Skip to content
Menu

Obama’nın uzlaşma adımı Katolik kilisesi ile krizi sona erdirecek mi?

AMERİKA BÜLTENİ (10 Şubat 2012)

Obama yönetiminin uygulamaya soktuğu bir sağlık sigortası politikası, Katolik kilisesinin haftalardır sürdürdüğü ve her geçen gün büyüyen bir tepki dalgasına yol açtı. Yeni uygulamayla, Katolik kilisesinin okul ve hastane çalışanlarının, gebeliği önleyici aile planlaması tedavi ve ilaç giderleri de sağlık sigortası kapsamına alınıyordu. Buna göre Okul ve hastanelerin yönetimi, çalışan kadınların gebeliği önleyici haplarının parasını da ödemek zorundaydı.

Ancak prezervativ dahil gebeliği önleme yöntemleri Katolik inancına göre günah kabul ediliyor. Kilise, bu politikayı dini inanç hürriyetine aykırı görerek büyük tepki gösterdi. ABD’deki Protestan grupların yanı sıra Müslüman ve Yahudi cemaatlerinin önemli kısmı da ‘dini özgürlüğün ihlali’ gerekçesiyle Katolik cemaatin tepkisine katıldı.

Tepki dalgasının Kasım ayındaki başkanlık seçiminde yıkıcı etkileri olabileceğini farkeden Obama bugün geri adım atarak, bir uzlaşma politikası önerdi. Obama, kadınların gebeliği önleyici çareler giderlerinin sigorta kapsamında kalmaya devam edeceğini ancak, bu sigorta ücretinin ödenmesinin, kurumlardan alınarak, sigorta şirketlerine yüklendiğini açıkladı. Obama, Katolik kadınlar da dahil ABD’deki kadınların yüzde 99’unun gebeliği önleyici ve diğer aile planlaması hapları kullandığını belirterek, bunu bütün kadınların karşılayamayacağını, bu nedenle de sigorta kapsamından çıkarmayı düşünmediklerini söyledi.

Obama’nın uzlaşma adımı krizi çözecek mi?

Katolik kilisesi ve örgütleri adına yapılan ilk tepkiler, bu konuda bir çatlak oluştuğunu gösteriyor. Bazı katolik liderler yeni politikayı inceleyeceklerini belirterek yumuşama sinyali verirken, bazıları, yeni politikanın da kilisenin itirazını ortadan kaldırmadığını ve sorunun çözülmediğini ilan etti bile. Tartışmanın kurumsal tarafları Catholic Health Association (CHA) ile Planned Parenthood ise en yetkili isimlerinin ağzından Obama’nın yeni kararını mutlulukla karşıladıklarını açıkladı. ABD Katolik Piskoposlar Konferansı Başkanı New York başpiskoposu Timothy Dolan ise, doğru yolda bir ilk adım olarak gördüğünü ancak bunun yeterli bir adım olup olmadığını incelediklerini söyledi. Bazı Katolik çevreler şiddetli muhalefetini sürdürüyor.

Catholic Vote yazarı Tom Crowe, bu yeni uzlaşma politikasının kabul edilemez olduğunu ifade ederek, ‘’Katolik moral itikadında, bir büyük günaha aracılık edenin de o günahı işlemiş gibi olacağına inanılır. Bir dini kurumun çalışanına, geneliği önleyici ilacı nasıl bulabileceğini göstermesiyle bunu kendisinin alması arasında fark yoktur. Her iki halde de devlet Katolikleri bir günahı desteklemeye zorluyor. Bu politika hala bir dini özgürlük ihlali olarak kalmaya devam ediyor’’

The American Prospect’in Katolik yazarı Scott Lemieux ise bazı piskoposların uzlaşmaya yanaşmamasını eleştirdi: ‘’Çalışanlar hala doğum kontrolü sağlayan ilaçlara ücretsiz sahip olabilecek. Öte yandan, Katolik Sağlık Birliği (CHA), dini kurumlara uygulamadan muafiyet getirilmesini memnuniyetle karşıladığını açıkladı. Sadece uzlaşmaz piskoposlar inat ediyor. Geri kalan, bunun adil bir uzlaşma olduğunu görebiliyor’

Washington Post yazarı Sarah Kliff ise doğum kontrolu haplarının sigorta bedelini kimin ödeyeceğini gündeme getirdi: ‘’Beyaz Saray bu uzlaşmanın sigorta şirketleri için de iyi bir anlaşma olduğunu savunuyor. Doğum kontrolü haplarını sigorta kapsamına almak kişi başı 20 dolar. İlaç firmaları bu hapları bedava vermeyi düşünmedikçe birisinin bu parayı ödemesi lazım. Obama’nın yeni uygulaması, bu yükü, sigortalıdan premium ücreti alan sigorta şirketlerine yüklüyor. Sigorta şirketlerinin bu maliyeti bir şekilde bize yansıtacağını görmemek çok zor’’