Bugün dünya vegan günü
AMERİKA BÜLTENİ (1 Kasım 2017)
Follow @amerikabulteni
Daha 1940’lı yılların başında adını arayan bir yaşam tarzıydı. “Dairyban”, “vitan”, “sanivores” veya “benevore” gibi önerilerden sonra İngiliz hayvan hakları aktivisti Donald Watson ve 6 yoldaşı, felsefelerinin ismi olarak ‘vegan’ı seçtiler ve 1944 yılında ‘Vegan Society’ adlı organizasyon kuruldu. Başlangıçta ‘vegan’, ‘süt ürünleri de tüketmeyen vejetaryan’ anlamında kullanıldı ancak 1951 yılında doktrin, ‘’hayvanların beslenme veya diğer hiçbir amaçla sömürülmemesi’’ şeklinde bugünkü anlamını kazandı.
Veganlar, balık ve kümes hayvanları da dahil et yemiyor, süt ürünlerini veya yumurta ve bal gibi hayvanlardan elde edilen ürünleri tüketmiyor, yün ve deriden imal edilmiş giysi ve aksesuarları kullanmıyorlar. 1994 yılından beri de veganlar, her 1 Kasım gününü, ‘Dünya Vegan Günü’ olarak kutluyor. Kasım ayı da ‘vegan ayı’ olarak bir çok etkinliğe sahne oluyor.
1970’lere kadar hippilerle özdeşleşen hareket, günümüzde artık, toplumların her kesiminden insanın katılımıyla çoğulcu nüfusa sahip bir yaşam felsefesine dönüştü. Her geçen gün de etkisini ve yaygınlığını artırıyor. Örneğin Vegan Society’nin derlediği verilere göre 2016 yılı itibarı ile sadece İngiltere’de 16 yaşından büyük 542 bin vegan yaşıyor. Bunlardan biri de İngiliz İşçi Partisinin lideri Jeremy Corbyn. Bu sayı daha 2006 yılında 150 bin civarındaydı. Yine, 2015 yılında ABD’de Gallup tarafından yapılan bir anket ise, Amerikalıların yüzde 32’sinin, hayvanların da insanlar gibi haklarının korunması gerektiğine inandığını ortaya koydu. Bu oran 2008 yılında yüzde 25’ti.
Vegan kültürü yayıldıkça veganlar da bir çok ön yargı ile de mücadele etmek zorunda kalıyor. Bunlardan biri ”veganlığın sağlıksız beslenmeye yol açan bir yaşam tarzı olduğu” iddiasına dayalı ön kabul. Ancak yıllarca veganlık üzerine çalışan Surrey Üniversitesi beslenme uzmanı Denise Robertson, Financial Times gazetesine yaptığı açıklamada, ‘veganlığın diğer beslenme şekillerinden daha sağlıksız veya daha sağlıklı olduğu hakkında bir genelleme yapılamayacağını’ söylüyor ve ‘çok sağlıklı vegan besleme şekilleri olduğu gibi çok sağlıksız vegan beslenme şekilleri de olduğunu’ kaydediyor.
Veganlarla ilgili bir başka önyargı ise veganlığın ‘Batılı beyaz elitlere’ özgü bir felsefe olduğu. Oysa araştırmalar ABD’de siyahi vegan sayısının beyaz vegan sayısının neredeyse iki katı olduğunu gösteriyor. İngiltere’de de beyaz olmayanlar nüfusun yüzde 13’ünü oluştururken vegan İngilizler arasında bu oran yüzde 30’a kadar ulaşıyor. Yine dünyadaki en kalabalık vegan nüfuslar Güney Asya ve Güneydoğu Asya ülkelerinde yaşıyor.
Veganların en çok yakındığı önyargılardan biri ise veganların ‘sürekli uyarıcı vaiz modunda insanlar’ oldukları yargısı. ‘’Birisinin vegan olduğunu nasıl bilirsiniz? Merak etmeyin zaten o size hemen söyleyecektir’’ şakasında ifadesini bulan bir önyargı bu. Ancak veganlara göre gerçek bunun tam tersi. ‘’Birisi diyette olduğu için x yemeğini veya x pastasını yemeyeceğini söylediğinde hiçbir tepki almadığı halde, başka birisinin vegan gıda olmadığı için bunları yemeyeceğini söylediğinde hemen sorgulamaya maruz kaldığından’’ yakınıyorlar. Veganlara yönelik ‘gıda tercihini sorgulama’ baskısının, veganların diğer beslenme şekillerine eleştirilerine göre çok daha fazla olduğunu dile getiriyorlar.
AMERİKA BÜLTENİ‘ni Twitter’dan takip edebilirsiniz