe romanında geçiyor. Scott’ın ‘freelancer’ları, ücretli askerlerdi. Sözcüğün ilk kez kullanıldığı cümle şuydu:

“I offered Richard the service of my Free Lances, and he refused them – I will lead them to Hull, seize on shipping, and embark for Flanders; thanks to the bustling times, a man of action will always find employment.”

Serendipity

Yazar ve devlet adamı Horace Walpole bu sözcüğü 1754 yılında Sri Lanka’nın eski adı olan Serendip’e kinaye olsun diye kullandı. Oldukça üretken bir mektup yazarı olan Walpole, bir arkadaşına yazdığı mektupta, ‘Serendip’in Üç Prensesi’ adlı bir masal yazdığını anlatıyor. Bu üç prenses, bazan aksilik bazan da basiretle, hiç peşinde olmadıkları şeyler keşfediyorlardı. ‘Serendipity’ sözcüğü bugün İngilizce’de, şans eseri değerli bir şey keşfetme veya mutlu tesadüfler için kullanılıyor.

Catch – 22

İngilizce’de, ‘aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık’ gibi çıkmaz durumları ve kısır döngüde kilitlenme durumlarını anlatmak için kullanılan bir sözcük. Joseph Heller’ın ‘’Catch-22’’ adlı ünlü romanından dile yerleşti. Aslında romanın orijinal adı ‘Catch -18’ iken, daha yayınlanmadan, 1961’de Leon Uris’in ‘’Mila 18’’ adlı romanı yayınlanınca, Heller, kendi romanının adını Catch-22 olarak değiştirdi.