ABD’de başkan adaylığı önseçimlerini anlama klavuzu
AMERİKA BÜLTENİ
ABD’nin nüfus ve ekonomi olarak en büyük eyaleti California. Türkiye’nin yüzölçümünün yarısı büyüklüğündeki eyalette yaklaşık 40 milyon kişi yaşıyor. Eğer bağımsız bir ülke olsaydı tek başına, Japonya’nın hemen gerisinden dünyanın beşinci büyük ekonomisi olacaktı.
Texas eyaleti yaklaşık 30 milyon nüfusu ile California’yı takip ediyor. Coğrafi olarak Türkiye’nin üçte ikisi büyüklüğünde olan Texas, Türkiye’nin iki katından büyük olan Alaska’dan sonra ABD’nin ikinci büyük eyaleti (Devasa büyüklükteki Alaska’nın nüfusu yarım milyonun biraz üzerinde olduğu için konumuzun dışında).
Her ikisi de yaklaşık olarak İç Anadolu bölgesi büyüklüğünde olan 20 milyon nüfuslu New York ve yine 20 milyon civarı bir nüfusu olan Florida da ülkenin en kalabalık eyaletleri arasında.
Ülkenin iki büyük partisinden birinin ABD başkan adaylığına aday olmak istediğinizde ise gözünüzü, ülkenin en büyük kentsel bölgelerini de barındıran bu en büyük eyaletlere değil, iki küçük taşra eyaletine, Iowa ve New Hampshire’a dikmek zorundasınız. Seçim yılı öncesindeki yaz aylarından itibaren başkan aday adayları bu iki küçük eyalette gitmedikleri kasaba bile bırakmıyorlar. Neredeyse ev ev dolaşıp çalmadık kapı bırakmıyorlar. Yüzbinlerce kişi ile tokalaşıyorlar. California, Texas ve New York gibi seçmeni ve delegesi bol eyaletlere ise bağış toplama toplantıları dışında uğramıyorlar bile.
Amerikan politik sistemindeki “önseçim ile aday belirleme sisteminin” yarım yüzyıldır yol açtığı bir tuhaflık bu.
1972 yılında beri ABD, dünyada, siyasi partilerin, başkanlık seçimi başta olmak üzere tüm seçimlerde partinin adaylarının belirlenmesini tamamen seçmenlere bıraktığı tek demokrasi.
Partilerin ulusal genel merkezlerinin, ABD başkanlığından, eyalet valiliğine, milletvekilinden senatörlüğe, belediye başkanlığından bölge şerifliğine kadar bütün koltuklara adaylarının belirlenmesinde yetkisi yok. Sadece aday belirleme süreçlerini yönetme, aday seçildikten sonra da kampanyasına yardımcı olma görevleri var.
Süreç diyorum çünkü partilerin başkan adaylarını belirlemesi tekil bir etkinlik değil. Her dört yılda bir başkanlık seçimini yılının ocak ayından haziran ayına kadar devam eden eyalet önseçimleri ile önseçimler bittikten sonra yaz aylarında toplanacak başkanlık kurultayı ile sona eren bir zamanı kapsıyor.
İşte bu süreç ile ilgili bazı temel sorular ve yanıtları:
Bir partinin başkan adayı resmen ne zaman kesinleşiyor?
Hukuksal olarak, partiler başka adaylarını resmen başkanlık kurultayındaki oylama sonunda resmileştiriyor. Bir kişinin ABD’de iki büyük partiden birinin başkan adayı olabilmesi için, o partinin başkanlık kurultayında oy kullanacak toplam delege sayısının salt çoğunluğunu, yani toplam delege oyununun yarısının bir fazlasını kazanması gerek.
Kurultay delegeleri nereden geliyor?
Her eyalet belli sayıda delege gönderiyor. Kurultaya hangi eyaletin kaç delege ile katılacağı ise parti merkezlerince eyaletlerin nüfuslarına ve büyüklüklerine göre seçimden iki yıl önce belirleniyor.
Peki, eğer başkan adayını ana kurultayda delegelerin oyu belirleyecekse biz, neden bugünlerde sıkça “filan eyaleti falan aday kazandı” türünden haberlere denk geliyoruz?
Çoğu eyalette önseçimle belirlenecek delegelerin, eyalette kazanan adaya vermek zorunda olması (yeminli delege) yaygın uygulaması yüzünden. Bazı eyaletlerde, delegelerin böyle bir sadakat zorunluluğu yok. Ancak sonuca etki edecek sayıda değil bu.
