NECDET YILMAZ
5 Mart 2019
Amerikan film endüstrisinin iki kolu ülkenin iki yakasında gelişme göstermiştir. Pasifik yakasındaki Los Angeles, Hollywood’un temsil ettiği ana akım sinemanın kalbidir. Atlantik yakasındaki New York ise bağımsız sinemanın…
11 Eylül saldırısından hemen sonra, 2002’de, New York kentine destek için Robert De Niro önderliğinde kurulan New York Tribeca Film Festivali, Oscar Ödülleri kadar popüler olmasa da bağımsız sinema dünyasında çok önemli bir yer edindi. Bununla beraber Oscar sahnesine çıkan filmler ile Tribeca sahnesine çıkan filmler genelde farklı olageldi.
Bu yıl ise, sadece 8 dakikalık bir kısa animasyon filmi, Amerika’nın ve sinemanın bu iki yakasını birleştirmeyi başardı. Senaristliğini ve yönetmenliğini 30 yaşındaki Çin asıllı Kanada vatandaşı Domee Shi‘nin yaptığı bilgisayar animasyonu Bao, ilk kez 21 Nisan 2018’de Tribeca Film Festivalinde seyirci ile buluşmuştu. Geçen hafta gerçekleşen 91’nci Akademi Ödülleri töreninde ise kısa animasyon dalında Oscar heykelciğini kazandı.
İlk kez Tribeca gibi bir bağımsız sinema platformunda perde ile buluşsa da Bao bir Pixar yapımı. Yani genç yönetmenin arkasında dev bir Hollywood yapım şirketinin animasyon desteği var. Üstelik yine Pixar yapımı Incredibles 2 ile birlikte sinemalarda gösterilen film sadece festivallere mahkum bağımsız yapımlara göre çok geniş bir izleyici kitlesine de ulaşma şansı buldu.
Yönetmenin arkasındaki Pixar’ın yaratıcı ekibi, sadece bir sahnenin mükemmel olabilmesi için iki ay çalışmış, hatta mekanın daha gerçekçi hissedilmesi için Toronto’dan bazı yerler benzerine çok yakın modellenerek referans olarak kullanılmış. Pixar, yine bir ilk olarak, 2018 Noel’i öncesinde Bao’nun bir hafta süreyle YouTube üzerinden ücretsiz izlenmesine de izin verdi.
Walt Disney’e stajyer olarak giren ve storyboard sanatçısı olarak kariyerine devam eden Shi, Inside Out, Incredibles 2, Toy Story 4 gibi yapımlara katkıda bulunmuş. Kısa animasyon dalında Oscar kazanan ilk kadın ve ilk Asyalı yönetmen de olan Shi, halen yine Pixar için uzun metrajlı bir animasyon yönetiyor.
Yemek ve aile ile bu ikisinin bir araya gelmesinin oluşturduğu güçlü duygusal etkileşimin öyküsü olan Bao, adını bir tür Çin mantısı olan “dumpling”ten alıyor. Genç yönetmen bir röportajında dumplingi çok sevdiğini, her zaman büyük ekranda bir öyküsünü anlatmayı çok istediğini söylüyor.
Film yaşlanmaya başlayan orta yaşlarında Çin kökenli Kanadalı annenin, çocukları evden taşındıktan sonra yalnız kalan bazı anne babaların maruz kaldığı bir psikolojik rahatsızlık olan ‘boş yuva sendromuna’ yakalanması etrafında gelişiyor. Kadın, tabakta kalan bir ‘dumpling’i, bebek gibi görmeye başlıyor ve onu besleyip büyütmeye başlıyor. Bu ‘evladını’ o kadar seviyor ki hiçbir yere hatta nihayetinde kendi bedeni dışına bile gitmemesinden emin olmaya çalışıyor.
Domee Shi, kendisi 2 yaşındayken Kanada’ya yerleşmiş Çinli bir ailenin tek çocuğu. Tek çocuk olduğu için anne ve babasının çok yakın ilgisi altında büyümüş. Sürekli kucaklanmış, hiç yalnız bırakılmamış. Aşırı korumacı anne baba, onun bu öyküsüne esin kaynağı olmuş. Yemek ise Çin aile geleneğinde bir iletişim şekli olarak filmdeki yerini almış. Shi, Çinli annelerin çocuklarına, ‘seni seviyorum’ demediğini bunun yerine sevgilerini, ‘yemek yedin mi?’ diye sorarak gösterdiklerini aktarıyor.
Domee Shi, Oscar töreninden sonra yaptığı basın toplantısında, kısa filmin en çarpıcı sahnesine ilhamı da yine annesinden aldığını itiraf etti. Her ziyaret ettiğinde annesinin ona sarılırken, ‘’Ah Domee, keşke seni yine karnıma geri koyabilsem. Böylece her merak ettiğimde nerede olduğunu bilirim’’ dediğini aktarıyor. Kendisinin ise annesine, ‘’anne çok şirinsin ama bu dediğin tüylerimi diken diken ediyor’’ karşılığını verdiğini söylüyor. Filmdeki kadın karakterin büyük ölçüde annesinden esinlense de teyzeleri, halaları ve tanıdığı diğer Çinli kadınlardan özelliklerle de karakteri zenginleştirmiş. ‘’Bir şeyi takıntılı şekilde sevmeyi görsel hale getirmek istedim’’ diyor Shi ve ekliyor:
‘’O kadar seviyorsunuz ki sizden ayrılması sizi çok üzecek. Buna karşı yapabileceğiniz tek şey sizi bırakıp gitmemesi için onu tüketmek’’.