AMERİKA BÜLTENİ (31 Ekim 2017)
Follow @amerikabulteni
ABD başkentinde herkes, Rusya’nın 2016 seçimlerine müdahalesini soruşturan özel yetkili Robert Mueller’ın Pazartesi günü gerçekleştirdiği ilk gözaltıların anlamını merak ediyor. Daha soruşturmanın beşinci ayında ilk gözaltıların gelmesi ve seçilen hedefler neyin işareti? Tam 8 yıl ABD’nin bir numaralı federal bölge savcılığını yürüten ve bu sürede New York’un en güçlü iki politikacısını, hem Eyalet Senato başkanını hem de Eyalet Temsilciler Meclisi başkanını koltuklarından eden Preet Bharara’ya göre ‘çok daha fazlasının’ habercisi.
Politico gazetesinin ‘’Off Message’’ adlı ‘podcast’ine konuşan Bharara, özellikle eski danışman George Papadopoulos’un ilk ifadesinde yalan beyanda bulunduğunu itiraf ederek soruşturma ekibiyle işbirliği yapmayı kabul etmesine dikkat çekti ve ekledi:
‘’Bu bize, (A) Mueller’ın çok hızlı hareket ettiğini, (B) Mueller’ın ekibinin sahip oldukları belge ve bilgileri herkesten gizli tutmayı başardıklarını, (C) çok daha fazla kişiye suç iddianamesinin yazılacağını, (D) Mueller’in hukuk timinin, bağımsız soruşturmanın engellenmesi yolundaki her çabayı çok ama çok ciddiye aldığını gösteriyor. Bu bazılarını çok endişelendiriyor olmalı.’’
Politico gazetesi, görevi süresince çok önemli politikacılara karşı soruşturmalar yürütmesi nedeniyle Bharara’nın, özel yetkili bir savcının maruz kalacağı baskı psikolojisini ve soruşturma stratejisini anlayabilecek potansiyele sahip olduğuna dikkat çekti.
Görevden alınmadan hemen önce neyi soruşturuyordu?
Trump’ın yaşadığı ve işlerinin merkezinin bulunduğu bölgenin federal başsavcısı olarak çok önemli gizli bazı soruşturmalar yürütürken görevden alınan Bharara, Politico’dan Edward Dovere’nin tüm ısrarlarına karşın, görevden alınmadan hemen önce üzerinde çalıştığı soruşturmalar hakkında hiçbir bilgi vermedi. Bu soruşturmaların Trump hakkında olup olmadığı sorusu ile beraber, Trump’ın azledilip azledilmeyeceği veya hakkında iddianame düzenlenip düzenlenmeyeceği konusunda ne düşündüğü sorularına da yanıt vermeyi redetti. Bharara, ‘’Bu konuda tek söyleyeceğim o günlerde ne soruşturduğumuzu, dosyaların olağanüstü hassasiyeti nedeniyle bilgilendirdiğimiz Adalet Bakanı Jeff Sessions’ın biliyor olduğu. Bu konuda bütün söyleyeceğim bu.’’ şeklinde konuştu.
Politico, Bharara’nın, görevden alınmadan hemen önce yürüttüğü soruşturmaların içeriğinden hiç bahsetmediği halde bunların kimler hakkında olduğunu Adalet Bakanı Jeff Sessions’ın bildiğini açıklamasının bir mesaj olduğu yorumu yapıyor. Bharara, Trump ile yaptığı iki telefon konuşmasında ve bir görüşmede, yasadışı veya teamüllere aykırı hiçbir konuşma geçmediğini, kendisinden başkana itaat veya sadakat talebinde bulunulmadığını da kaydetti. Bununla beraber, ‘’bugün bildiği şeyleri o gün bilseydi’’, Trump seçildikten hemen sonra Kasım ayında Trump ile şahsen buluşmaya gitmeyeceğini de ekliyor.
Trump’ın savcılara yaklaşımı ‘Godfather’ gibi
Bharara, Trump’ın seçildikten sonra önce kendisini görevde tutacağını açıklamasına rağmen aniden görevden almasını da, ”tipik işadamı mentalitesiyle işlerini hep çıkar amacıyla götüren Trump’ın, hukuk sisteminin işleyişine de, ‘Godfather’ filminde, Baba’nın söylediği gibi, ‘’Baba’nın da bir gün sana işi düşebilir’’ zihniyetiyle yaklaştığı şeklinde yorumluyor ve ekliyor: ‘’Bu iyilik ne olacak, bir gün gerçekten kapınızı çalar mı bilemiyorsunuz. Ancak bence bir gün mutlaka çalıp karşılığında o iyiliği isteyecekti’’.