Önseçimde en fazla oyu alan aday, ‘kazanan hepsini alır (winner takes all)’ ilkesini uygulayan eyaletlerde o eyaletin başkanlık kurultayına göndereceği bütün yeminli delege oylarını kazanmış oluyor. ‘Orantılı dağılım’ ilkesini uygulayan eyaletlerde ise delege oyları belli bir barajı geçen adaylar arasında oy oranlarına göre pay ediliyor. Her iki durumda da rakiplerinden daha fazla delege kazandığı için birinci olan aday adayı için medyada “eyaleti x aday kazandı” şeklinde başlık atılıyor.
Seçmen istediği eyaletin önseçiminde oy kullanabilir mi?
Hayır. Herkes resmi ikametgahının olduğu eyaletin önseçimlerinde oy kullanabilir. Eyaletinin önseçiminde oy kullanmak isteyen seçmenlerin de belli bir tarihe kadar önseçim seçmen kaydı yapmış olması gerekiyor.
Seçmen istediği partinin önseçiminde oy kullanabilir mi?
Önseçimlerde ülke genelinde geçerli tek bir yöntem veya kural yok. 50 eyalet, hiçbir eyalete bağlı olmayan başkent Washington DC ve ülkenin bağlı 5 bölgesi (Porto Riko, Guam vs), önseçim yöntemini ve kurallarını kendileri belirliyor. Bazı eyaletler seçmen kaydı yaptıran herkese açık sandık seçimi (open primary) uyguluyor. Demokrat Parti üyesi de olsanız, zamanında kayıt yaptırırsanız Cumhuriyetçi Parti önseçiminde oy kullanabilirsiniz. Bazı eyaletler ise sadece partinin üyesi seçmenlerin oy kullanabildiği kapalı önseçim (closed primary) yapıyor. Bir düzine kadar eyalet Amerikan yerli uluslarındaki istişare sisteminden esinle oluşturulmuş ‘caucus (kakız)’ denen yöntemi kullanıyor. Çok azı yerde ise bildiğimiz parti kongresi seçimi ile delegelerin kimi destekleyeceğini belirliyor.
Seçmen iki partinin önseçiminde de oy kullanabilir mi?
Hayır. Oylamalar, Amerikan seçim kurullarınca kayıt altına alındığı için, her seçmen sadece tek bir önseçime katılabiliyor. Yani bir kişinin iki farklı eyalette oy kullanması ya da aynı eyalette iki partinin de önseçiminde oy kullanması da mümkün değil.
Peki eyaletlerin tamamının önseçimi bitmeden nasıl adaylığı kazandığı kabul edilebiliyor?
Eyalet önseçimlerinde, Başkanlık Kurultayına katılacak toplam yeminli delege sayısının salt çoğunluğuna ulaşacak kadar delege oyu kazanan aday adayı, daha kurultay toplanmadan fiilen (hukuken değil) kazanmış sayılıyor. Bir aday adayı, kurultayda salt çoğunluğu kazanmasına yetecek kadar eyalet oyu kazandığında veya kazanacağı belli olduğunda, diğer aday adayları yarıştan çekiliyor. Salt çoğunluğa asla ulaşamayacağını gören aday da kampanya hesabında toplanmış bağış paralarını israf etmek yerine başka seçimlerde kullanmak istediği için adaylıktan çekiliyor. Kurultayı beklemek bir yana eyaletlerin çoğundaki önseçim sonuçlarını bile beklemiyorlar.
Partilerin 2024 başkanlık kurultayları nerede ne zaman?
ABD’nin iki büyük partisi de bu yıl başkanlık kurultayı için, seçimin en kritik eyaletlerini barındıran Midwest (Orta Batı) bölgesi şehirlerinde yapmaya karar verdi.
Bir gelenek olarak ilk başkanlık kurultayını muhalefette olan, yani Beyaz Saray’ı elinde tutmayan parti yapıyor. Bu yüzden ilk olarak Cumhuriyetçi Parti kurultayı, 15-18 Temmuz tarihleri arasında Wisconsin eyaletinin Milwaukee kentinde yapılacak. Cumhuriyetçi Parti başkanlık kurultayında 2430 delege oyunun salt çoğunluk oyu olan 1215 delege oyuna önseçimlerde ulaşan aday adayı önseçimleri kazanmış ve partinin adayı olmuş olacak.
Demokrat Partinin 19-22 Ağustos tarihleri arasında Chicago’da toplayacağı başkanlık kurultayında eyaletlerdeki önseçimlerde belirlenmiş 3788 delege oy kullanacak. İlk turda bu sayının salt çoğunluğu olan 1895 delege oyuna ulaşmayı garantileyen aday, partinin başkan adayı olmuş oluyor.
