AMERİKA BÜLTENİ (13 Eylül 2016)
Follow @amerikabulteni
Birleşmiş Milletler’in 1961 yılında hayatını kaybeden genel sekreterinin adını taşıyan Dag Hammarskjöld Kütüphanesi, haberlerde çok yer alan bir New York kütüphanesi değil. BM Genel Sekreterliği personeli ve BM üyesi ülkelerin diplomatik delegasyonunun istifadesi için kurulan kütüphane, bu nedenle koleksiyonunda daha çok BM ve ilgili kurumlarının yayınlarının yanı sıra uluslararası ilişkiler, ekonomi ve hukuk alanlarında çok sayıda kitabı barındırıyor. BM Kütüphanesi, bir süre önce sosyal medya hesabından, BM insanlarının en fazla rağbet ettiği kitabın adını yayınladı ve bu kitap bir çok soruyu da beraberinde getirdi.
Bu hafta 71’nci Genel Kurul oturumlarına sahne olacak BM’nin üyesi ülkelerin birçoğu diktatörlüklerden oluşuyor ve 2015’te BM Kütüphanesinden en çok kiralanan kitap da biraz dünyanın bu tablosunu yansıtıyor. ‘Devlet Başkanı ve Devlet Yetkililerinin Uluslararası Suç Dokunulmazlığı’ adlı bu kitap aslında bir BM dökümanı değil. Lucerne Üniversitesi’nden Ramona Pedretti’nin, bir devlet başkanı ve diğer hükümet yetkililerinin yabancı mahkemelerde nasıl yargılanabileceği sorusunun peşine düşen doktora tezi. Pedretti tezinde devlet başkanlarının uluslararası mahkemelerde lehlerine kullanabileceği uluslarası hukuka karşı iki dokunulmazlık formu bulunduğuna dikkat çekiyor.
“Ratione personae (kişi bakımından) dokunulmazlık, görevdeki bir devlet başkanının yabancı bir mahkemede yargılanmasını engelliyor. Buna karşın ‘ratione materiae (konu bakımından)’ dokunulmazlık da devlet adına gerçekleştirilen resmi davranışların yabancı mahkemelerde yargılama konusu olmasını engelliyor.’’
Ratione personae’nin mutlak olduğuna dikkat çeken Pedretti, bir ülkenin ulusal mahkemelerinin bir başka ülkenin devlet başkanını yargılayamayacağını belirtiyor. Ancak ratione materiae dokunulmazlığı kişinin resmi statüsü kalktığında geçersiz olacağına dikkat çekiyor. Buna İsrail’in Adolf Eichmann’ı ve İspanya’nın Şili eski devlet başkanı Augusto Pinochet’i yargılamasını örnek gösteriyor.
Ancak bu durum, taraf ülkelerin uluslararası sözleşmesiyle kalıcı olan Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) açısından az da olsa farklıdır. Bu mahkeme, 2009’da Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir’i yargılayıp mahkum etmesinde de görüldüğü üzere görevdeki devlet başkanlarını yargıladığı da olabiliyor. Pedretti, bu konunun hala tartışmalı olduğunu hatırlatıyor. Nitekim Afrika Birliği ‘ratione personae’ ilkesine atıfla Beşir’in yargılanmasını kınamıştı. Buna karşın Uluslararası Ceza Mahkemesi ise ‘ratione personae’ ilkesinin ülkelerin ulusal mahkemeleri için geçerli olduğunu ve uluslararası mahkemeler açısından geçerli olmadığını savunmuştu. Örnek olarak da ABD mahkemelerinin, Zimbabwe devlet başkanı Mugabe’yi yargılayamayacağına işaret etmişti.
Pedretti tezinde nihai olarak, özellikle Uluslararası Ceza Mahkemesi sözleşmesini imzalamış ülkelerin devlet başkanları ile Beşir örneğinde olduğu gibi yargılamaları BM Güvenlik Konseyinin referansıyla başlayan devlet başkanlarının ‘ratione personae’ açısından dokunulmazlıklarının zayıf olduğunu ancak bütün devlet başkanlarının mahkeme önünde dokunulmaz olduğunu söylemenin de çok iddialı bir yaklaşım olacağını savunuyor.
Özellikle, kendi ülkesinde kendisini birgün Lahey Adalet Divanı önüne çıkarabilecek suçlar işlediğini düşünen devlet yöneticilerinin yakından takip ettiği, nüansları olan bu konu BM Kütüphanesinin de en popüler konusu.
Öte yandan kitabın BM içinde bu popülaritesi medyaya yansıdıktan sonra BM’den yapılan yazılı açıklamada ise kitabın tüm zamanların en popüler kitabı olmadığı, sadece ‘yeni kitaplar’ içindeki en popüler kitap olduğu belirtildi.