Skip to content
Menu

Michael Bloomberg; “New York olmazsa İstanbul’da yaşamak isterdim”

Michael Bloomberg, 12 yıldır sürdürdüğü belediye başkanlığını 31 Aralık 2014 günkü devir töreninden sonra evine dönerken New York metrosunda. Dünyanın en zengin kişilerinden biri olan Bloomberg, işe sıklıkla New York metrosuyla gitmesiyle dikkatleri çekmişti.

AMERİKA BÜLTENİ (13 Şubat 2018)

50 milyar doları aşkın kişisel servetiyle dünyanın en zengin 10 kişisinden biri olan ve Michael Bloomberg, New York’ta yaşamazsa, dünyada yaşamak için tercih edeceği yerlerin başında İstanbul geldiğini söyledi.
Bloomberg imparatorluğunun kurucusu ve CEO’su Michael Bloomberg, National Geographic dergisinin Şubat sayısında yayınlanan röportajında, derginin yayın yönetmeni Susan Goldberg’in, ‘’Diyelim ki doktorunuz, sizin ölümcül bir alerjiniz geliştiğini ve New York, Londra ve Boston’da yaşayamayacağınızı söyledi. Ancak, akıl sağlığınız için de mutlaka bir büyük şehirde yaşamanız lazım. Nereye giderdiniz?’’ şeklindeki sorusuna, ‘’Türkçe konuşabilseydim İstanbul’a, Japonca konuşabilseydim Tokyo’ya ve Almanca konuşabilseydim de Berlin’e giderdim. Paris’i de düşünebilirdim ama bence Paris biraz küçük bir şehir’’ yanıtı verdi.

Goldberg’in, ‘’Bu şehirleri seçmenizin nedeni ne?’’ sorusuna ise şu şekilde karşılık verdi:

‘’Bunlar kozmopolitan şehirler. İstanbul gerçekten öyle bir şehir. Tokyo biraz daha az kozmopolit ama heyecan verici bir yer. Çok şey oluyor orada. Berlin’de ise herşey açık. Çok ahlakçıysanız gitmeyin. Ama New York istediğim her şeye sahip bir yer.”

11 Eylül’de büyük şok yaşayan kenti kendine getirmek için belediye başkanlığına aday olan ve 2002’den itibaren 12 yıl boyunca üstlendiği New York belediye başkanlığı döneminde sıkça ‘gentrification’a (nezihleştirme iddiasıyla bir kentin salaş ama artizan muhitlerini emlak değeri yükselecek hale getirip muhitin marjinal ve sanatçı sakinlerini taşınmaya zorlamak) neden olan politikalar uyguladığı eleştirilerine uğrayan Blooomberg, amacının bu olmadığını, New York’un ulaşım ve barınma potansiyelini geliştirmeye çalıştığını savundu:

‘’Ben her zaman kültürün sermaye çekme potansiyelinin, sermayenin kültür çekme potansiyelinden çok daha fazla olduğuna inandım. Örneğin Detroit kentini yeniden eski şaşalı günlerine döndürmek istiyorsanız, işe genç sanatçıları oraya çekmekle başlayın. Diğer insanlar da onları takip eder. Greenwich Village’a bakın. Burası eskiden sanatçıların mekanıydı. Ancak artık hiçbir sanatçı orada yaşamaya maddi açıdan güç yetiremiyor.’’

Derginin, ‘’2050 yılında gezegendeki insanların üçte ikisi şehirlerde yaşıyor olacak. Dünyada halen nüfusu 10 milyonu geçen 31 megakent var. 2030 yılında bunların sayısı 41 olacak. Ekonomi dışında insanları mega kentlere çeken ne?’’ sorusuna ise Bloomberg şöyle karşılık verdi:

‘’Çünkü büyük kentler kültür üretiyor. Size kozmopolitan olma olanağı verir ve yaşam temponuzu çok hızlandırır. Herkese göre değil. Bazı insanlar farklı tempo sever bu da çok doğal. Ancak dünyanın güzelliği çoğulculuğunda. Amerika’nın güzelliği de bu çoğulcu yapısıyla geçinebilmemizde. Dünyada, çoğulculuğun hoşgörülmediği bir çok yer var.’’

AMERİKA BÜLTENİ‘ni Twitter‘dan ve Facebook‘tan takip edebilirsiniz