AMERİKA BÜLTENİ (28 Ocak 2018)
‘’Eğer Donald Trump, Davos’tan Washington DC’ye dönüşünde uçakta sıkılırsa, sıkıntısını atlamak için yapacağı bir şey var; Davos’ta bir delegenin kendisine hediye ettiği kitabı okumak; ‘’Tanrı ve Donald Trump’’.
Amy Sullivan, Politico gazetesinin Pazar ekindeki, ‘’Milyonlarca Amerikalı, Trump’ın Tanrı tarafından seçildiğine inanıyor’’ başlıklı yazısında, bu kitabın, neden milyonlarca dindar Amerikalının Trump’ın başkanlığını ”ilahi bir görevlendirme” olarak gördüğünün yanıtının da bu kitapta olduğunu belirtiyor. Mistik dans-zikirler ile Evanjelik literalizminin karışımı olarak ortaya çıkan Pentekostal Hristiyanlık akımının önde gelen figürlerinden ve aylık Hristiyanlık dergisi ‘Charisma’nın yayıncısı Stephen Strang’ın kaleme aldığı kitap, Hristiyanlık azizlerine ilişkin menkıbeler, Fox News haberleri ve geleceğe dönük kehanetlerden karışımla, Trump’ın başkanlığının Tanrının istediği başkanlık olduğunu savunuyor.
Aslında, ABD Başkanlarına dini anlamlar yükleyen menkıbe yaklaşımlı dini kitaplar George W. Bush’un başkanlığı ile ortaya çıkmaya başlamıştı. Bu türden dört adet önemli dini kitapla Bush’un başkanlığının din için önemine ve küresel anlamlarına dikkat çekilmişti.
Evanjelik ve Pentekostal yazarlar için Bush hakkında kitap yazmak kolaydı. Çünkü, alkolikten ve Hristiyanlıktan uzak yaşamaktan ‘kesin tövbeli (born again)’, her hafta kiliseye giden, konuşmalarından sürekli İsa Mesih’e ve İncil’e atıflar yapan biriydi Bush.
Amy Sullivan, Strang’ın ‘’Tanrı ve Donald Trump’’ kitabında Trump’ın kişiliğinin ve inançlarının çok az yer almasının nedeninin de bu olduğuna dikkat çekiyor. Trump ile seçim kampanyası için birkaç kez bir araya gelen Strang, bunların hiçbirinde kitap için söyleşi yapmamış. Kitapta sadece, Trump’ın yetiştirdiği çocukların, onun içindeki dini inanç ve değerlerin yansıtan birer gösterge olduğunu dile getiren bir bölüm var. Sullivan, ‘’Ancak, Trump’ın üç evliliği, eşlerini defalarca aldattığını kabul etmesini bahse değer bulmamış’’ yorumunda bulunuyor.
Trump’ın adaylığının başlarında uzunca bir süre, onu destekleyen tek dini grup Pentekostal gruplardı ve Paula White ve Darrell Scott gibi bu kesimin lider isimleriydi. Bu grupların en önemli özelliği ise, refaha ve zenginliğe büyük önem vermeleri. ‘Zenginsen demek ki tanrı senin tarafında’ görüyorlar. ‘Health and Wealth’ diye özetlenen bir teolojiye sahipler. Mal mülk kazanmak, zengin olmak, finansal olmanın, Tanrının iyilere bahşettiği bir ödül olduğuna inanıyorlar. Zenginliği tanrının iyi insanlara bir ödülü gibi gören bu inanç çevresi için, Trump, parasını ister dolandıcılıkla isterse aileden veya başka yoldan kazansın farketmez Donald Trump’ın dolar milyarderi olması, onun, tanrının sevgisini kazanmış bir insan olduğu anlamına geliyor.
Kitabın yazarı Strang, diğer dini grupların, küreselleşme korkusu, derin devlet, George Soros ve benzeri korkularla Trump’ı desteklediklerini de belirtiyor. ‘’Trump’ı seviyorlar çünkü Trump onları sevdiğini söylüyor, onlara ‘hep mağdur edildiniz’ diyor. Onlara resmi açıklamalarda ‘Mutlu Noeller’ demeyi geri getirdiğini (laiklik gereği diğer ABD başkanlarının kaçındığı bir şeydi) söyledi. Onlara önemli olduklarını hissettirdi.’’
Strang, bunların yeterli olmadığını, Trump’ın başkanlığında daha önemli manevi boyutlar olduğunu da savunuyor. Sözü bazı dini kesimlerin ‘veli (holy man)’ olduğuna inandığı Katolik meczub Thomas Zimmer’a getiriyor. Hayatının büyük bölümünü İtalya’nın Loreto kentinde, Hristiyanlarca kutsal görülen bir mabedin dibinde yaşayarak geçiren Amerikalı Zimmer’ın 1980’li yıllarda, ‘’Amerika’yı yeniden tanrının yolun döndürecek kişi Donald Trump’tır’’ kehanetinde bulunduğu iddiası, Katoliklerden çok Protestanlar arasında ilgi görüyor.
