Demokrat Parti açıkoturumunun gösterdikleri ve göstermedikleri
CEMAL TUNÇDEMİR (Amerika Bülteni)
Follow @CemalTdemir
14 Ekim 2015
Hillary Clinton’ın 2016 başkanlık seçiminde Demokrat Partinin adayı olmak için başlattığı kampanya oldukça sıkıntılı bir yaz geçirdi. Cumhuriyetçi adayların Hillary Clinton’ın dışişleri bakanıyken, bakanlık içi e-mail trafiğini kişisel cihazları ile gerçekleştirdiğinin ortaya çıkmasını yaz boyunca gündemde tutması, Trans Pasifik Ortaklığı anlaşması gibi çok önemli bazı politikalarda geçmişte savunduğunun tam tersi pozisyonlar savunması ve zaman zaman Obama yönetimi ile arasına mesafe koyması nedeniyle, Demokrat Parti içinde de Clinton’ı aday seçmeleri halinde 2016’yı kazanma konusunda şüphe rüzgarları esiyordu. Partinin merkezine mesafeli Vermont Senatörü Bernie Sanders’ın da partinin sol kanadı ile genç tabanında büyük bir heyecan dalgasına yol açan aday adaylığı da, acaba Hillary Clinton tıpkı yine favori görüldüğü 2008’de olduğu gibi adaylığı, merkez dışından gelen, sol tabanın gönlünü kazanan az tanınmış bir adaya mı kaptıracak sorusunu gündeme getiriyordu.
İşte Demokrat Partinin etkili çevrelerinde her geçen gün daha fazla sayıda kişide Joe Biden’ın son anda yarışa katılacağı beklentisi bu yüzden oluştu. Ancak Demokrat Partili başkan adaylarının Salı akşamı yapılan açıkoturumu rüzgarı yeniden Hillary Clinton lehine çevirmiş görünüyor. ABD’nin eski First Lady’si, eski dışişleri bakanı ve eski New York Senatörü Hillary Clinton, Nevada’nın Las Vegas kentinde yapılan ve CNN’de yayınlanan açıkoturumda sergilediği etkili performansla yarışa ağırlığını yeniden koydu. Hillary Clinton’ın performansı, bazı analistlere, ‘’Biden’ın son günlerde iyice şişen yelkeninin havasını boşalttı’’ yorumları yaptırdı. Şimdi artık, ‘Hillary’nin performansına rağmen Biden hala adaylığı düşünür mü?’ sorusuna yanıt aranıyor.
Hillary Clinton’ın kampanya ekibinde yer alan Los Angeles eski Belediye Başkanı Antonio Villaraigosa, Washington Post’a yaptığı açıklamada, bu soruya ‘hayır’ yanıtını şu şekilde ima ediyor:
‘’Ne Hillary ne de ben Başkan Yardımcısının aday olup olmayacağı kararına karışamayız. Ailesi ile beraber alacağı kişisel bir karar. Ama bana sorarsanız, Hillary bu gece yenilemez bir aday olduğunu ispatladı mı diye, evet derim. Sorarsanız Cumhuriyetçileri en çok korkutan aday mı diye, evet derim. Sorarsanız ülkenin sorunlarını çözme konusunda Başkanlığa yakışır bir hava, yaklaşım, heyecan sergiledi mi diye, evet derim.’’
Ancak Villaraigosa’nın aksine Clinton’ın baş stratejisti Joel Benenson, bu konuda Joe Biden’ı rahatsız edecek bir yorum yapmaktan kaçındı:
‘’Bu açıkoturum halen bu yarışa resmen katılmış ve podyumda yer alan 5 aday ile ilgilidir. Başkan Yardımcısı henüz aday değildir ve kendi kararını, kendi zeminine, kendi düşüncesine göre vermek için zamanını kullanma hakkına sahiptir. Bütün diyeceğim budur.’’
Görevi gereği aday adaylığı yarışında tarafsız kalması gereken Demokrat Parti Ulusal Komitesi üyesi Henry Muñoz ise şu yorumda bulundu:
‘’Öyle tahmin ediyorum ki birçok kişi hala Başkan Yardımcısının aday olup olmama kararını vermesini bekliyor. Ben de onlardan biriyim. Ancak, aday olmamaya karar verse bile bu akşam sahnede olanlardan birinin ülkeyi yönetme kapasitesine sahip olduğu konusunda içim rahat.’’