Demokratların yeminli kurultay delegelerinin sayısının daha fazla olmasının en önemli nedeni eyaletlerin neredeyse hepsinde ‘orantılı dağılım kuralı’ olması. Yani eyaletin delege oyları, belli bir barajı geçen adaylar arasında aldıkları oy oranına göre pay ediliyor. Cumhuriyetçiler de ise birçok eyalette, en fazla oyu alan o eyaletin bütün delege oylarını kazanmış oluyor. Trump’a karşı herhangi bir adayın kazanma şansı olmaması için şimdiye kadar orantılı dağılım yapan California gibi bazı büyük eyaletlerin Cumhuriyetçi Parti teşkilatları da ‘kazanan hepsini alır’ kuralına geçti.
Demokratların bir başka kurultay farklılığı ise, partinin Kongredeki üyeleri, eski başkanlar, eyalet valileri gibi önemli isimlerinin yer aldığı 800 civarında ‘yeminli olmayan delege’ daha barındırması. Amerikan medyasını ‘süper delege’ adı taktığı bu delegeler, eğer hiçbir aday salt çoğunluğu kazanacak kadar delege toplayamamışsa ikinci tur oylamada oy kullanma hakkına sahip oluyor.
En çok delegesi olan eyaletler hangileri?
Cumhuriyetçi Partide California eyaletinin 169, Texas’ın 161, Florida’nın 125, New York’un 91 delegesi var. Demokratlarda ise California’nın 497, Florida’nın 250, New York’un 259 delege oyu var.
Öyleyse önseçimlerin en önemli eyaletleri California, New York ve Texas mı?
Hayır. ABD’nin tuhaf politik geleneklerinin bir sonucu olarak bu büyük eyaletlerin, partilerin sonuçta ABD başkanı olabilecek başkan adaylarını belirleme sürecinde rolü oldukça kısıtlı.
Bu büyük eyaletler, sadece, 2008 yılında Hillary Clinton ve Barack Obama arasında olduğu gibi tek bir delege oyunun bile önemli olduğu başa baş yarışlarda adaylar için önemli hale geliyorlar. Bu da çok nadir gerçekleşiyor. Onun dışında aday adayları, eğer para toplayacakları bir kampanya etkinliği söz konusu değilse şubat ayı sonlarına kadar bu büyük eyaletlere hiç uğramıyor bile.
1972 yılından beri partilerin önseçim yarışının en önemli iki eyaleti Iowa ve New Hampshire eyaletleri olageldi.
Iowa ve New Hampshire ne zamandan beri bu kadar önemli
Toplam nüfusu 3 milyon olan Iowa, ABD’nin 50 eyaleti arasında yüzölçümü olarak 26’ncı sıradayken sadece bir buçuk milyon kişinin yaşadığı New Hampshire ise ülkenin 46’ncı büyük eyaleti. Iowa’nın Cumhuriyetçi ve Demokrat partilerin her ikisinin de kurultayına göndereceği delege oyu 40. New Hampshire’dan ise Cumhuriyetçi Parti kurultayına 22 delege oyu katılırken, Demokrat Parti kurultayına 23 delege oyu gidecek. Yani rakamsal olarak salt çoğunluğa ulaşmada da fazla bir önemleri yok.
Ama 20’nci yüzyılda, bu rakamsal gerçeklerine ters orantılı olağanüstü bir önem kazandılar.
Peki neden?
Çünkü Iowa ve New Hampshire önseçim yarışının resmen başladığı iki eyalet konumundaydı. New Hampshire 1920 yılından beri ilk önseçim eyaleti konumundayken, 1972 yılında Iowa da ona katıldı.
Son yarım yüzyılda birçok kez bu iki eyalet, kimsenin şans vermediği adayların bu eyaletlerde aldıkları oylarla yarışta öne çıkmasına, ya da herkesin favori gördüğü adayların bu eyaletlerde kaybetmesiyle yarıştan çekilmesine tanık olununca, bu iki eyalet çaplarının çok ötesinde bir etki gücü kazandılar.
Örneğin, Trump’ın henüz yeniden adaylığını açıklamadığı 2022 sonbaharına kadar Cumhuriyetçi Partinin 2024 için en favori adayı görülen Florida Valisi Rob DeSantis, geçtiğimiz ay Iowa’da aldığı kötü sonuçtan sonra yarıştan çekildi. “Daha 49 eyalet var” bile demedi. Çünkü diğer eyaletlerde görünür bir kampanya yürütmek en basitinden on milyonlarca dolar gerektiriyor. Iowa ve New Hampshire’da hezimete uğrayan bir adayın, diğer erken eyaletlerde şansı yoksa, kampanyasını uzatacak bir bağış bulması imkansıza yakın hale geliyor.
