‘Habemus linguam’
CEMAL TUNÇDEMİR
Follow @CemalTdemir
28 Kasım 2014
Bir milyardan fazla Katolik’in manevi lideri konumundaki Papa 16’ncı Benedikt, 11 Şubat 2013 günü yeni azizlerin adını açıklayacağı toplantıya geldiğinde biraz sonra olacakları kimse tahmin bile edemezdi. Salondaki medya mensupları bir fıkranın girişini oluşturacak özellikteydi: Bir İtalyan, bir Meksikalı, iki Fransız ve bir Japon. Yerine oturan 86 yaşındaki Papa, yardımcısının uzattığı kağıdı aldı ve bir dakikadan az süren konuşma metnini okudu.
İtalyan ANSA haber ajansının Vatikan muhabiri Giovanna Chirri, Papa Benedikt’in konuşmasını dinlerken adeta şok geçirdi. Çünkü ne olduğunu herkesten önce o anladı. Salondaki bazı Kardinaller bile daha ne dinlediklerinden habersizken, aynı zamanda dindar bir Katolik olan Chirri, şok içinde ajansına tek cümlelik haberi geçebildi ve ağlamaya başladı. Chirri’nin geçtiği haberi alan ANSA saat tam 11:46’da servis ettiği tek cümlelik, “Papa lascia pontificato dal 28/2 (Papa, Papalığı 28/2’de bırakıyor)’’ haberiyle bir kaç saniye içinde bütün dünyanın gündemini değiştirdi ve tarihe not düştü.
Peki İtalyan gazeteci nasıl oldu da toplantıyı takip eden diğer medya mensupları ve bir çok Kardinal daha hiçbir şey anlamazken yüzyılın en tarihi gelişmelerinden birini dünyaya ilk duyuran isim oldu?
Diğer gazetecilerin bilmediği bir şeyi, Latince‘yi bilerek… Gazeteciler ve bazı kardinaller, Papa’nın metinden okuduğu konuşmasının İngilizce ve İtalyanca’ya çevrilmesini beklerken bu dili bilen Chirri çoktan flaş gelişmeyi dünyaya duyurmuştu bile…
Benedikt ya da Latince adıyla Benediktus, her gelişmenin saniyede dünyanın en ücra köşesine iletilebildiği sosyal medya çağında, yüzlerce yıldır yaşanmamış çok önemli bir Papa istifası açıklamasını Latince dilinde yapmayı tercih etmişti. Bu tercih gerçekten de çok etkileyici bir mesajdı.
Latince bütün dilbilim kategorizasyonlarında ölü diller arasında sayılıyor. Yani, dünyada anadili Latince olan kimse yok. Konuşanların tamamı bu dili sonradan öğreniyor. Ancak Latince ne kadar ölü bir dil? İşte orası tartışılır.
Akdeniz’in dünya ticaretinin kalbi olduğu yüzyıllarda, bu ticaretin tarafları arasında bir ortak dil doğdu. Venedik, Cenova, Floransa gibi şehirler bu ticari sirkülasyonun Avrupa yakasındaki ana duraklarıydı. Bu sebeple, bu yeni dilin önemli bir kısmı İtalyanca kelimelerden oluşuyordu. Ancak, Arapça, Farsça, Türkçe ve Yunanca da kayda değer yer tutuyordu bu dilde. Gemicilerin, tüccarların, esirlerin, askerlerin kendi arasında konuştuğu bu melez dile Latince adıyla, “Lingua Franca” dendi. Bizim eski metinlerde “Frenk Dili” denilen ve bütün Avrupa’yı ‘Frenk’ diye nitelendirmemizin sebebi dildir bu…
Frenk Dili ya da bazı kaynaklarda “Sabir” denen bu dilin bazı harika örnekleri, Fransız yazar Moliere’in Kibarlık Budalası adlı tiyatro komedisinde var. O dönemin diplomatlarının ve tüccarlarının ortak anlaşma dili olması sebebiyle, artık dil bilimciler, her devrin uluslararası anlaşma diline “lingua franca” diyor. Günümüzün ‘lingua franca’sı yani günümüzün ‘Frenk Dili’ ise İngilizce. İşte İngilizce’den çok önce Latince tarihin önemli bir kısmının ‘lingua franca’sıydı.