Demokrat Parti açıkoturumuna, şu ana kadar aday adaylığını açıklayan 5 Demokrat Partili isim katıldı. Ancak bütün gözler Hillary Clinton ile partinin sol kanadının ve aktivist gençlerinin desteğiyle büyük bir başarı sergileyen Senatör Bernie Sanders’ın üzerindeydi. Maryland eski valisi Martin O’Malley birkaç kez dikkat çekse de, Virginia eski valisi Jim Webb ve Rhode Island eski valisi Lincoln Chafee kendilerini yarışta iddiaları hale getirebilecek hiçbir an yakalayamadılar.
Hillary Clinton, ‘outdsider (Washington sistemi dışından, halkın içinden bir aday)’ olmadığı eleştirilerine, ‘’Ülkenin ilk kadın başkanı olmaktan daha ‘outsider’ bir durum düşünemiyorum’’ şeklinde güçlü bir yanıt verdi. Clinton’ın, seçilmesinin ABD’de politik hanedanlıklar oluştuğunun göstergesi olacağı eleştirilerine yanıtı ise şöyle oldu:
‘’Bugüne kadar kimseye soyadımdan dolayı bana oy verin demedim. Soyadım Clinton olduğu için aday olmuş da değilim. Adayım çünkü, geldiğimiz noktada ülkenin ihtiyaç duyduğu doğru kombinasyona sahip olduğumu düşünüyorum. Ve Cumhuriyetçi Partiyi sandıkta yenebilecek adayın ben olduğuma inanıyorum çünkü, Barack Obama’dan sonra bir Cumhuriyetçinin başkan seçilmesini kaldıramayız.”
Hillary Clinton, ‘kimlerin size düşman olmasından gurur duyuyorsunuz?’ sorusuna ise, “Silah taşıma hakkı lobisi NRA, sigorta şirketleri, ilaç firmaları, İranlılar...” cevabı verdikten sonra gülerek ‘ve muhtemelen Cumhuriyetçiler‘ dedi.
Sanders yenildi ama ezilmedi
Amerikan politikasının alışık olmadığı kalabalıkları mitinglerine toplamayı başaran Bernie Sanders ise, tutkulu hitabet tarzıyla sahnelerden çok meydanların politikacısı olduğu izlenimi verdi. Adı etrafında oluşan samimi ve dürüst politikacı algısına ise gölge düşürmedi. Öyle ki rakibinin en büyük başağrısı konusu olan ‘e-mail’ skandalını kullanmak yerine, Cumhuriyetçilerin Amerikan halkının dikkatini dağıtmaya dönük bir çabası olarak nitelendirip, ‘Amerikan halkı, aylardır bu e-mail konusunu dinlemekten sıkıldı yorgun düştü’ dedi. Hillary Clinton, rakibinin bu sözleri üzerine teşekkür ederek tokalaştı.
Ancak Hillary Clinton, rakibinin ‘Demokratik sosyalizm’ diye adlandırılan ve birçok Demokrat Parti yöneticisine göre, Sanders’ın aday olması durumunda 2016 seçimini kaybettireceği korkusu yaşadığı politik duruşunu ve Bernie Sanders’ın silah taşıma hakkı konusundaki yaklaşımını sert şekilde eleştirmekten geri kalmadı. Sanders’ın kendi politik vizyonunun İskandinav ülkelerin anlayışına yakın olduğunu söylemesi üzerine de Hillary Clinton Sanders’ın sözlerini keserek, ‘Ama biz Danimarka değiliz, Danimarka’yı çok severim. Ama bizler Amerika Birleşik Devletleri’nin başkanlığı için adaylık mücadelesi veriyoruz.’ dedi. Senatör Sanders, Anderson Cooper’ın ‘kendinizi kapitalist olarak nitelendirir misiniz?‘ sorusuna ise şu karşılığı verdi.
“Eğer benim kendimi, çok az insanın herşeye sahip olabildiği çoğunluğun ise az şeye sahip olabildiği kumarhane kapitalisti olup olmadığımı soruyorsan, hayır. Ben, sadece bir avuç milyarderin değil herkesin müreffeh olabildiği bir toplum düzenine inanıyorum.”
Clinton’ın ABD’deki okul katliamlarına atıfla Bernie Sanders’ın ‘silah taşıma hakkı’ karşıtlığının güçlü olmadığı yönündeki eleştirisine Bernie Sanders’ın tepkisi ise dikkat çekiciydi. Sanders, ‘Bu silah taşıma hakkını kısıtlayan düzenlemelerin, dünyadaki bütün silahlı eylemleri kısıtlama arzusuna sahip olmaması’ eleştirisi ile, Hillary Clinton’ın şahin dış politik yaklaşımlarına dokundurdu. Sanders’ın rakibine karşı etkili olabildiği bir diğer çıkışı ise Hillary Clinton’ın Wall Street’ten başta olmak üzere zengin bağışçılarla ilişkisiydi:
‘’Benim görüşüme göre bugün Kongre, Wall Street’i düzenleyecek yasalar çıkarma gücüne sahip değil, Wall Street Kongre’yi şekillendirecek güce sahip.’’