Bharara, Obama döneminde savcılığa atandığı için Obama’ya sadık olduğu iddiasını da reddetti. Savcılık yılları boyunca hiçbir seçimde oy bile kullanmadığını söyledi. New York’un Demokrat Partili valisi Andrew Coumo aleyhine yürüttüğü ve kendisini eyaletteki Demokratlarla karşı karşıya getiren soruşturmayı örnek gösterdi:
‘’Hiçbir federal savcı kimsenin adamı değildir. Bazı insanlar herkesi kendileri gibi sanıyor. Hayatı politikadan ibaret insanlar, ister vali olsun, ister Beyaz Saray Genel Sekreteri veya başkan olsun, herkesin de kendileri gibi sadece politik amaçlarla hareket ettiğini sanıyor’’
Bharara, eski savcılık ofisindeki arkadaşlarıyla hala zaman zaman görüştünü, ve arkadaşlarının, onun döneminde başlayan soruşturma dosylarına ondan bile çok fazla vakıf olduğunu gördüğünü de sözlerine ekledi.
New York Üniversitesi hukuk fakültesindeki yeni ofisine taşındı
Preet Bharara, savcılık görevinden alındıktan sonra New York Üniversitesi Hukuk Fakültesinde ders vermeye başladı. Odasında, hayranı olduğu ünlü Rock şarkıcısı Bruce Springsteen’in bir fotoğrafı asılı. Politico’nun dikkatini masasında duran ve Washington DC insanlarının ilişkilerini, psikolojisini gündeme getirmesiyle yayınladığı yıl büyük yankı yapan ‘This Town’ kitabı çekiyor.
Bharara’nın iPhone’undan sık sık Twitter hesabını kontrol ettiği de kaydediliyor. Bharara, Şubat ayında açtığı ve 9 ayda milyona yakın takipçiye ulaşan Twitter hesabını savcılıktan ayrıldıktan sonra daha aktif şekilde kullanıyor. Nitekim Bharara’nın, Pazartesi günü, Trump’ın FBI’ya yalan beyanda bulunduğu itirafında bulunan kampanya danışmanını küçümseyen ve yalancı olduğunu iddia eden Tweet’ine yanıt olarak yazdığı, ”Sen Tweet atmaya devam et. Ciddiyim, devam et” tweet’i de ses getirdi. Bharara’nın bu tweet’i ile Trump’ın yazdığı her şeyin aleyhinde delil olarak soruşturma dosyasına girdiğini mi ima ettiği yoksa sadece trollemek istediği mi belirsiz.
Keep up the tweeting. Seriously, keep it up. https://t.co/I0Yjdd8whR
— Preet Bharara (@PreetBharara) October 31, 2017
Politikaya girmeyi ‘asla’ düşünmüyor
Bharara’nın bunun dışındaki asıl ofisi, kardeşinin sahip olduğu teknoloji firmasına ait binada. Bharara, Robert Mueller’ın soruşturması ile ilgili oluşan kutuplaşmayı da endişe verici buluyor. Bugün on milyonlarca insanın Mueller’i şeytan gibi görebildiğini, bugün onu kahraman görenlerin ise, eğer Mueller, başkanın azledilmesi için Temsilciler Meclisine götürülebilecek bir sonuç yoktur kararına varırsa tam aksi bir bakışa sahip olabileceğine dikkat çekiyor ve ‘’Yasalar ve gerçeklere dayalı bir bakış değil, politik tercihe dayalı bir bakış hakim’’ kaygısını paylaşıyor.
Bharara, her hangi bir politik koltuğa adaylık düşüncesi olup olmadığı sorusuna ise ‘asla’ yanıtı veriyor. Ancak politik kariyeri reddetmesi gelecekte bir başka devlet görevi ihtimalini reddetmesi anlamına da gelmiyormuş. Politico’ya göre bunu söylerken aklında olan ise bir gün Adalet Bakanı olmak…
AMERİKA BÜLTENİ‘ni Twitter’dan takip edebilirsiniz