Bir tür filtre fonksiyonu gördükleri için bu iki eyaletin önseçimine, Amerikan siyaset literatüründe “winnowing” dendiği de oluyor. Winnowing, harman savurması yani samanla taneyi birbirinden ayırma işleminin İngilizcesi.
Diğer 48 eyaletin önseçim seçmeni ise, birkaç inatçı istisna aday dışında çoğu zaman işte bu “harmandan” geriye kalanlar arasında seçim yapmak zorunda kalıyor. İlkbahar aylarında California, New York gibi en kalabalık eyaletlerin önseçimine gelindiğinde çoğu zaman her iki partinin de adayı da fiili olarak belli olduğundan, buralardaki seçmenin aday adayları konusundaki görüşünün hiçbir önemi kalmamış oluyor. Bir akademik araştırma, Iowa seçmeninin oyunu, California veya New York’ta yaşayan bir seçmenin oyundan en az 20 kat daha değerli oy olarak niteliyor ki bu bir abartı değil.
Bu önseçim tablosunu antidemokratik hale getiren ise sadece önseçim takvimi değil.
Iowa ve New Hampshire’ın demografisi takvimden bile çok daha antidemokratik sorun. Bu iki eyalet ABD’nin en beyaz eyaletleri arasında. Iowa’nın yüzde 90’ı ve New Hampshire nüfusunun yüzde 92’si beyazlardan oluşuyor. Dahası Iowa’daki beyazların yüzde 90’ını Evanjelik Hristiyanlar oluştururken, New Hampshire nüfusunda çoğunluğu liberteryan Cumhuriyetçi çizgiye yakın çalışan beyazlar oluşturuyor.
Bugünkü ABD’de beyaz seçmen oranı ise yüzde 60 civarında. Yani Iowa ve New Hampshire eyaletlerinin nüfus yapıları, 2020’ler ABD’sini değil 1870’lerinden ABD’sinin ortalamasını yansıtıyor.
Iowa ve New Hampshire tahtlarını mı kaybediyor?
Evet. Tamamen beyazlardan oluşan homojen nüfus yapıları nedeniyle her iki partinin başkan adaylarının kim olacağında ABD’nin çoğulcu nüfus yapısının ortalamalarını yansıtmaktan oldukça uzak bu iki küçük eyaletin söz sahibi olması, çeyrek yüzyıldır büyük eleştirilere neden oluyordu. Özellikle de Demokrat Partide. Çünkü Demokrat Partinin seçmenlerinin yarıya yakınını Afrika veya Latin Amerika kökenliler gibi beyaz olmayan seçmenler oluşturuyor.
İşte bu önseçim takviminin hem aday çeşitliliğinde hem de seçmen çeşitliliğinde neden olduğu antidemokratik tabloyu durdurmak için Joe Biden’ın direktifiyle Demokrat Parti merkez komitesi, geçtiğimiz yıl şubat ayında 2024 önseçim takvimiyle ilgili sessiz ama dolaylı sonuçlarıyla parti düzenlerinde deprem yaratacak bir değişikliğe gitti.
Biden’den gelen direktif sonrasında toplanan Demokrat Parti Merkez Komitesinin, 2023 Şubat ayında kabul ettiği yeni düzenlemeyle Demokrat Partide ilk önseçim eyaletleri artık Iowa veya New Hampshire değil. Bu yıldan itibaren Demokrat parti önseçimler South Carolina (Güney Karolayna) eyaletinden başlıyor.
Demokratlar neden önseçimi South Carolina’dan başlattı?
Demokrat Partinin önseçimlerin başlayacağı eyalet haline getirdiği South Carolina, her ne kadar genelde Cumhuriyetçi muhafazakarların kazandığı bir eyalet olsa da Demokrat Parti açısından tartışma yaratmayacak şekilde ülke nüfus ortalamasına yakın bir demografiye sahip. Eyalet nüfusunun yüzde 55’ini beyazlar, yüzde 28’ini siyahlar, yüzde 11’ini Hispanikler, yüzde 2’sini Asyalılar oluşturuyor.
Süper Salı nedir?
Her iki parti de partinin izin verdiği eyaletler dışındaki eyaletlerin mart ayından önce önseçim yapmasına izin vermiyor. Bu nedenle birçok eyalet, önseçimlerini mart ayının ilk salı günü yapıyor. Genelde 10’dan fazla eyaletin önseçimine sahne olduğu ve partilerdeki adaylık yarışında netliğe neden olduğu için politika medyası bugünü ‘Süper Salı’ şeklinde adlandırıyor.
Bu yıl 5 Mart 2024 gününe denk gelen Süper Salı’da her iki parti de 15 eyalette önseçim yapıyor.