Bazı muhafazakarlar, Trump’ın Hillary Clinton’ı yenmesinin ‘tanrının mucizesi’ olarak görse de Strang, tanrının aslında Cumhuriyetçi Parti içindeki başkan adaylığı yarışına müdahale ederek Trump’ın zaferini hazırladığı görüşünde. Franklin Graham’dan Robert Jeffress’a ve Kenneth Copeland’a kadar dini grup liderlerinin, daha seçimden önce ”Tanrının bir Cumhuriyetçi başkan istediğini ilan ettiğini” hatırlatan Strang, ”yani Tanrı zaten Cumhuriyetçi Partinin başkanlığını istiyordu. Trump bu partinin adayı olduysa bu Tanrının istediği kişi Donald Trump’tır demektir’’ görüşünü dile getiriyor. Trump’a adaylığının başında küçümseyip kimsenin destek vermemesini de adaylığı kazanmasının Tanrının izni ve inayetiyle olduğunun ispatı olarak sunuyor.
Nitekim, Strang’ın kitabında atıf yaptığı dini grup lideri Robert Jeffres, 2017 Temmuz ayında Dallas’taki Baptist Kilisesinde, ‘’Milyonlarca Amerikalı, Donald Trump’ın devlet başkanlığının, Tanrının bize Amerika’yı yeniden gerçekten ihtişamlı yapmak için verdiği bir şans belki de son şans olduğuna inanıyor’’ diye konuşacaktı.
‘Karizmatik Hristiyanlık’ da denen bu dini çizgi için, Donald Trump’ın ”tanrının devlet başkanı adayı” olduğu böylece iman edildikten sonra bu dini gruplar, Donald Trump’ın devlet başkanlığı seçim kampanyasını desteklemek için seferber oldular. Çünkü, ”Donald Trump’ın seçilmesine hizmet tanrıya hizmet” anlamına geliyordu. Reformasyon Dua Ağı adlı dini grubun kurucusu Cindy Jacobs, 10 bin karizmatist Hristiyan ile beraber seçimlerin en kritik olduğu 7 eyalette, ‘’Dua Mitingleri’’ yaparak, tanrıdan bu eyaletlerdeki seçmenlerin kalplerini gerçeğe açarak kutsamasını niyaz ettiler.
As One (Birmiş Gibi) adlı bir başka grup da 40 günlük ‘Dua Yürüyüşleri’ organize etti. 40 gün İncil’de öngörülen dini anlamı olan bir süre. Böylesi ”manevi bir çabayla, Donald Trump’ın karşısındaki şeytani güçlere karşı maneviyatlarını güçlendirdiler.” Californialı dini lider Lou Engle ise takipçilerini seçimden önce 3 gün ‘’Ester Orucu’’ tutmaya çağırdı. Hiçbir şeyin yenilip içilmediği Ester Orucu ile ”Tanrının merhamet ve seçim zaferi buyurmasını’‘ dilediler.
Seküler elitlerin yaşam tarzını her fırsatta kınayan dini grupların desteğini, Trump’ın yaşamının özeti olan ve her gün bir yenisi ortaya çıkan skandalların hiç bir şekilde etkilememesi de bir başka dikkat çekici nokta. Amy Sullivan, bu kesimlerin, son olarak, Donald Trump’ın mevcut üçüncü karısından çocuğu dünyaya geldikten kısa süre sonra bir porno yıldızı ile yaklaşık 11 ay süren bir ilişki yaşadığının ve bu ilişkinin seçim kampanyasında ortaya çıkmaması için porno yıldızıne yüzbinlerce dolar ödediğinin ortaya çıkmasını görmezden geldiğine dikkat çekiyor ve ekliyor:
‘’Trump’ın destekçisi bu Evanjelik ve pentekostal dini grupların, Trump’a ‘artık yeter bu kadar da olmaz’ diyecekleri bir nokta olmayacak. Çünkü bunu demek, kendilerinin başından beri yanlışı savundukları anlamına gelecek. Trump’ı başkanlığa Tanrı seçmemiş, bu dini liderlerin Kutsal Ruh ile iletişim radarları çok da iyi değilmiş anlamına gelecek. Bütün dini mücadelelerinin yegane nedeni, Demokrat Partinin başkan adayından nefret etmeleri gibi banal ve basit bir sebepmiş anlamına gelecek.’’
AMERİKA BÜLTENİ‘ni Twitter‘dan ve Facebook‘tan takip edebilirsiniz
Yalancı olduğunu bildikleri bir politikacının peşinden neden gidiyorlar?