Skip to content
Menu

Japon Yen’i neden değer kaybediyor?

AMERİKA BÜLTENİ (10 Eylül 2022)

Japon Yen’i geçtiğimiz hafta içinde Amerikan doları karşısında son çeyrek yüzyılın en düşük düzeyine kadar geriledi. Bir Amerikan Doları, aylardır zayıflayan Japon parası karşısında 140 Yen’in üzerini gördü. 

Düşük Yen politikası Japonya’da enflasyonu yükseltirken, küresel piyasada iş yapan Japon şirketlerinin 1950’li yıllardan beri en yüksek kar oranlarına ulaşmasına neden oluyor.  

Peki Japon Yen’i neden bu derece değer kaybediyor? 

Japon analist Yoshiaki Nohara’nın Bloomberg Asia için kaleme aldığı analize göre bunun en önemli nedeni Japonya Merkez Bankasının faiz oranlarını oldukça düşük düzeyde tutmaya devam etmesi. Amerikan Merkez Bankası FED’in faiz oranlarını kademeli yükseltme seyri içinde olduğu dönemde Japonya Merkez Bankası düşük faizde ısrar ediyor. Bu da yatırımcıları dolar eksenli kağıt ve işlemlere yönlendiriyor. Japonya 10 yıllık hazine bonolarına yüzde 0.25 faiz uyguluyor. 

Diğer iki küçük neden ise Japonya’nın Kovid sonrası ekonomik toparlanmasının diğer gelişmiş ülkelere göre daha yavaş seyretmesi ve ticaret açığının da Yen’e değer kaybı yönünde baskı yapması. 

Japon Merkez Bankası faizleri neden yükseltmiyor? 

Düşük faiz politikasında belirleyici güç Japon hükümeti değil. Japonya Merkez Bankası Başkanı Haruhiko Kuroda, düşük faizde bir süre daha ısrarın arkasındaki isim. Kuroda, Japon ekonomisini uzun yıllardır etkisi altına alan deflasyon ile (kabaca fiyatların hiç artmaması veya negatif yönde seyretmesi) mücadeleyi öncelikli hedef haline getirmiş durumda. Deflasyon, ilk bakışta tüketici için cazip bir şeymiş gibi görünse de uzun vadede yatırımları öldüren, iekonomik durgunluğa ve daralmaya, işsizliğe yol açan bir ekonomik hastalık. Japonya Merkez Bankası, düşük faiz politikası ile enflasyonunu artırmayı ve ekonomi için ideal enflasyon oranı olan yüzde 2 bandına çıkararak orada tutmayı amaçlıyor. 

Japonya’da enflasyon hali hazırda yüzde 2’nin üzerine çıktı ancak Merkez Bankası Başkanı Kuroda, bunun sürdürülebilir bir enflasyon olmadığını, faiz artırımı halinde enflasyonun yeniden yüzde 2’nin altına düşeceği görüşünde. Kuroda, enflasyonun yeniden düşmesini engellemenin tek yolunun maaşlara güçlü bir zam olduğunu savunuyor. Kuroda, Japon parasının değer kaybını dikkatle izlenmesi gereken bir sorun olarak görmekle beraber, bunun tek başına, Merkez Bankasının mevcut para politikasını değiştirmeye yetecek bir gerekçe olarak görmüyor.

Kuroda’nın görev süresinin sona ereceği 2023 Nisan ayına kadar bankanın düşük faiz politikasında bir değişiklik beklenmiyor. Kuroda, kendisinin öncelikli görevinin sağlıklı bir enflasyon düzeyi oluşturmak olduğunu belirterek, Yen’in yabancı paralar karşısındaki değer kaybından sorumlu ismin Merkez Bankası değil, Maliye Bakanlığı olduğunu vurguluyor. 

Maliye Bakanı Shunichi Suzuki ise Merkez Bankası politikasının öncelikli neden olduğu düşük Yen’i güçlendirmek için piyasalara müdahale konusunda şu ana kadar hiçbir adım atmadı. Adım atacağına yönelik bir işaret de vermiyor. Japon hükümeti en son 24 yıl önce 1998 yılında Yen’i desteklemek için piyasalardan yüksek miktarda Yen satın alarak müdahale etmişti. 1998 yılında Amerikan hükümeti de yüksek miktarda Yen satın alarak bu müdaheleye destek olmuştu. Japon ekonomi çevreleri, ABD desteği olmadan tek taraflı bir müdahalenin çok da sonuç almayacağı görüşünde. 

Düşük Yen’in Japon ekonomisine etkisi nedir? 

Genel olarak düşük Yen, Japonya’nın ihracatçı şirketlerinin küresel operasyonlarını güçlendiriyor. Kazandıkları karın ülke içindeki değerini artırıyor. Japon şirket karları 1954 yılından beri en yüksek düzeyine yükseldi. 

Düşük yen, turist sayısını artırarak turizm sektörünü de oldukça güçlendiren bir faktör. Ancak Japonya, gelişmiş ülkeler içinde Kovid nedeniyle başlatılmış turizm kısıtlamalarını en sert şekilde sürdüren ülke olmaya devam etmesi nedeniyle, düşük Yen’in bu sektör açısından faydalarından henüz yararlanamıyor.    

Diğer yandan düşük değerli Yen, Japon ithalatının iki önemli kalemi olan enerji ve gıdayı oldukça pahalı hale de getiriyor. İthalata bağlı üretim yapan Japon şirketlerinin oranının son 10 yılda yüzde 25’in üstüne çıkması da bunda rol oynuyor. 2011 depremi, ticaret dengesinde ithalat lehine artışla açığı büyüttü. Bunun sonucunda Japon halkının geçim maliyetleri, ücretler değişmezken arttı. Bu da Japon halkında Fumio Kishida hükümetine olan tepkiyi her geçen gün biraz daha yükseltiyor. Bir yandan şirketlere çalışan maaşlarına zam yapmaları çağrısı yapan Kishida Hükümeti, yükselen fiyatları dengelemek için kamusal yardımları ve harcamaları daha da artırarak Japon Merkez Bankasının politikasına köstek olmaktan kaçınıyor. Aslında bu, Japonya’da, yakın zaman önce öldürülen eski Başbakan Abe Şinzo’ya atıfla “Abenomics”diye anılan ve kamusal harcamaları artırarak güçlü yeni zayıflatmayı hedefleyen ekonomi politikalarının sürdürülmesi anlamına geliyor. 

Düşük faizlerin neden olduğu düşük borçlanma maliyeti de Kishida hükümetinin Kovid sürecinden etkilenen esnaf ve halka doğrudan nakit yardımı politikalarını sürdürmesini sağlıyor. Hükümet son olarak bu hafta, belli bir gelir düzeyinin altındaki bütün hanelere bu ay 50’şer bin Yen (6400 TL) daha yardım yapmayı gündemine aldı. Japon Hükümeti böylece, enflasyonu dizginlemeyi önceleyen diğer bütün gelişmiş ülkelerden farklı bir tutum takınmış oluyor.  

Yen’in düşüşü sürer mi? 

Japon Merkez Bankası politikasını değiştirmediği sürece bu daha çok Amerikan Merkez Bankası FED’in faiz artırımına devam etmesine bağlı görünüyor. Yatırımcıların dolara kaçışı, ABD Merkez Bankasının faiz artırımını durdurması veya ABD’nin resesyona girmesi gibi durumlarda durup Yen’in yeniden yükselişine yol açabilir.