İtalya’da ‘Latium’ bölgesinde ortaya çıkan Latince, bölgenin en önemli şehri Roma bir uygarlık merkezine ve akabinde imparatorluğa dönüştükçe yayıldı. Roma’nın altın çağında yeryüzünün en güçlü ve etkili dili oldu. Ancak Roma’nın gerilemesiyle ve Cermen kavimlerin yayılmaya başlamasıyla etkinliği azalmaya başladı. Roma imparatorluğunun kurduğu yol sistemi ve merkezi kamu düzeninin bozulmasıyla Avrupa’nın özellikle güney hattındaki geniş coğrafyada Latince konuşanlar arasındaki lehçe farklılığı derinleşmeye başladı. Konuşulan ve yazılı Latince arasındaki fark arttı. Gotlar ve Cermenlerin akınlarının başlamasından 3 yüzyıl sonra birinci milenyumun ikinci yarısında, İspanya, İtalya, Fransa coğrafyasındaki Latince konuşanlar birbirini anlamakta güçlük çeker hale geldi. MS 5. yüzyıldan 8. yüzyılın sonlarına kadar yaşanan bu süreç, Latince konuşan Roma ahalisi arasında Fransızca, Portekizce, İspanyolca, İtalyanca dillerinin doğuşuna sahne oldu.
Ancak, İstanbul’un fethi sonrası hala Latince konuşan Bizanslı sanatçı ve aydınların Avrupa’ya kaçmasıyla yeni bir canlanma yaşadı. Rönesans ile birlikte Avrupa elitleri arasında Latince ve Antik Yunan merakı en üst seviyeye çıktı. Örneğin ‘deneme’ türünün babası Montaigne birincil dil olarak kendine Latince’yi benimsedi.
Amerika’nın keşfi ve sömürge çağının başlamasıyla Avrupa dilleri arasındaki rekabet de yükselince, Latince’nin ikinci çöküş evresi başladı. Isaac Newton’un ‘Principia Mathematica’sı (1687), Batı’da Latince yazılan son büyük kitaptır. Latince Avrupa günlük yaşamından çekilmesine rağmen Katolik kilisesi içinde varlığını, Katolik kiliselerine bulundukları ülkenin dillerinde ayin yapma izninin verildiği İkinci Vatikan Konsülüne (1962-1965) kadar sürdürdü.
Latince hala Vatikan’ın resmi dili. Bütün resmi yazışmalar ve Papa’nın dünyanın dört bir tarafındaki Kardinal ve Piskoposlara yönelik genelgeleri Latince kaleme alınıyor. Vatikan sınırları içindeki bankamatikler (ATM) bile Latince işlem yapıyor. Bir Papa seçildiğinde dünyaya Latince dilinde ‘Habemus Papam (Papamız Var)’ şeklinde ilan ediliyor.
Bu resmi tabloya rağmen Vatikan içinde Latince’yi akıcı şekilde konuşan insan sayısı 100’ü geçmiyor. Bunlardan biri olan Benedikt, tıpkı selefleri gibi Latince’yi en azından kilise içinde yeniden canlandırmak için büyük çaba harcadı. İkinci Vatikan Konsülünde kaldırılan Latince Ayin’in bir kısmıyla da olsa yeniden kiliselere dönmesinin yolunu açtı. Bugün Kardinal seviyesinde birçok Katolik din adamının Latince bilmemesinin nedeni sözkonusu konsülün diğer dillerde ayine izin vermesiydi. Son dönemde özellikle Katolik ilahiyat okullarında Latince çok daha ciddiyetle öğretilmeye başlandı.
Yine Benedikt’in birer Twitter hesabı açtığı 8 dil arasında Latince de vardı. Tüm hesaplarının ortak Twitter adı olan ‘Pontifex’ Latince ‘köprüler inşa eden demek’. Roma imparatorluğunda en yüksek konumdaki din adamına bu ünvan verilirdi.
