Skip to content
Menu

ABD Yüksek Mahkemesinin LGBTQ hakları kararının sürpriz kökeni

AMERİKA BÜLTENİ (19 Haziran 2020)

Dokuz üyeli ABD Yüksek Mahkemesinde politik eğilim dengesi, uzunca bir süredir 5-4 muhafazakar eğilimli üyeler lehinde. ABD’de devletle ilgili her sorunun anayasaya uygunluğu konusunda nihai karar mercii olan mahkemedeki bu tek oyluk fark, oldukça önemli sonuçlar yaratabiliyor. 

Ancak Yüksek Mahkeme bu hafta verdiği iki karar ile mahkemenin, 5-4’lük bu klasik eğilim tablosundaki görünümünü oldukça öngörülemez hale getirdi. Bu da, mahkemede çoğunluk olduklarını düşünen muhafazakar kesimde derin bir hayal kırıklığı ve öfke yarattı. 

Mahkemenin, iki ses getiren kararının, ABD’de muhafazakar Cumhuriyetçi kesimin kürtaj ile birlikte en fazla duyarlı olduğu üç konudan ikisi olan cinsel kimlik ve göçmenlik konularında olması da depremin şiddetini artırdı.

Perşembe günü açıklanan ve 4’e karşı 5 oy ile alınan karar ile, kısaltmasının baş harfleriyle DACA şeklinde anılan, ABD’ye çocuk yaşta anne babalarınca getirilmiş kaçak göçmen çocuklarına Obama döneminde getirilen hukuksal korumayı kaldırmak isteyen Trump’ın kararnamesini durduruldu. Trump’ın işlemini durduran çoğunluk içtihadını, mahkemenin muhafazakar kanatta görünen başkanı John Roberts’ın yazması dikkat çekti. Roberts, Trump yönetiminin işlemini, keyfi ve vakaya göre değişen bir işlem olduğu için anayasaya aykırı buldu.

Mahkemenin Pazartesi günü 3’e karşı 6 oy ile aldığı kararda ise, bir kişinin ayrımcılığa karşı sivil haklarına getirilen yasal korumada, cinsel ayrımcılık ifadesinin, doğuştan cinsel kimliğin yanı sıra, sonradan edinilmiş cinsel kimliği de kapsadığına hükmedildi. Bir başka deyişle, örneğin, bir kişi, sadece kadın veya erkek olması nedeniyle değil, eşcinsel veya trans olması nedeniyle de, artık işten çıkarılamayacak. Muhafazakar kesimde büyük tepkiye neden olan bu tarihi karar, mahkemenin muhafazakar kanadındaki iki isim, John Roberts ve Neil Gorsuch’un da özgürlükçü sol kanat ile birlikte oy kullanmasıyla alındı. Çoğunluk içtihat metnini, Trump’ın Yüksek Mahkeme’ye atadığı Neil Gorsuch’un kaleme alması ise son yılların en büyük sürprizlerinden biri oldu. 

Fakat, Pazartesi günkü bu tarihi kararı, muhafazakar kesim için dramatik yapan tek şey bu değildi. Bu kararın, 20’nci yüzyılın ortalarında, insan haklarına yönelik kısıtlamaları ve ayrımcılığı, ‘kurnazlık’ yaparak sürdürmek isteyen bir başka muhafazakar Kongre üyesinin, on yıllar önce yapmaya çalıştığı bu kurnazlık sayesinde alınabilmesi ise tarihin bir başka ironisi oldu.  

Washington Monthly’den Lauren Adler’ın, dikkat çektiği bu ayrıntının kahramanı, 1930’dan 1960’lı yıllara kadar süren Kongre üyeliği döneminde bir çok muhafazakar politikanın sözcülüğünü yapan, Virginia milletvekili Howard W. Smith’ti.  

Siyahlarla beyazların sosyal hayatta ayrı yaşaması gerektiğine inanan Smith, siyahlara ayrımcılığı yasaklayan sivil haklar yasalarının çoğunun Temsilciler Meclisinde gündeme gelmesini geciktirdi ve geçmemesi için çaba harcadı. 

Fakat, ‘ırk ayrımcılığının’ Kongre’de artık yeterli desteğe sahip olmadığını görünce, ayrımcılığa karşı koruma yasalarına, o günlerde neredeyse tamamı beyaz erkeklerden oluşan Kongre üyelerinin antipatik bulup desteklemeyeceklerine inandığı bir madde daha ekleyen, bir değişiklik önergesi verdi: ”Cinsel kimlik ayrımcılığına karşı da yasal koruma getirilsin”.

Smith’in amacı, cinsel ayrımcılığa karşı koruma getirecek bir düzenlemeye muhalefet edecek meslektaşlarının, böylece yasa paketini destekten soğutmaktı. Kongre’de, seksizmin, ırkçılıktan daha egemen olduğunu görüyordu. Bu yüzden de, kadınları ayrımcılığa karşı koruyan bir kanun teklifinin, Kongre’de gülünüp tümüyle çöpe atılacağına inanıyordu. 

Fakat, beklemediği bir şey oldu. Kongrenin çoğunluğu ‘cinsel kimlik ayrımcılığına’ karşı yasal koruma getirmenin de mantıklı olduğuna karar verdi. Smith’in değişiklik önergesi büyük oy çokluğuyla kabul edilerek yasa tasarısına eklendi ve Kongre’den geçerek yasalaştı. 

Smith’in o günkü toplumsal bağnazlığı korumak için yaptığı kurnazlık, 56 yıl sonra, Yüksek Mahkemenin, ‘cinsel kimlik’, kavramını, gay ve trans işçiler için de genişletmesiyle, ABD’de gay veya trans emekçilerin işlerin korumaları için yasal koruma oluşmasına yol açtı.  

AMERİKA BÜLTENİ‘ni Twitter‘dan ve Facebook‘tan takip edebilirsiniz