Skip to content
Menu

İzlandalılar, çocuklarına istedikleri ismi neden koyamıyor?

AMERİKA BÜLTENİ (7 Ocak 2018)
2010 yılında ‘Eyjafjallajökull’ yanardağının püskürttüğü küller, Avrupa hava trafiğini felç ettiğinde, bu yanardağın adının yazımı ve telaffuzu da külleri kadar gündem olmuştu. Sonra ortaya çıktı ki, bu yazması ve okuması zor İzlandaca isim, aslında basitçe, ‘buzul’ anlamına geliyormuş. Adını yazmanın, gazeteciler için volkanın adını yazmak kadar zor olduğu dönemin İzlanda Dışişleri Bakanı Össur Skarphéðinsson, bu tuhaf isimleri soran gazetecilere, ‘Ne dememi bekliyorsunuz, ‘özür diliyorum’ deme mi?’ diye karşılık verecekti.

Politik olarak İzlanda dünyanın en ilerici ve özgür ülkelerinden biri. Avrupa’nın kadınlara oy hakkı tanıyan ilk ülkesi oldu örneğin. Yine bütün Avrupa’da bir lezbiyen başbakana sahip tek ülke konumunda kalmaya devam ediyor (Eski Başbakan Jóhanna Sigurðardóttir, partneri Jónína Leósdóttir ile yaşıyor).
Ancak bir konu var ki, İzlanda, dünya ortalamasının çok üzerinde bir muhafazakarlığa sahip; İsimler.

Örneğin anne ve babalar çocuklarına istedikleri her ismi koyma özgürlüğüne sahip değiller. Çocuklara verilecek isimler, üç kişiden oluşan Şahıs İsimleri Komitei (Mannanafnanefnd) adlı bir komitenin onayından geçmek zorunda.
Every Word is a Bird We Teach to Sing,” kitabının yazarı Daniel Tammet’ın verdiği bilgiye göre, yeni anne ve babalar ile müstakbel anne ve babalar çocuklarına seçtikleri isimlerle her ay bu komiteye başvurarak resmi onay almaya çalışır. Komitenin aylık toplantısında genellikle bu isim tercihlerinin yarısı ila üçte ikisi arasında bir oranı onaylanır, geri kalanı ise reddedilir. Onaylanan isimler, 2017 yılı Ekim ayı itibarı ile 1888 erkek ve 1991 kız isminden oluşan onaylanmış isimler listesine girer. Bu listeden doğrudan bir isim seçebilirsiniz. Ancak bu listede olmayan bir isim seçecekseniz, komite orada, onunla konuşun!

Komitenin, 2016 yılında, biz İzlandalının kızına koymak istediği ‘Cleopatra’ adını reddetmesi küresel medyanın da dikkatini çekmişti. Komitenin red gerekçesi, İzlanda alfabesinde ‘C’ harfinin olmamasıydı.

Mevcut komite, 2014 yılında bu göreve atandı. Üç kişilik komitenin en kıdemli üyesi olan Jóhannes Bjarni Sigtryggsson, İzlanda dili grameri konusunda doktora yapmış bir uzman. Adını, İzlandalıların çok büyük çoğunluğu gibi dedesinin adından aldı. Dedesi Jóhannes Bjarni, önemli bir İzlanda şairiydi. Soy adındaki ‘Sigtryggur’ ise babasının adı. İzlanda’da soyadlarında mutlaka babanın adı yer alır. ‘Son’ eki ‘oğlu’ anlamına geliyor. Yani bir İzlandalı erkek ile tanıştığınızda, genellikle, adından dedesinin adını, soyadından babasını adını öğrenmiş olursunuz. İzlanda’da kalıcı soy adı yok. Yani Jóhannes Bjarni Sigtryggsson’ın erkek çocuklarının soyadı da ‘Jóhannesson’ olacak. Kızlarda ise ‘son(oğlu)’ son eki yerine “dóttir(kızı)” son eki babanın ismine eklenerek soyadı oluşturulur. Hólmfríður Karlsdóttir, Linda Pétursdóttir ve Unnur Birna Vilhjálmsdóttir’in (sırasıyla 1985, 1988 ve 2005 yıllarında dünya güzeli olan üç İzlandalı kadın) soyisimlerinde olduğu gibi…

Jóhannes Bjarni Sigtryggsson’ın üç çocuğu var. Çift, en büyük oğluna annesinin babasının adı olan Guðmundur ismini koydular. Ortanca erkek çocuğa ise Johannes’in babasının adını yani Sigtryggur’u vermişler. Üçüncü oğulları olduğunda artık verecek dede ismi kalmadığı için, İzlanda dilinen duyarlılığıyla bilinen 14’ncü yüzyıl keşişi Eysteinn Ásgrímsson’a ithafla ‘Eysteinn’ adını seçmişler.

Peki İzlandalılar bu zor kelimeleri günlük hayatta sık sık kullanarak nasıl konuşuyor? Aslında, günlük konuşmalarda her zaman yazıldığı şekliyle kullanmıyorlar. Örneğin ‘fyrramálið’ (yarın sabah) yerine kısaca ‘fyrro’ diyorlar. Morgunblaðið adlı gazetenin okurları, ‘Mogga’ deyip geçiyor. Bu esneklik isimlerde de söz konusu. Daniel Tammet, İzlanda’nın en popüler kız adı olan Guðrún (İlahi Gizem) ismini örnek veriyor; Erkek kardeşleri ‘Gurra’, çocukluk arkadaşı ‘Gunna’, halaları ve teyzeleri ‘Dunna’ diye adlandırır onu. Kısa boyluysa ‘Gunna lilla’ (Gunnacık) veya zayıfsa ‘Dunna stoppnál (İğne Dunna)’ da olabilir.

Dünya gibi İzlanda’da hızla değişiyor… 20’nci yüzyıla kadar İzlanda’da evlilik dışı çocuk neredeyse yoktu. Bugün ise çocukların önemli bir kısmı evlilik dışında doğuyor ve bir çok çocuk, soyadı olarak annesinin adını kullanıyor. Küresel ilgiler de arttıkça, çocuklarına vermek istedikleri isimler için hukuk mücadelesi başlatan anne baba sayısı her yıl artıyor.  Yani İsim Belirleme Komitesinin işi her geçen gün biraz daha zorlaşıyor. Dünyanın en liberal ülkesinin bu tek muhafazakar kurumunun tarih olmasına ramak kaldığında birçok İzlanda uzmanı hemfikir. Daniel Tammet de aynı görüşte. Ona göre, belki 20 bilemedin 25 yıl sonra İzlanda fyordlarında, buzullarında adı Antóníus Cleopötruson olan gençler dolaşacak…

AMERİKA BÜLTENİ‘ni Twitter‘dan ve Facebook‘tan takip edebilirsiniz