30 bini aşkın takipçisiyle, 8 farklı dildeki hesapları arasında en mütevazı kitleye sahip olan hesabından ilk Latince Twit’ini 20 Ocak günü atan Papa’ya, bazı kullanıcılardan “Benny, kimse tek kelime anlamadı!’’ gibi Twit’ler ya da #adviceforthepope” gibi hashtag’larla tepkiler geldi ama bu birşeyi değiştirmedi.
Latince’ye ve ‘Kutsal Roma İmparatorluğu’na düşkünlüğüyle bilinen Benedikt, 2012 yılında Kilise’nin üst düzey din adamlarına Latince öğretecek bir birim kurdu. Bu akademi, günümüz dünyasında yaşamımıza girmiş kelimelerin bile Latince’sini üreterek din adamlarına listeler yayınlıyor. Örneğin, “inscriptio cursus electronici” yani ‘e-mail’ veya ‘’graphum act theatrum’’ yani ‘sinema’ gibi…
İngilizceye derinlik kattı
Latince’nin durumu bazı yaşayan dillerle kıyaslandığında aslında çok da vahim sayılmaz. Latin tarihini anlatan ünlü kitap Ad Infinitum’un yazarı ve Yok Olma Tehlikesi Yaşayan Diller Vakfı’nın başkanı Nicholas Ostler, Latince’nin ‘interretialis’teki yani internetteki varlığının, İzlanda, Litvanya ya da Slovenya dillerinin internetteki varlığından çok daha fazla olduğuna dikkat çekiyor. Finlandiya’da Latince haber sunan bir radyo kanalı (YLE) bile var.
Bir çok akademisyen ve uzman için Latince öğrenmek diğer bir yabancı dili öğrenmekten çok daha kolay. Çünkü, konuşmak zorunda değilsiniz. Okumayı öğrenmeniz ve kelime hazinesi yetiyor. Dünyanın en önde gelen klasik çağ uzmanlarından biri olan Cambridge Üniversitesi profesörü Mary Beard, Latince haber yayını yapan Finlandiya radyosunu ‘şirin’ diye nitelendiriyor ve ekliyor:
Kimseye zararı yok. Ama Latince’yi buradan öğrenemezsiniz. Virgil ve Cicero’nun yazdıklarını okuyarak öğrenebilirsiniz.
Bazı linguistlere göre Britanya’nın sığ sosyo-kültürel ikliminde debelenen İngilizceye, mantığı, metafor zenginliği, yeni kelime icat etmeye müsait yapısı ve tarihi tecrübesiyle ‘derinlik’ katan Latince oldu. Özellikle, Norman işgali sonrası ve Anglo Saksonların Hıristiyanlaşması sürecinde İngilizce’ye çok sayıda Latince kelime yerleşti. Bugünkü İngilizce’nin yaklaşık üçte birini Latince kökenli kelimeler oluşturuyor. Latince etkisine karşı çıkan ve İngilizcenin Latince’den arındırılması için mücadele eden ‘sade İngilizceciler’ olsa da sesleri ve etkinlikleri hiç bir zaman dikkat çekici boyuta ulaşmadı. İngilizce’nin küreselleşmesinde önemli aktörlerden biri oldu Latince. 17’nci ve 18’nci yüzyıldaki bilimsel keşif ve icatların adlandırmalarında Latince kelimeler tercih edilince, Latince modern bilimin de ortak diline dönüştü.
Ana dili İspanyolca’nın yanı sıra 5 dili akıcı şekilde konuşabilen yeni Papa Francis’in diğer üç selefi gibi Latinizm merak bulunmuyor. Son olarak Ekim ayında dünyadaki kardinal ve piskoposların toplantısında geleneği bozdu ve toplantının resmi dilini Latince yapmadı. Bunun yerine İtalyanca’yı seçti. Latince tarihte üçüncü kez bir yükseliş yaşar mı bilemeyiz ama Latince’yi yeniden yaygınlaştırabileceklerine yürekten inananlar hala var. Erken dönem Hıristiyan azizlerinden Tertullian’ın “Credo quia absurdum (Absürd olduğu için inanıyorum)” diye betimlediği düzeyde bir inanç bu…
CEMAL TUNÇDEMİR‘i Twitter’dan takip edebilirsiniz