Dış politikada yaklaşım farklılığı
Her iki adayın dış politika yaklaşımındaki farklılığı da açık oturuma yansıdı. Hillary Clinton, dışişleri bakanı olarak Rusya ile ilişkileri yeniden kurma yolunda çalıştığını ancak herşeyin Putin’in yeniden devlet başkanı olmasından sonra bozulduğunu söyledi. ABD’nin Putin’in kabadayılıklarına karşı çıkması gerektiğini söyleyen Clinton, ayrıca ABD’nin Suriye’deki kanlı iç savaşın sona erdirilmesinde daha lider bir pozisyon alması gerektiğini savundu. Bu sözler üzerine Sanders, ‘Suriye bataklığı Irak bataklığının, o da, Irak Savaşının eseri’ demesi dikkat çekti. Hillary Clinton’ın parti içinde en fazla eleştirildiği konulardan biri, New York Senatörü olarak Kongre’de bulunduğu 2002 yılında Bush yönetiminin Irak Savaşına evet oyu vermesiydi. Hem Bernie Sanders hem de Martin O’Malley, Hillary Clinton’ın savunduğu, Suriye’de uçuşa yasak bölge ilanının, Rusya ile çatışmaya davetiye çıkaracak ve Ortadoğu’yu daha da içinden çıkılamaz bir hale dönüştürecek tehlikeli bir politika olarak gördüklerini anlattılar.
Trump, Tweet’leri ile canlı yorumladı
Cumhuriyetçi Partili başkan aday adaylarının bugüne kadar yaptığı iki açıkoturuma da damga vuran aday olan Donald Trump, Demokrat Parti açıkoturumunu da çok yakından izlediğini, açıkoturum boyunca attığı Tweetlerle gösterdi. Demokrat adayların tamamının çok hazırlıklı olduğunu yazan Trump, en az iki aday adayının podyumda gereksiz yere bulunduğu yorumunda bulundu. Cumhuriyetçi adaylardan eski Arkansas Valisi ve eski vaiz Mike Huckabee ise, ”Kuzey Kore diktatörüne köpeğimi ne kadar gönül rahatlığıyla emanet edebileceksem Bernie Sanders’a da vergimi o kadar gönül rahatlığıyla emanet edebilirim” Tweet’i ile dikkat çekti.
Hillary, Biden’ın rüzgarını çaldı mı?
Demokrat Partinin bir sonraki açıkoturumu 14 Kasım’da, ilk önseçim eyaleti Iowa’nın Des Moines kentinde yapılacak. Joe Biden’ın o gün sahnede olup olmayacağını muhtemelen önümüzdeki 10 gün içinde öğrenme şansımız olacak. Biden’ın, Hillary’nin performansını dikkate alacağı açık ama nihai kararında bunun etkili olacağını söylemek yanlış olur. Adaylık farklı dinamikleri olan bir karar. Nihayetinde 2016’da başlayacak sürecin ‘üçüncü Obama dönemi‘ olup olmaması gerektiği de Demokrat Parti kulislerinde tartışması devam eden bir konu. Açıkoturum, her ne kadar Hillary Clinton’ın Obama yönetimine mesafe koyma çabalarına sahne olsa da, buna yönelik çok fazla işaret taşımıyordu.
Bununla beraber açıkoturum, Cumhuriyetçi Partidekinin aksine Demokrat Partinin ilk sırasında yer alan adayın çok daha ciddi bir aday olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Ancak, ikinci sırada yer alan Bernie Sanders da Clinton’ın işinin hiç de düşünüldüğü kadar kolay olmadığını, Demokrat Parti adaylığının 2008’deki kadar olmasa da ciddi bir mücadeleye sahne olacağını da gösterdi…
Eğer Cumhuriyetçi Parti, ülkenin ve dünyanın gerçeklerinden kopmuş halde partinin aşırı sağ ve dinci kanadına hitap etme yarışındaki mevcut gayri-ciddi adaylardan biri ile seçime girecek olursa, 2016’da da ABD başkanının kim olacağı, tıpkı 2008’de olduğu gibi Kasım ayında değil de Demokrat Parti önseçiminde belirlenebilir.
Follow @CemalTdemir